Sınırlı olan Dünya kaynakları hızla azalmaya devam ediyor ve bu durum doğal olarak küresel ekonomi, ekosistem ve toplumların geleceği bakımından insanlığı yeni arayışlara yönlendiriyor. Tam da bu noktada ilginç bir şekilde Dünya dışında çarelerin aranmaya başlanıldığını görmekteyiz[1]. Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte insanların ezelden beri var olan gökyüzü merakı neticesinde madencilik ve uzay endüstrisi açısından bir hayli ilgi çekici atılımlar yapıldığı görülmektedir. Bunlardan maden sektörü açısından en ilginçlerinden biri ise şüphesiz Dünya dışında kaynak arayanların son buluşu olan “asteroit madenciliği”dir. Asteroitler ya da küçük gezegenler[2], metalik ve/veya kayalık yapıda olan ve Güneş etrafında dönen[3], genellikle düzensiz bir yapıda şekillenmiş bulunan gökyüzü cisimleridir[4]. Asteroitlerin bilim insanlarının ve yatırımcıların dikkatini çekmesinde kuşku yok ki yapısındaki değerli madenler önemli bir rol oynamaktadır. Asteroitlerin barındırdığı madenlerin bir hayli çeşitlilik gösterdiği belirtilmektedir. Az bulunan kıymetli metaller açısından örnek vermek gerekirse altın, gümüş, platin gibi maden çeşitlerinin yüksek yoğunluklarda asteroitlerde bulunduğu bilim insanları tarafından belirlenmiştir. Daha yaygın olarak Dünya’da bulunan diğer madenler de, örneğin demir, nikel gibi madenlerin de, yine asteroitlerde bulunduğu söylenilmektedir. NASA’nın Bennu asteroitinden numune gönderme görevini yürüten OSIRIS-REx[5] uzay aracı projesinde görev yürüten baş araştırmacı Arizona Üniversitesi’nden Dante Lauretta, S-tipinde[6] 10 metrelik bir asteroitin yaklaşık 1.443.000 pound (yani yaklaşık 650.000 kg) metal içermekte olduğunu ve 110 pound (yaklaşık 50 kg) formunda kıymetli metallerden platin, altın gibi metaller içermekte olduğunu belirtmiştir.[7]. Peki nasıl olacak?

Küçük bir asteroit için çıkartılan materyalin Dünya’ya getirilip işlenmesi olasılığı olduğu; büyük bir asteroit için ise çıkarılan malzeme yükünün minimuma indirilmesinin gerekli olduğu ve en azından bulunduğu yerde kısmi işlemenin gerçekleştirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Asteroit materyalin Dünya’ya transferi için tahsis edilen teknolojik yapı açısından ise getirilecek yüklerin hacmine ve içeriğine bağlı olacağı ve küçük bir asteroidin tamamının, bunun büyük bir parçasının veya kısmi işlenmiş cevher yükünün Dünya’ya getirilebileceği belirtilmektedir.[8]

Fakat maliyet açısından Dünya yüzeyindeki madenlerin bile arama ve işletilme süreçleri genel kapsamda ele alındığında uzayda maden aramanın aslında oldukça maliyetli olması bir yana teknolojik imkânların da bunun için henüz yeterli olmadığı öngörülebilir bir gerçektir. Diğer bir sıkıntı ise asteroitlerdeki materyalin çıkartılması için bu kaynakların analiziyle asteroitlerdeki haritalandırma deneyimlerinin azlığıdır. Bilim insanları tarafından OSIRIS-REx uzay aracı ile asteroitler bakımından bu kritik deneyimlerin elde edileceği düşünülmektedir. Hâlihazırda, çıkarılacak madenin kalitesi, maden çıkarmak için yeterli donanım ve masraflar net olarak ortaya konulamasa bile, günümüzde uzaklardaki bir hedef olarak nitelendirilebilen bu faaliyetlere Google’ın yöneticilerinin kurucuları arasında yer aldığı Planetory Resources, Deep Space Industries gibi bazı firmaların araştırma ve geliştirme faaliyetleri için çok ciddi anlamda yatırım yaptığı görülmektedir. Türkiye ise uzay araştırma ve geliştirme faaliyetleri açısından henüz oldukça yeni olmakla birlikte yakın zamanda ulusal bir uzay ajansı kurulacağı haberleri bulunmaktadır. Ülkemizde uzay ajansının kurulması ile uzay ve uydu çalışmalarının çok daha ileriye taşınmış olacağı ise aşikârdır.

