Öncelikle sit ve arkeolojik sit tanımlarının mevzuattaki yerine bakmak gerekirse; 2863 sayılı yasanın "Tanımlar ve Kısaltmalar" başlıklı düzenlemesinde SİT: "Tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alanlar" olarak,  Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmeliğin ise "Tanımlar" başlıklı düzenlemesinde ARKEOLOJİK SİT: "İnsanlığın varoluşundan günümüze kadar ulaşan eski uygarlıkların yer altında, yer üstünde ve su altındaki ürünlerini, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik ve kültürel özelliklerini yansıtan her türlü kültür varlığının yer aldığı yerleşmeler ve alanları" olarak, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun Arkeolojik Sitler, Koruma ve Kullanma Koşulları başlıklı 05/11/1999 günlü 658 sayılı İlke Kararında ise ARKEOLOJİK SİT: "İnsanlığın varoluşundan günümüze kadar ulaşan eski uygarlıkların yer altında, yer üstünde ve su altındaki ürünlerini, yaşadıkları devirleri sosyal, ekonomik ve kültürel özelliklerini yansıtan her türlü kültür varlığının yer aldığı yerleşmeler ve alanlar" olarak ifade edilmiştir.

2863 sayılı yasanın "Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları" başlıklı düzenlemesini içeren 6/1-c maddesinde: Sit alanı içerisinde bulunan taşınmaz kültür varlıklarının; korunması gerekli olan taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarından olduğu düzenlemesi, "İzinsiz Müdahale ve Kullanma Yasağı" başlıklı 9.Maddesinde: "Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli taşınmaz ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında inşai ve fiziki müdahalede bulunulamaz, bunları yeniden kullanıma açılamaz veya kullanımları değiştirilemez. Esaslı onarım, inşaat, tesisat, sondaj, kısmen veya tamamen yıkma, yakma, kazı veya benzeri işler inşai ve fiziki müdahale sayılır" düzenlemesi, "Kuruluş, görev, yetki ve çalışma şekli" başlıklı 51. Maddesinde ise: "Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması ve restorasyonuyla ilgili işlerde uygulanacak ilkeleri belirleme görevi olduğu, Bölge Kurulu'nun ise Koruma Yüksek Kurulu'nun ilke kararları çerçevesinde olmak kaydıyla sit alanlarına ilişkin uygulamaya yönelik kararlar alma görevi olduğu" düzenlenmiştir. 658 Sayılı İlke Kararında ise: "1.Derece Arkeolojik Sit alanlarında, kesinlikle hiçbir yapılaşmaya izin verilmemesine, imar planlarında aynen korunacak sit alanı olarak belirlenmesine, bilimsel amaçlı kazılar dışında hiçbir kazı yapılamayacağına ancak, resmi ve özel kuruluşlarca zorunlu durumlarda yapılacak alt yapı uygulamaları için müze müdürlüğünün ve varsa kazı başkanının görüşüyle konunun koruma kurulunda değerlendirilmesine..." açıklamalarına yer verilmiştir.

Mevzuat hükümleri çerçevesinde görüleceği üzere işbu düzenlemelerle yer altında ve yer üstünde bulunan antik yerleşmelerin ve eski medeniyet kalıntılarının korunmasının amaçlandığı açıktır. Diğer bir ifadeyle, burada kamu yararı korunmaya çalışılmaktadır. Sit alanlarına yapılacak müdahalelerde amaçlanın kamu yararı olduğu göz önüne alındığında daha üstün bir kamu yararının gündeme gelmesi halinde bu alanlara müdahale edilebileceği açıktır.

