Senelerdenberi alışılan ve yasal duruma göre, her sene Adli Yıl açılış törenleri Yargıtay Salonunda yapılırdı. 

​Genellikle Başbakan ve Cumhurbaşkanının dinleyici olarak katıldığı Adli Yıl açılış töreninde, konuşmacı olarak Yargıyı temsilen Yargıtay Başkanı, Savunmayı temsilen Barolar Birliği Başkanı konuşurdu.

Danıştay’ın 146. kuruluş yıldönümü töreninde Feyzioğlu’nun yaptığı konuşmaya, o dönem Başbakan olan Erdoğan tepki gösterip salonu terk etmesi üzerine, adli yıl açılış törenleri yasayla kaldırılmıştı. Yani bu tartışma, yasal olarak Adli Yıl açılış törenlerinin sonu olmuştu.

Gelişen bu durum sonrasında; Yargıtay, kendi binasının dışında, kiralanan bir otelin toplantı salonunda, biraz da özel nitelikte bir açılış yapmakta, bu törene konuşmacı olarak Barolar adına kimse alınmamakta idi. Nitekim geçen yıl, Barolar ve Avukatlar olmaksızın düzenlenen açılış töreni Rixos Otelde yapılmış ve akşam üzeri de TBMM havuzlu bahçede bir respsiyon verilmişti.

Adli yıl açılışında, yargının üç ayağından biri olan savunmanın yani Avukatların, Baroların ve Barolar Birliğinin taraf olarak kabul edilmemesi ve konuşmacı olarak yer verilmemesi üzerine Barolar da bir başka mekanda alternatif açılış töreni düznlemekte idiler. Bunun örneği önceki yıllarda da yaşanmıştı.

Fetö olarak adlandırılan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye Barolar Birliği Başkanı ve 70 ilin Baro Başkanı tarafından, Tayip Erdoğan’ın Külliyede ziyaret edilmesi üzerine yaşanan bahar havası, yeni adli yıl açılış törenlerine de yansıdı. Her ne kadar bu ziyaret çeşitli kesimler tarafından önemli şekilde eleştirilse de, ziyaretin ardından; açılış törenlerinin ortak olarak yapılacağı ve Avukatların alternatif bir tören düzenlemeyecekleri, bir nevi müjde olarak duyuruldu. Yalnız unutulan şu vardı ki; bu törenler yasal olarak ve yanlış bir biçimde kaldırılmıştı. Artık yapılacak törenlerin özel bir şölen olmasının dışında hiç bir geçerliği kalmamıştı.

Bütün bu gelişmelerden sonra, Barolar Birliğinin resmi sayfasında da yer aldığı üzere; Yargıtay tarafından düzenlenecek ve 1 Eylül 2016 tarihinde yapılacak olan açılış töreninin bir otelin kongre merkezinde yapılacağı duyuruldu. Davetiyeler de basılmış ve dağıltılmakta idi.

Konuşmacıların kimler olacağı konusunda bir sıkıntı yaşandığı anlaşılıyordu çünkü yapılan görüşmeler sonunda ve varılan sözlü kabul ile, savunmayı temsilen Barolar Birliğine de söz hakkı verileceği açıklamada yer alıyordu. Ancak varılan mutabakatın “sözlü” oluşu sanki yeni ve olumsuz gelişmelere açık bırakılan bir kapı gibi görünmekte idi. 

Hal ve durum bu vaziyette iken, 2016/2017 adli yıl açılış töreninin Tayip Erdoğan’ın başkanlığı ve ev sahipliğinde ve Külliye’de yapılacağı hususları basın yayın organlarında yer almaya başladı. Akşam saatlerinde de gene TBMM salonlarında bir resepsiyon verilecek idi.

Bu durumda savunmanın ve Avukatların gene üvey evlat durumunda kalması ihtimal daihiline girmekte idi.

Ancak işin asıl yanlış ve şaşılacak tarafı, yasamadan, yürütmeden ve her türlü organdan bağımsız olması gereken yargının açılış törenlerine bu kadar müdahale edilmesi ve bu törenlerin yasama ve yürütmenin himayesi altında, Külliye’de ve Meclis’de yapılır olmasıdır.

Bu vaziyette en iyi ve kaçınılmaz durum, savunmayı temsilen alternatif ve bağımsız bir açılış töreni yapılmasında toplanmaktadır. 

Zira Avukatlık And’ında yer aldığı üzere “Avukatlar esir kullanmamışlar ama efendileri de olmamıştı.”