Dünyanın para merkezlerinden gelen yabancı hedge fonlar Türkiye'yi çok severler; " mali durumu bozuk ama değerli varlıklara sahip şirketler tarlasını" nakit para ile talan ederler. En çok iflas ertelemelerini severler; alacaklıları köşeye sıkıştırarak alacaklarını yok pahasına temlik alırlar, sonra da durum düzeldi diye iflas ertelemeyi kaldırırlar; şirketi biraz parlatıp satarak çok yüksek paralar kazanırlar.

Böyle şirketlerin alacaklıları da hedge fonlara teslim olmayı şirketin iflas etmesine tercih ederler. Çünkü iflasta yargısal süreçler o kadar karmaşık ve zaman alıcıdır ki ne mallar doğru dürüst tasfiye edilebilir ne de alacaklarını alabilirler. Yöneticiler de ellerindeki malı bırakmamak için iflas istemezler. Sonuçta fiilen müflis olan şirketler faaliyetlerini devam ettirir; bu durumu bilmeyen masum kimseler de mal veya paralarını şirkete kaptırırlar.

Yönetimden dışlanan bir hissedarının avukatlığını yaptığım orta büyüklükte bir aile şirketinin işleri kötüleşmiş; mal varlığı borçlarını karşılayamaz hale gelmişti; yani şirket fiilen iflas etmişti. Kanuna göre şirketin faaliyetini durdurmak ve resmen iflasını istemek gerekirdi.

Yönetimle anlaşan bir yabancı hedge fon, iflas erteleme kararı alarak şirketin iflas ettirilmesini ve mallarının haczedilmesini önleyerek alacaklıların elini kolunu bağladı. Hukuk yoluyla tahsili mümkün olmayan alacaklarını yok pahasına temlik alarak şirketin en büyük alacaklısı haline geldi. Alacağın bir miktarını silerek şirketin bilançosunu müflis durumundan çıkardı. "Durumu düzeldi!" diyerek iflas erteleme kararını kaldırdığı şirketi bir Yunanlı'ya satarak çok büyük para kazandı. Hedge fon bütün bunları iflas erteleme kararı sayesinde tereyağından kıl çeker gibi kısa sürede halletti.

Belki iflas erteleme sayesinde şirket iflas etmiş olsaydı verilecek olandan daha fazlası daha kısa sürede alacaklıların eline geçmiş olabilir. Belki de şirketin bacasının tütmeye devam etmesi, kapıya kilit vurulmasından daha ehven olabilir.

Ancak bunların hiç birisi hukuka ve adalet inancına verilen zararları bir nebze olsun karşılamaya yetmez. Çünkü alacaklılar iflas erteleme kararı ellerini kollarını bağladığı için alacaklarından vazgeçtiler; çünkü hedge fon, şirket yönetimiyle yaptığı gizli kapaklı anlaşma sonucunda bu imkana kavuştu; çünkü, hileli ve kusurlu iflası suç olarak tanımlayan kanun hükümleri kağıt üstünde kaldı... Daha da ötesi alacaklıları koruma hususundaki görevini yerine getiremeyen adalet sistemi, onları köşeye sıkıştırarak hedge fonun acımasızlığına mahkum etmiş oldu.

"Sayesinde şirketler kurtuluyor!" diyenlere bir çift sözüm var:

BU ÜLKEYE ÖNCE ADALET LAZIM, BATIKTAN ÇIKARILAN ŞİRKET DEĞİL!

"Yazarın izni ile Facebook/Mehmet Gün sayfasından aynen alınmıştır."