01.01.2018 tarihi itibariyle işe iade talebiyle açılacak davalardan önce arabulucuya[1] başvurulması 7036 sayılı “İş Mahkemeleri Kanunu” ile zorunlu hale getirilmiştir. Bu husus 7036 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde ve 4857 sayılı İş Kanununun 20 nci maddesinde değişiklik yapan 11 inci maddesinde belirtilmiştir[2].

İşe iade davasında arabulucuya başvuru, hem süre yönünden hem de usul yönünden arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunan diğer iş davalarından ayrılmaktadır. Söz konusu ayrımlara dikkat edilmemesi hak kayıplarına yol açabilecek olması nedeniyle önem arz etmektedir. Biz de yazımızda bu konu üzerinde duracağız.

İŞE İADE TALEBİYLE ARABULUCUYA NE KADAR SÜREDE BAŞVURULABİLİR?

İşe iade taleplerinin kısa süre içerisinde ileri sürülmesi gerektiğinden ve bu sürenin hak düşürücü nitelikte olması nedeniyle burada arabulucuya başvuru süresi oldukça önem arz etmektedir. İşe iade taleplerinde fesih bildiriminin tebliğinden itibaren 1 ay içinde arabulucuya başvurmak gereklidir[3].

İŞE İADE TALEBİYLE İLGİLİ ARABUCULUK SÜRECİNDE ANLAŞILAMAMASI HALİNDE NASIL BİR YOL İZLENİR?

Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması halinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir[4].

Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir[5].

İŞE İADE DAVASININ ARABULUCUYA BAŞVURULMADAN AÇILMASI DURUMUNDA NASIL BİR UYGULAMA SÖZ KONUSU OLACAKTIR?

Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması halinde davanın usulden reddine karar verilir. Burada işe iade davasına özel olarak söz konusu usulden ret kararı taraflara resen tebliğe çıkarılacak ve karar usulen kesinleştirilecektir[6]. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir[7].

Söz konusu düzenleme ile işe iade davalarında arabuluculuk konusunda işçi lehine olmak üzere uyarlama yapılmıştır. İş bu düzenleme olmaksızın doğrudan işe iade davasının açılması halinde ret kararı verilinceye kadar 1 aylık arabulucuya başvuru süresi de geçecektir. Bu nedenle de 1 aylık hak düşürücü sürenin geçeceği, işe iade talebine ilişkin hak kaybının yaşanacağı açıktır.

İŞE İADE DAVASINDA VERİLEN KARARA KARŞI HANGİ KANUN YOLUNA GİDİLEBİLİR?

Yapılan değişiklik ile birlikte işe iade davalarında verilen kararlara ilişkin olarak sadece istinaf kanun yoluna gidilebilecek olup, temyiz yoluna gidilemeyecektir. İş bu düzenleme Kanunun yayımı tarihinden yani 25.10.2017 tarihinden itibaren uygulanacaktır[8].[9]

-----------------------------------

[1] Arabulucu ve arabuluculuk kurumuna ilişkin olarak “İŞ DAVALARINDA ZORUNLU ARABULUCULUK” başlıklı yazımıza bakılabilir.

[2] Konuya ilişkin düzenleme getiren 7036 sayılı “İş Mahkemeleri Kanunu” 25.10.2017 tarihinde yayımlanmıştır. Arabuluculuğa ilişkin düzenleme ise Kanunun 3 üncü ve 11 inci maddesiyle getirilmiştir. Kanunun yürürlüğüne ilişkin düzenleme ise 38 inci maddede getirilmiştir. Ve ilgili yürürlük maddesinde arabuluculuğa ilişkin düzenleme içeren 3 ve 11 inci maddelerin 01.01.2018`de yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.

[3]7036 sayılı “İş Mahkemeleri Kanunu” nun 11 inci maddesiyle, 4857 sayılı İş Kanunu`nun 20 nci maddesinde değişiklik yapılmıştır. Konuya ilişkin önceki düzenlemenin ilgili kısmında; “İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. ” denilmişti. Yeni düzenlemede ise; “İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. ” denilmiştir. Görüldüğü üzere yeni düzenlemede 1 aylık başvuru süresi emredici nitelikte bir düzenlemedir.

[4] 7036 sayılı “İş Mahkemeleri Kanunu” nun 11 inci maddesiyle, 4857 sayılı İş Kanunu`nun 20 nci maddesinde değişiklik yapılmıştır.

[5] 7036 s. Kanun md. 3/II.

[6] Bu husus 4857 s. Kanunun 20 nci maddesinin gerekçesinde açıklanmıştır.

[7] 7036 sayılı “İş Mahkemeleri Kanunu” nun 11 inci maddesiyle değişik 4857 sayılı İş Kanunu`nun 20 nci maddesi.

[8] 7036 s. Kanunun 11 inci maddesiyle değişik 4857 sayılı İş Kanunu`nun 20 nci maddesi ve 7036 s. Kanun md. 8. Burada yeri gelmişken 7036 sayılı Kanuna da bir eleştiri yapmak yerinde olacaktır. Şöyle ki;

7036 s. Kanunun 8 inci maddesinde; “(1) Diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, aşağıda belirtilen dava ve işlerde verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:
a) 4857 sayılı Kanunun 20 nci maddesi uyarınca açılan fesih bildirimine itiraz davalarında verilen kararlar.
” denilmiştir.

Kanunun konuya ilişkin düzenleme içeren 11 inci maddesinde de; ““Dava ivedilikle sonuçlandırılır. Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması halinde, bölge adliye mahkemesi ivedilikle ve kesin olarak karar verir.” denilmiştir.

7036 sayılı Kanunun yürürlük maddesi olan 38 inci maddede ise; “(1) Bu Kanunun;
a) 3 üncü, 11 inci ve 12 nci maddeleri 1/1/2018 tarihinde,
b) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer
” denilmiştir. 7036 sayılı Kanun ise 25.10.2017 tarihinde yayınlanmıştır. Bu durumda yürürlük maddesine göre; aynı konuyu düzenleyen Kanunun 8 inci maddesi Kanunun yayım tarihi olan 25.10.2017 tarihinde, 11 inci madde ise 01.01.2018`de yürürlüğe gireceği belirtilmiştir ki düzenlemenin yürürlük tarihindeki çelişki açıktır.

[9] Önceki halde istinaf yoluyla verilen kararlar için temyiz yoluna da gidilebilmekte olup, bu durumda işe iade davasının kesinleşmesini geciktirmekteydi. İşe iade davasının kesinleşmesi de davadan beklenen faydanın sağlanması için tek başına yeterli olmayıp bir takım şekil şartlarının da yerine getirilmesi gerekmektedir. İşçi, kesinleşen mahkeme kararının tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçinin, işe başlama talebini alan işverenin de işçiyi 1 ay içerisinde işe başlatması gerekir(ya da işe başlatmayıp uygulamada “işe başlatmama tazminatı” denilen tazminatı ödemesi gerekir.). İşverenin, işe başlatma daveti üzerine de işçinin makul bir süre içerisinde işe başlaması gerekir. İşverenin davetine rağmen işçi, işe başlamazsa işverence yapılan fesih geçerli hale gelmekte ve işçinin boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatını alması mümkün olmamaktadır. Bu halde işçi, ancak kıdem ve ihbar tazminatını talep edebilir(Yargıtay 22. H.D.`nin 2011/7048 E. , 2011/2559 K. sayılı ve 10.10.2011 tarihli kararı.). Görüldüğü üzere davanın kısa sürede kesinleştirilmesi işe iade davalarından beklenen faydanın sağlanmasında büyük önem arz etmektedir.