Geçtiğimiz günlerde yeni “İş Mahkemeleri Kanunu” kabul edilerek Resmi Gazete’de yayınlandı. Yeni kanunda yapılan en büyük ve önemli değişiklik “arabulucuk” uygulamasının ve hükümlerinin kanuna girmiş olmasıdır.

Bu hükümlere bakmadan önce ifade etmek gerekir ki; özel yasalarla ve torba kanunlarla, o kadar değişiklik yapılmıştır ki; bunların takip edilmesi, bırakın halkı, uzman kişiler için bile neredeyse imkansız hale gelmiştir.

Bu değişiklikler için gösterilen ve en başta dile getirilen gerekçe “işlerin çok olması nedeniyle davaların uzamasıdır.” Ancak bu görevi neredeyse yarım asırdır icra eden bir kişi olarak ifade etmek isterim ki, “davaların uzamasının nedeni, hiç bir şekilde iş ve davaların çok olması değildir.” Sorun çok daha temelde ve çok daha karmaşık olup aslşında çözümü de çok daha basittir. Yapılan yasal değişikler bu soruna hiç bir şekilde çözüm getirmeyecektir.

Yeni İş Mahkemeleri Kanunu ile işçilerin, çalışanların haklarını talep etme ve korumaları daha çetrefil ve zor hale getirilmiştir. Mahkemeler devreden çıkarılmış ve yargı özelleştirilmiştir. Devreye yeni ve özel bir kurum olan “arabulucu denen kişiler” sokulmuştur.

Burada mekanizma şöyle işleyecek, işçi ve emekçiye denecektir ki: “Bak davalar senelerce uzar, sonunda hiç bir şey alamazsın. En iyisi sen şimdiden şu üç beş kuruşu al, git; bu işi bırak.” Emekçi üç kuruşu alıp gidecek, işveren elini cebine sokmayacak, arabulucu; arayı bulmuş olacaktır.

Bir çok davada zorunlu hale gelen, arabulucuya başvurmadan açılan davalar reddedilecektir. Özel birer kişi olan arabuluculara yargı ve karar yetkisinin verilmesi Anayasa’ya aykırıdır.

Anayasaya bir diğer önemli aykırılık da; arabulucu toplantılarına katılmayan kişi ve Avukatların cezalandırılmasıdır. Arabulucu toplantılarına katılmayan taraf, daha sonra açtığı davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulmaktadır. Ayrıca haklı çıkan ve davasını kazanan bu taraf için yasal Avukatlık ücretine bile hükmedilmeyeceği hükmü yeni kanunda yer almaktadır ki durum yalnızca bizim Anayasamıza değil, evrensel hukuk kurallarına ve AHİM mevzuatına dahi aykırıdır.

Tarafların ve özellikle emekçilerin, arabulucuk ücretini ödeme zorunda kalmaları onlar için ayrı bir yük oluşturacak ve bazan da, haklarını takipden vaz geçmeleri durumunu doğuracaktır.

Arabulucuların, yaptıkları işler ve aldıkları kararlar nedeniyle, kendilerine karşı tazminat davası açılamayacak, davalar Devlete karşı açılacaktır. Yargı mensupları için getirilen bu dokunulmazlık ve sorumsuzluk zırhının zararlı sonuçları, arabulucuk kurumunda da kendini gösterecetir. Her kişinin ve özellikle kamu ve yargı görevi yapan kişilerin yaptıkları görevden sorumlu olmaları hiç bir şekilde ihmal edilmemesi gereken bir zorunluluk olmalıdır. Ayrıcalık ve imtiyaz, her zaman istenmeyen sonuçlar doğurmuştur.

Yukarıda açıklanan ve buna benzer hatalar nedeniyle, çıkarılan yeni kanun (aynen diğerleri gibi) yararlı olmayacak ve özellikle işçi, emekçi kesimi için yeni zorluklar ve istenmeyen sonuçlar doğuracaktır.
 
Av.A.Erdem AKYÜZ
Ankara Barosu Avukatı,
Hukukun Egemeliği Derneği
Onursal Genel Başkanı