İnşaat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Mustafa Yaylalı, Güney Kore’de yayınlanan Küresel Isınma Özel Raporu’nun Trabzon ve bölgeye yansımalarını değerlendirdi.

Türkiye’nin de dahil olduğu Küresel Isınma Özel Raporu’nun dün Güney Kore’de onaylanarak, yayınlanmasıyla Trabzon ve bölge için neler yapılması gerektiği konularında değerlendirmelerde bulunan İnşaat Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi Mustafa Yaylalı, yapılan araştırmaların iklim değişikliğinin küresel boyutta ve herkesi etkisi altına aldığını gösterdiğini söyledi.

Kentsel planlamalarda özellikle karbon ayak izi ve seragazı oluşumunu en aza indirecek adımlar atılmalı gerektiğini kaydeden Yaylalı, “Seragazı salımı ve karbon ayak izi miktarlarının en aza indirilmesi, planlarımızın esasları arasında yer almalıdır. 1/100.000, 1/50.000, 1/25.000, 1/5.000, 1/1.000 ölçekteki çevre düzeni, nazım imar ve uygulama imar planlarımız bu açıdan irdelenmelidir. Kent planlarımızda suyun toprağa, dereye, denize erişiminde sorunlu olan tüm alanlara ait planlar gerekiyorsa yeniden düzenlenmelidir. Seragazı ve karbon ayak izinin önemli etkenlerinden olan ulaşım sistemi, ulaşım araçları konusu, bunun önceye alındığı ulaşım ana planları yapılmak sureti ile çözümlenmeye çalışılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde ulaşım alanındaki tüm finansman modellerinin öncelikli olarak görmek isteyeceği, ulaşım ana planlarının varlığı, varsa bu planlarda seragazı ve karbon ayak izi oluşumunun ne derece dikkate alındığı hususu olacaktır. Kentsel planlamalarda özellikle karbon ayak izi ve seragazı oluşumunu en aza indirecek adımlar atılmalıdır. Kentiçi yeşil alanların artırılması, sosyal donatı alanlarının doğru planlanması, altyapı yatırımlarının çevreye etkilerinin doğru verilerle en aza indirilmesi gibi hususlar bu çerçevede atılacak adımlar arasında sayılabilir” dedi.

“Planlamalarımız sürdürülebilirlik ilkesini kalıcı kılmak üzerine kurgulanmalıdır”

Kentsel planlamalar yanında kırsal planlamaların önemi göz önünde tutulması ve bu konuda kalıcı adımlar atılması gerektiğini vurgulayan Yaylalı, “Sürdürülebilir kentler oluşturmak, geleceğe dair en önemli hedeflerimizden biri olmalıdır. Ekolojik, sosyal ve ekonomik açıdan bütün planlamalarımız sürdürülebilirlik ilkesini kalıcı kılmak üzerine kurgulanmalıdır. Bir yatırımın sürdürülebilir olması, ileride topluma vereceği zararların en aza indirilmesini sağlayacaktır. Bu çerçevede hızla; akıllı şehir planlama ve uygulamaları hayata geçirilmeli, ekolojik, enerjisini kendi üreten, atığını kendi bertaraf eden ve benzeri şekilde sürdürülebilirliği esas alan yapılar gerek imar planları, gerekse diğer planlamalarla teşvik edilmelidir. Mevcut yapılar, enerji tasarrufu, ısı kaybının önlenmesi gibi açılardan değerlendirilmeli, teşvik edici, bilgilendirici adımlar atılmalıdır” şeklinde konuştu.

“Yaşam alanlarımızı tehdit eden olumsuzluklar için şimdiden hızla tedbir almalıyız”

“Tüm havzalarda, mevcut risklerin yanında iklim değişikliğinin sebep olabileceği yeni riskler tespit edilmeli, bunlara göre havza planlamaları yeniden irdelenmelidir” diyen Yaylalı, şu uyarılarda bulundu:

“Bölgemizde geriye doğru elde edilmiş verilerle üretilmiş plan, projelerin tamamı bu çerçevede ele alınmalıdır. Havza planlamaları bu doğrultuda yapıldıktan sonra, ilgili tüm idarelerin, özellikle yerel yönetimlerin gerekli tedbirleri hızla alması sağlanmalıdır. İklim Değişikliğinin Doğu Karadeniz Havzası sıcaklık, yağış ve akarsu akımları üzerindeki etkilerinin inceleneceği ve gelecek dönemde farklı senaryolar altında iklim parametrelerinde ne tür değişimlerin meydana gelebileceğinin değerlendirileceği çalışmalar özellikle üniversitelerimiz ve Devlet Su İşleri tarafından hızlandırılmalı, mevcut ve başlanacak çalışmalar için yerel yönetimlerin destek ve talebi, bölgemizdeki kamu kurumları ve sivil yapıların katılımı ile yönlendirme, katkı ve destek sağlanmalıdır. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini ötelemek ve iklim değişikliği ile mücadele edebilmek, bu konunun tüm yönleriyle dikkatle ele alınması, değerlendirilmesi ve üzerinde titizlikle çalışılması ile mümkündür. Gelecekte, çocuklarımıza bırakacağımız kentlerimiz, yaşam alanlarımızı tehdit eden olumsuzluklar için şimdiden hızla tedbir almalıyız. Unutmayalım; dünyadaki ısınma 1,5C’yi aştığında, hayatımızda çok şey değişecek.”