Doğaldır ki insanlığın gelişimi ile birlikte hukuk da gelişip değişmekte ve teknolojide üstünlük sağlamak bakımından devletler de hukuki çalışmalar yapmaktadırlar. Uzaydaki faaliyetler bakımından ülkeler mevzuatlarına bir takım eklemeler yapma zorunluluğu hissetmişlerdir. Buna örnek olabilecek revizyonlardan belki de son olarak en göze çarpanı Amerika’nın kendi vatandaşlarına ve ülkede kayıtlı özel şirketlere asteroit madenciliğinden elde edilecek kaynakların özel mülkiyeti ile kullanımı hakkını güvence altına alan ve uzayın ticari keşfi için teşvik sağlayan yasayı onaylaması olabilir. Söz konusu yasaya göre, asteroit madenciliğinin özelleştirilmesini ve şirketlerin devletten uzmanlık hizmetinin yanı sıra teşvik almasını onaylamış bulunmaktadır ve bu yasayla özel şirketler gök cisimlerinden çıkaracakları doğal kaynakların mülkiyet ve kullanım hakkına sahip olma imkânına sahip olmaktadır. Ticari Uzay Faaliyetleri Rekabet Kanunu (HR 2262) adı verilen yasaya göre, ABD hükümeti kuracağı komisyonlar ve Ulaştırma Bakanlığı aracılığıyla göktaşı madenciliği desteklenecek ve bu Bakanlık nezdinde kurulacak alanında uzman ekipler, söz konusu şirketlerin madencilik yöntemlerini iyileştirme ve giderleri en aza indirgeme adına raporlar sunacaktır. Yasada yer verilen uzay kaynakları, asteroitlerde bulunan altın, platin gibi nadir ve kıymetli madenlerin yanı sıra, karbon ve su kaynaklarını da kapsamaktadır. Yani herhangi bir asteroitte bulunacak kaynaklar, özel şirketler tarafından “ilk bulanındır” mantığı esas alınarak çıkarılıp kullanılabilecek ya da Dünya’ya taşınıp satılabilecektir[9]. Ekonomik açıdan ise uzaydan getirtilebilecek göktaşları ile Dünya’da arz talep dengelerinin dalgalanması konusu ise ayrıca ele alınması gereken tartışmalı bir husustur.

Uluslararası olarak uzayla ilgili faaliyet bakımından ise 1962 yılında dış uzayın barışçı amaçlarla kullanımı bakımından devletlerarası koordinasyon sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler nezdinde, Birleşmiş Milletler Dış Uzay Dairesi (UNOOSA) kurulmuştur. Birleşmiş Milletler’in 1967 tarihinde, aralarında Türkiye’nin de olduğu 102 ülkenin imzasıyla kabul edilen, resmi adıyla “Ay ve Diğer Gök Cisimleri Dâhil, Uzayın Keşif ve Kullanılmasında Devletlerin Faaliyetlerini Yöneten İlkeler Hakkında Antlaşma[10]”, kısa adıyla ise Uzay Antlaşması’na göre, dış uzayın keşfi ve kullanımının tüm ülkelerin çıkarına olması gerektiği hususu özellikle belirtilmiştir. Bu antlaşmada; tüm ülkelerin bu konuda prensip olarak özgür ve eşit haklara sahip olduğu, uzay cisimlerinin mülkiyeti üzerinde milli iktisapta bulunamayacağı belirtilmektedir. Buna karşın, bu düzenlemelerin sadece devletler hukuku bakımından getirilip getirilmediği veya egemenlik bakımından getirilmiş olduğu, özel tüzel kişiliklere yönelik olup olmadığı, uzaydan elde edilebilecek ve ekonomi yaratan maddeler açısından geçerli olup olmadığı konuları ise ülkelerin yeni yaklaşımları da göz önüne alındığında bir hayli tartışılması gereken bir konudur.

