Bilindiği gibi, 6183 sayılı kanunun 62. maddesi  hükümlerine göre uygulanan hacizler, e-hacizler, üçüncü şahıslar nezdindeki  mal, alacak ve menkul mal  hacizleri mükellefleri adeta canından  bezdirmektedir.  Örneğin, kamu  gücü ile  uygulanan   orantısız ve aşırı, ölçüsüz vergi hacizleri  mükellefleri  adeta kilitlemektedir. [1]

Bir örnek  vermek  gerekirse;  mükellefin   20.000,00 TL borcu için   Türkiye çapında bütün menkul ve gayrimenkullerine haciz uygulanması   mükellefi kilitlemekte ve mağdur etmektedir.  Oysaki,  vergi hacizlerinin  taşkın ve ölçüsüz uygulanmaması  gerekecektir.  Konuyla ilgili  6183 sayılı  kanunun 54. Maddesinin 2. Bendinde; “amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki  mallarının  haczedilerek, paraya çevrilmesi”  gerekmektedir.  Buradan hareketle yukarıdaki örnekte yer alan  20.000,00 TL’Lik  bir amme alacağı için  mükellefin bir adet otomobili ve ayrıca 4 adet  gayrimenkul için   haciz uygulanması  hukuka uyarlı olamaz.[2]
            
Bir başka orantısız ve taşkın vergi  haczi ise şu şekilde uygulanmaktadır.  Mükellefin  vergi  borcunun  40.000,00 TL olduğunu  varsayalım.  Bu mükellefin  Türkiye çapındaki 9  adet  200.000 TL değerinde  sahibi olduğu  gayrimenkullere haciz konulmuştur.   Burada da görüldüğü üzere  orantısız ve taşkın vergi  haczi söz konusudur.  Vergi  hacizlerin çözülmesi  sırasında da birçok problem  yaşanmaktadır. Örneğin, (A) vergi dairesine olan vergi  borcunun ödenerek  haczin  çözümlenmesi talep  edildiği takdirde, Türkiye çapında diğer vergi dairelerinde de borcun bulunup bulunmadığı araştırılmakta ve buna göre (A)  vergi dairesindeki  gayrimenkul haczi  ancak kaldırılabilmektedir.
            
Aynı uygulamalar  e-haciz kaldırılmasında da  yürütülmektedir.  Özellikle, taşkın  ve borcun  çok çok üzerindeki  gayrimenkullere haciz konulması  mükellefleri maddi ve manevi yönden  mağdur etmektedir. Mükelleflerin kredi itibarını   zedelemektedir.[3]  Ayrıca,  mükelleflerin  iş yapmak, yatırım yapabilmek için  finans kesiminden  kredi talebi yönündeki  tercihlerini olumsuz etkileyerek mükelleflerin   piyasadaki  itibarını zedeleyici etkide bulunabilmektedir.

Netice itibariyle,  Gelir İdaresi Başkanlığı’nın  bu konuda  bir genel  tebliğ  bazında düzenleme yaparak aşırı ve taşkın vergi hacizlerini önleyici inisiyatifler kullanılması yönünde vergi  dairesi yetkilerini rahatlatıcı kolaylıklar getirmesi hem idare yönünden, hem mükellefler yönünden ve hem de piyasadaki iş potansiyelinin  geliştirilmesi yönünden kolaylıklar getireceği düşünülmektedir.


---------------------------------------
[1] Bkz. 6183 sayılı yasa md. 54/2
[2] Dnş. 3. D.kararı, 11.11.2013 gün ve E:2011/1156-K:2013/4785 sayılı karar.
[3] Dnş. 3. D.kararı,  28.6.2000 gün ve E:1999/2680-K:2000/2494 sayılı karar.