Bilindiği üzere, 6183 sayılı kanunun  102. Maddesinde kamu  alacağının  vadesinin  rastladığı  takvim yılını izleyen  takvim yılı  başından  itibaren   5 yıl  içerisinde  tahsil edilemeyen  miktarlar zamanaşımına uğrayacağı  hüküm  altına alınmıştır.  Zamanaşımı,  mükellef  ve idare açısından  hüküm ifade eden  ve  resen  dikkate alınması  gereken  önemli  bir olgudur.   Mahkemeler veya  uygulayıcı  vergi idaresi, tahsil  zamanaşımını mutlak surette önemsemek durumundadır.  Zamanaşımını  uygulamayan kamu görevlisi  suç  işlemiş sayılır.[1]  
 
Zamanaşımından  sonra mükellefin bilinçli bir şekilde ve gönüllü olarak  zamanaşımına uğramış bir borç için  ödeme yapması halinde  bu  alacak idare tarafından  kabul edilir.[2]  Bazı  hallerde kamu  görevlileri  zamanaşımını  kesmeye yönelik olarak   kendi  cebinden  amme borçlusunun bilgisi  dışında ödeme yapabilir.  Ancak bu durum  yargı tarafından   kesinlikle kabul edilmemektedir.   Hatta bu  işlemi  yapan  kamu  görevlisinin   görevini kötüye kullandığı   ileri sürülebilir.   Çünkü, amme borcu  tahsil  zamanaşımına uğramış ise artık bu konuda  sembolik bir miktarda borcu  kapatmaya  yönelik ödeme yapılması  hayatın olağan  akışına aykırı olur.[3]  
 
Bilindiği gibi, 6183 sayılı   AATUHK’nun 62. Maddesi  hükmüne göre,  amme borçlusunun  vadesi geçen borcu dolayısıyla sahibi olduğu  menkul  ve gayrimenkullere haciz konulabilmektedir.  Haciz, alacaklı  amme idaresi  tarafından  konulmaktadır.  Borcunu  ödeyen amme borçlusunun  haczi  borç bitmesi  nedeniyle kaldırılır.   Amme borçlusunun, borçlu olduğu miktar  kadar bir bölüm  menkul  veya gayrimenkullerine haciz konulur.   Örneğin,  5.000 TL amme borcu olan  bir mükellefin   sahibi olduğu; 10 adet  mesken  için ayrı  ayrı  haciz konulamaz.   Amme borcuna yetecek miktarda sadece bir gayrimenkule haciz konulur.   Hacizlerin  kaldırılması sırasında  borcun  ödenip/ ödenmediği araştırılır.  Bu  araştırmalar sadece haczi koyan vergi dairesi  bazında yürütülmez.   Türkiye çapında bütün  vergi dairelerinde haczi  kaldırılacak olan  mükellefin  başkaca borcunun olup/olmadığı araştırılması  sonucunda haciz kaldırılır.  Yine, aynı   örnekte (A) vergi dairesine borcu olan  bir mükellefin  bu  vergi dairesine borcunu  ödemesi  durumunda  haciz kalkmaz.   Bu  mükellefin  Türkiye çapında  (A) vergi dairesinin haricindeki bütün vergi dairelerine de borcunun bulunup  bulunmadığının  araştırılması  yapılarak  çıkarılacak  neticeye göre haciz ya kaldırılır veya  ilgili  vergi dairesine  olan sürpriz  borç da ödenmesi koşulu ile  hacizler öylece çözülür. [4] 
 
Vergi daireleri tarafından  konulan  hacizlerin   kaldırılmasında  süre önemlidir.  Çünkü, sonsuza kadar  bir vergi  haczinin  gayrimenkul üzerinde kalması  düşünülemez.   6183 sayılı yasanın  73, 74 md hükümlerine  göre,  hacizlerin suratle  paraya dönüştürülerek   tasfiye edilmesi  zorunludur.   Satış sonucunda  elde edilen  bedel  suratle amme borcunun  itfa edilmesi için  uğraşılır.   Satıştan elde edilen bedelden  öncelikle  bu  menkul  veya gayrimenkulün aynından  doğan  vergiler tahsil edilir.   Daha sonra  yapılan  takip marafları   ve amme alacağı  satış bedelinden  düşülür. Daha sonra kalan  kısım,   hacze iştirak  etmiş başka daire yoksa borçluya verilir.   Hacze iştirak  etmiş başka daire olduğu  takdirde ise,  artan kısımdan  öncelikle  bu  dairelerin alacakları   ayrıldıktan sonra  bakiyesi borçluya verilir.[5]  
 
Amme borçlusunun   vadesi  geçmiş  borcu  dolayısıyla  haczedilen  menkul malları  3 ay içerisinde  paraya çevrilerek  gereği yerine getirilmelidir. (Bkz.  6183 sayılı kanun md. 77).  Diğer yandan, haczedilen  malların sonsuza kadar  üzerinde haciz şerhinin  bekletilmesi mümkün değildir.   Aksi  takdirde  borçlu   mağdur olacağından  dolayı, menkul mallarda  haczin yapıldığı tarihin   3. Gününden  itibaren   tahsil dairesi  3 ay içerisinde  satışa gitmek  zorundadır.  Aksi takdirde haciz tutanağı düşer.   Gayrimenkullerde ise, yine  hacizlerin   suratle  neticelendirilmesi  zorunludur.  (Bkz.  6183 sayılı kanun  Madde 97). 
 