Koruma Yüksek Kurulu’nun, korunması gerekli olan taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunmasıyla ve restorasyonuyla ilgili işlerde uygulanması lazım gelen ilkeleri belirleme görevine sahip olduğunu ifade etmiştik. Yüksek Kurul tarafından alınan ilke kararlarından birisi olan 658 sayılı İlke Kararı ise birinci derece arkeolojik sit alanlarına yapılacak müdahaleleri ilgilendirmektedir. 658 sayılı ilke kararında belirtildiği üzere zorunlu altyapı çalışmalarının gündeme gelmesi halinde mevzuat hükümleri çerçevesinde tanımlamasını yaptığımız 1. Derece Arkeolojik sit alanlarında bu çalışmaların yapılabileceği ilgili kurumların görüşlerinin alınmasıyla şartıyla mümkündür. Bir alt yapı çalışmasının zorunlu olup olmadığı noktasında ki değerlendirme de ölçüt ise bulunulan zamandır. Eş ifadesiyle, çağın gereklerine bağlılık esastır. Örneğin, otuz sene önce zorunlu bir alt yapı çalışması olarak değerlendirilemeyecek olan bir ihtiyaç, bugünün şartlarında zorunlu bir hal alabilir. Zira, ülkemizde kentleşme hızının giderek ivme kazanmış olması insan ihtiyaçlarına uygun fiziki mekanların çeşitlenerek artmasına ve yeni altyapı çalışmalarının doğmasına yol açmaktadır. Başta büyük kentlerimiz olmak üzere tüm eski kentlerin çekirdek yapılarının bozulup dönüşmekte olduğu, bu kentlerde mevcut alt yapıların yetersiz kaldığı ve yeni ihtiyaçların (fiber optik kablo kanalları, elektrik, su, telefon hatları, metro tünelleri vb.) modern yerleşmelerde bir zorunluluk haline geldiği açık bir şekilde ortadadır. Bu doğrultuda tecrübe ettiğimiz bir olayı ve kıymetli gördüğümüz bir kararı siz okuyucularımızla da paylaşmak isteriz. İzmir ili Bayraklı ilçesinde yüzlerce hane halkının yaşamış olduğu bir bölge de 1. Derece Arkeolojik Sit alanı sınırları içerisinde kalmış olduğu gerekçesiyle yüzlerce binaya doğalgaz arzı sağlanmamıştır. Diğer bir ifadeyle, İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, 658 sayılı ilke kararına rağmen “doğalgazın” zorunlu bir alt yapı çalışması olmadığını kabul etmiştir. Anıtlar Kurulu’nun tesis etmiş olduğu işlemin iptali sebebiyle açmış olduğumuz davada ilk derece mahkemesince başvurumuza ilişkin olarak ret kararı verilmiş ancak İzmir Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi tarafından :”Uyuşmazlık konusu olayda; İzmir ili, Bayraklı ilçesine doğalgaz verilebilmesi için dağıtım hatlarının yapılmasının zorunlu bir altyapı uygulaması niteliğinde olduğu açık olduğundan; bu amaçla, İzmir Doğalgaz Dağıtım A.Ş. tarafından hazırlanan projede belirtilen doğal gaz dağıtım hatlarının sit alanlarında kalan yerlerde imalatı için gerekli izinlerin verilmesi için İzmir 1 numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna yapılan başvurular üzerine, konunun, 2863 sayılı Kanun ve 658 sayılı ilke kararı ile Bayraklı Ören yeri Kazı Başkanlığı ve Bölge Kurulu Müdürlüğü uzmanlarınca düzenlenen raporlardaki görüşler doğrultusunda değerlendirilmesi gerekirken; doğalgaz dağıtım hattı döşenmesinin zorunlu bir altyapı uygulaması olmadığından bahisle, söz konusu alanda yasal olmayan yapılara tali hatlarla doğal gaz hizmeti verilmek istendiği gerekçeleriyle, 1.Derece arkeolojik sit  alanı içerisinde yer alan kısımlar açısından başvurunun reddi yönünde tesis edilen işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır” açıklamasına yer verilerek ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmış ve neticeten anıtlar kurulunun tesis etmiş olduğu idari işlemler iptal edilmiştir.  (İzmir Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 13.04.2023 tarih 2022/3240 Esas ve 2023/1188 Karar sayılı ilam)

Bu itibarla, 658 sayılı ilke kararı çerçevesinde doğalgaz arzının sağlanması zorunlu bir alt yapı çalışması olarak kabul edilmiş ve doğalgaz arzının sağlanması (buna ilişkin alt yapı çalışmalarının sağlanması, yapılması) sonucunda elde edilecek olan kamu menfaatinin sit alanlarının korunması neticesinde elde edilecek olan kamu yararından daha üstün olduğu sonucuna varılmıştır.

Bilgi güçtür. Adaletle kalmanız dileğiyle.

detail-photo-fancybox-0

Av. Vahap ÖZKAN

İZMİR BAROSU

[İşbu çalışma, Avukat Vahap ÖZKAN tarafından kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi çalışma yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak çalışmanın alıntılanan bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.]