Türk mevzuatını uzay ve madencilik bakımından ele alırsak; 3213 sayılı Maden Kanunu’nda yer kabuğunda ve su kaynaklarında tabii olarak bulunan, ekonomik ve ticarî değeri olan petrol, doğal gaz, jeotermal ve su kaynakları dışında kalan her türlü maddenin bu Kanuna göre “maden” kavramı içerisinde olduğu belirtilmiştir. Kanunda yer kabuğu ve su kaynaklarında bulunan ifadesi doğrultusunda uzaydan getirilebilecek göktaşı vb. maddelere ilişkin bir ibare bulunmadığından asteroitlerden elde edilebilecek herhangi bir maddenin mevzuatımız açısından maden sayılmadığı görülmektedir[11]. Sonuç olarak, küresel ölçekteki gelişmeler de değerlendirildiğinde mevzuatımız bakımından da uzay ve maden hukuku açısından birçok revizyon yapılması gerekliliği bulunmaktadır.

Teknolojik açıdan ve madencilik bakımından hayli heyecan yaratan projeler açısından ülkemizin de atılım yapmasının, araştırma ve geliştirme projelerine destek vermesinin global trendin yakalanması bakımından oldukça önemli olduğunu düşünmekteyiz.

Av. Elif Ezgi SIVACIOĞLU

(Bu köşe yazısı, sayın Av. Elif Ezgi SIVACIOĞLU tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Tüm hakları yazara aittir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

----------------------------------

[1] Asteroit Mining, Technologies Roadmap and Applications Final Report, https://isulibrary.isunet.edu/opac/doc_num.php?explnum_id=73

[2] What is an asteroit?, https://spaceplace.nasa.gov/asteroit/en/ , erişim tarihi 11.12.2017

[3] A possible new future alternative to land mining, http://web.mit.edu/12.000/www/m2016/finalwebsite/solutions/asteroits.html erişim tarihi 11.12.2017

[4] Near Earth Asteroits (NEAs) A Chronology of Milestones - Page 3, https://www.iau.org/public/themes/neo/nea3/ erişim tarihi 11.12.2017

[5] Origins, Spectral Interpretation, Resource Identification, Security and Regolith Explorer’ın kısaltması, proje hakkında detaylı bilgi için bkz: https://www.nasa.gov/osiris-rex

[6] Asteroitlerin birçok farkı çeşidi bulunurken temel olarak üç ana çeşidi ele alınmaktadır, bunlar C-tipi, S-tipi ve M-tipi kayalardır. Daha fazla bilgi için bkz. http://www.actforlibraries.org/type-and-classification-of-asteroits/

[7] NASA/Goddard/Chris Meaney, New NASA Mission to Help Us Learn How to Mine Asteroits, 2013, https://www.nasa.gov/content/goddard/new-nasa-mission-to-help-us-learn-how-to-mine-asteroits, erişim tarihi 11.12.2017

[8] Asteroit Mining, Technologies Roadmap and Applications Final Report, https://isulibrary.isunet.edu/opac/doc_num.php?explnum_id=73, sf. 25

[9] Nadir AVŞAROĞLU, Uzayda Madencilik Mümkün Mü, 2015, http://www.academia.edu/19819680/Uzayda_Madencilik_M%C3%BCmk%C3%BCn_m%C3%BC

[10] Ay Ve Diğer Gök Cisimleri Dahil, Uzayın Keşif Ve Kullanılmasında Devletlerin Faaliyetlerini Yöneten İlkeler Hakkında Antlaşma için bkz: http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/12732.pdf

[11] Yavuz Tüğen, Asteroit Madenciliğinin Hukuki Geleceği, http://www.kozmikanafor.com/asteroit-hukuk/