Bir gayrimenkul üzerindeki kamu  haczinin sonsuza kadar  devam ettirilmesi  olanaksızdır. (Bkz.  6183 sayılı  kanun md.92). Uygulamada alacaklı  amme idaresi  koyduğu  haczi kaldırmayıp sonsuza kadar sürdürebilmektedir.  Bu uygulama son derece hatalıdır.   Gayrimenkulün md.  94 hükmüne göre suratle ihaleye çıkarılarak satılması  gerekecektir.   Haciz,  zamanaşımını  kesen  bir sebeptir.  (md.103) Haczin tatbiki halinde veya ödeme emrinin  tebliği  halinde haciz kesilir.   Vergi daireleri  haczi kesmeleri halinde zamanaşımı  sorununu   kısmen  çözdükleri için   topu taça atmış durumda olacaktır.   Zamanaşımı  kesilmesinin  rastladığı takvim yılını  izleyen   takvim yılı   başından  itibaren  zamanaşımı yeniden  işlemeye başlar.  (Md. 103). 
 
Amme borçlusu mükelleflerin  sahibi oldukları  gayrimenkullerine, araçlarına, banka hesaplarına konulan  hacizler  veya blokajlar ticari hayatın  olumsuz yönde etkilenmesine neden  olmaktadır.   Vergi hacizlerini çözemeyen  birçok mükellef  ticari hayatta başarısız duruma düşmektedir.   Hacizlerin  kaldırılması  vergi dairelerinde  ciddi sorunların yaşanmasına  neden  olmaktadır.   Bir gayrimenkul üzerinde bulunan  vergi haczinin  kaldırılması için  o borcun  ödenmesi  yeterli  görülmemektedir.  Bunun  haricinde daha başka   vergi dairelerinde  ve hatta Türkiye çapında vergi borcunun  olup olmadığı  araştırılmaktadır.  
 
Vergi idaresi Türkiye çapında koymuş olduğu hacizleri suratle  paraya dönüştürüp, satış işlemine geçmesi zorunludur.  (6183 sayılı kanun md. 73,74). Bu  yapılmadığı için konulan  hacizler sonsuza kadar sürdürülerek  mükellefler  5 yılı   aşan  ve sonsuza kadar  devam eden  haciz tehdidi  altında  giderek  zor duruma düşmektedirler.   Sonsuza kadar   haciz tehdidi gayrimenkuller üzerinde önemli  bir risk oluşturmaktadır.  
 
Öte yandan,  Türkiye çapında  borçlu  mükellefler ile ilgili  uygulanan  e-hacizlerde ciddi sorunlara neden  olmaktadır.[6]  Bu sorunlar  idarenin  uyguladığı  yanlış  e-haciz politikası nedeniyle  bankacılık sistemini  de sıkıntıya sokmaktadır.  E-hacizlerin  sadece o gün için uygulanması  gerektiği ve ertesi gün  hemen  kaldırılması  gerektiği  pek çok kimse tarafından  bilinmemektedir.   E-hacizler  1  gün geçerli olmalı  iken   adeta sonsuza kadar  sürdürülerek  mükelleflerin   kredi  talepleri de olumsuz yönde etkilenmektedir. Bankaların bu konularda mükellefe yardımcı olması yönünde işlemleri kolaylaştırması gerekecektir. 


----------------------------------
[1] ALPASLAN N. Gaye, Vergi İhtilafları ile İlgili Makale, Yorum ve İncelemeler- İZMİR 2015 s:143
 
[2] Bkz.  6183 sayılı AATUHK’nun md.102
 
[3] Bkz. İzmir 3. Vergi Mahkemesinin, 23.10.2012 gün ve E:2012/685-K:2012/1090 sayılı kararları.
 
[4] İzmir 2. Vergi Mahkemesinin, 08.05.2013 gün ve E:2012/721-K:2013/443 sayılı kararı.   Bu karara göre,  tüzel kişiliğin  borcundan  dolayı ;   limited şirket ortağının  kişisel  gayrimenkulüne konulan  haciz iptal edilmiştir.
 
[5]Bkz.  6183 sayılı  AATUHK’nun md.74, İlgili  GT: Seri A Sıra No:1
[6] Bkz.  Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Türkiye Bankalar Birliğine  yollanan  2.11.2007 gün ve 97674 sayılı yazıları.