Avukatlıkta çevre, müşteri ve iş edinmenin "iyi iş yapmaktan" başka bir yolu daha var: çalıştığı büronun çevre, iş ve müşterilerini aşırmak! Zahmetine katlanmadan kolay yoldan büro kurmak isteyenler bu yola çok başvururlar. Bu sadece avukatlıkta değil, reklamcılık başta tüm hizmet sektörlerinde çok yaygın bir ilkesizliktir.

Bu yöntemde, çevresi, müşterisi ve işi iyi olan ve iyi bilinen bir büroda işe girilir; büro sahibi ile dostluk geliştirilir, büroda söz sahibi olması ve ortaklık verilmesi dahil kendisi ile uzun vadeli planlar yapılabileceğine dair güven oluşturuncaya kadar sıkı çalışılır. Böyle bir ilişkide büro, avukata sadece iş ve maaş vermez, eğitimine ve gelişimine yatırım yapar, avukatı geliştirir, tanıtır, çalışanlar, çevre ve müşteriler nezdinde büroyu temsil yetkisi verir; büronun tüm işine, iç ve dış ilişkilerine hakim hale getirilir. Yeni başlayan bir avukatı bu seviyeye getirmek için 7 - 8 yıl birebir çalışmak, eğitimi ve gelişimi için 100.000 - 250.000 Avro civarında yatırım yapmak gerekir.

Avukat, bir büro kurmaya yetecek kadar işe ve müşteriye hakim olduğu gün geldiğinde elindeki işleri ve birlikte çalıştığı büronun müşterilerini alır gider; diğer çalışanları ayarttıkları da olur. Büronun geliştirdiği şablonları ve çevresine dair kontak veri tabanlarını kopyalayıp götürürler. Bir hafta sonunda eskisinin kopyası yeni bir büro doğar. Sanki eski büro yeni bir adrese taşınmış gibi olur.Yeni büro aynı kadro ile çok daha ucuza hizmet verdiğini ilk iş olarak eski büronun çevresine duyurur. İşlerini aynı avukatlara hem de daha ucuza yaptıracağını düşünen müşteriler de kolayca giderler.

Böyle iş ve müşteri aşıranların sonu hep hüsran olmuştur; şaşırmam çünkü bir kere kolaya kaçan, ilkeli ve dürüst olmayanlar her zaman kaybetmeğe mahkumdur. Ancak eski bürolarına verdikleri zarar kalıcı ve ağır olur.

Ahlaka da hukuka da aykırı bu durumları haksız rekabet ve sadakat hükümleri ile rekabet yasağı ve sır saklama taahhütlerinin önleyebilmesi gerekir. Ancak bu tür aşırmalar bizde tolerans görür; hukuka aykırı oldukları görmezden gelinir. Bu durum ülkemizde avukatlık bürolarının gelişmeyip küçük ve güdük kalmasının en önemli nedenlerinden birisidir.

Gelişmiş ülkelerde ise böyle şeylere cesaret bile edilemez; avukatın iş ve çevre aşırmasını bırakınız, böyle bir ihtimal olması durumda mahkemeler, avukatın büronun müşterileri ile irtibata geçmesini ve hatta çalışmasını bile engelleyebilir. O ülkelerde avukatlık büroları çok ilerlemiştir ve bünyelerinde binlerce avukat barındırırlar.

Av. Mehmet GÜN

"Yazarın izni ile Facebook/Mehmet Gün sayfasından aynen alınmıştır."