“Denetimli serbestlik” kavramının; hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), koşullu salıverilme ve koşullu salıverilme öncesi uygulanan denetimli serbestlik tedbiri ile cezanın infazı müesseselerinde kullanıldığını görmekteyiz.

Cezaevlerinin (ceza infaz kurumlarının) dolduğu bilinmektedir. Suçun işlenmesi önlenmedikçe ve Ceza Hukukunun caydırıcılık fonksiyonu öne çıkmadıkça, hapis cezasının ve yeni cezaevleri inşa edilmesinin ceza adaleti konusunda yaşanan sorunları çözmeyeceği izahtan varestedir.

Eski infaz sisteminin karmaşıklığını önlemeyi hedefleyen 5275 sayılı İnfaz Kanunu, daha 10 yılını doldurmadan eskiyi aratmayacak değişikliklerle ve nev’i şahsına münhasır geçici veya daimi infaz uygulamaları ile karşı karşıya bırakılmıştır.

6291 sayılı Kanunla Ceza İnfaz Kanunu’na m.105/A eklenen denetimli serbestlik tedbiri olarak uygulanan cezanın infazı hükmünün tatbiki için aranan altı aylık süre şartı, 2013 yılında kabul edilen 6411 sayılı Kanunla 31.12.2015 tarihine kadar ertelenmiş olup, bu süre bir hafta sonra dolacaktır.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçen Tasarıya göre, koşullu salıverilme öncesi uygulanacak denetimli serbestlik tedbiri için aranan en az altı aylık süre ile açık ceza infaz kurumunda kalma veya en az altı ay süre açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartının 31.12.2020 tarihine kadar ertelenmesi düşünülmektedir. Tasarının 2016 yılına girilmeden kanunlaşması beklenmektedir.

Son anda verilecek önergelerle değişiklik olmazsa, Meclis Genel Kurulundan çıkarılacak hüküm ile 6411 sayılı Kanunun 13. maddesinin 5275 sayılı Kanuna eklediği geçici m.4 benzerlik taşıyacaktır.

Muhtemel Tasarı hükmüne göre; “Bu Kanunun 105/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde ve ikinci fıkrasında belirtilen altı aylık süre şartı ile birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen cezanın belirli bir süre infaz edilmesine ilişkin şart 31.12.2020 tarihine kadar uygulanmaz”.

Bu geçici hükmün uygulanma şekli ve İnfaz Kanunu m.105/A’da yer alan “koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi halli hükümlülerin talebi halinde” ibaresinde geçen bir yıllık sürenin iki yıl olup olmayacağı henüz netleşmemiştir.

Tasarının Meclis Genel Kurulunda kabulüne kadar değişmesi mümkün olabilir. Ancak burada şu şekilde bir sorunla karşılaşılacaktır; bir an için m.105/A’da yer alan sürenin bir yıldan iki yıla çıkarıldığı düşünüldüğünde, bu değişikliğin yalnızca belirli bir tarihe kadar değil, 31.12.2020 tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı üç yıl (36 ay) hapis cezasına mahkum edilenler yönünden örtülü affa yol açacağı ileri sürülebilecektir.

Bu durumda afla öngörülen hedef aşılacak, afta geçmiş bir tarihe kadar işlenen bazı suçların cezalarının azaltılması, şarta bağlanması veya tümü ile kaldırılması gündeme gelirken, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazının genişletilmesinde, yalnızca geriye değil, esas olarak ileriye etkililik ön plana çıkacaktır.

Bir taraftan ceza infaz kurumlarının dolu olduğundan bahisle bu yerleri boşaltmak isterken, diğer taraftan uygulanacak bu infaz yönteminin yeni suç dalgasına yol açma ve cezanın fonksiyonunu zedeleme ihtimali de dikkate alınmalıdır. Burada hesap doğru yapılmalı ve bir denge kurulmalıdır. Ceza infaz kurumlarını boşaltmak amacıyla başvurulan bu geçici yöntemin, Ceza İnfaz Kanunu’nu karmaşıklaştırma ve etkinliğini azaltma özelliğinin ötesinde, suç ve cezanın inandırıcılığına darbe vurma ihtimali gözardı edilmemelidir.

Kanaatimizce; bu tür veya 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi ile öngörülen karmaşık, ceza ve infazın etkinliğini azaltan, affı çağrıştıran yasal düzenlemeler yerine, koşullu salıverilmenin iyileştirilmesi daha yararlı olacaktır. Bu yolla, hem İnfaz Kanununun karmaşıklığına ve hem de suçun cezasız kaldığı algısının oluşmasına sebebiyet verilmeyecektir.

İnfaz Kanunu m.105/A da dahil olmak üzere bu tür ayrı yasalar çıkarmak yerine, koşullu salıverilmenin tatbiki için öngörülen toplam cezadan çekilecek süre oranlarının hükümlü lehine geliştirilmesi ve hükümlünün koşullu salıverilmeden yararlanabilmesinde aranan “iyi hallilik” şartının denetiminin amaca uygun yapılması, Ceza İnfaz Hukuku bakımından daha tutarlı ve faydalı olacaktır.

Aşağıda yer alan usullerde bir değişiklik beklenmemektedir.

Mevcut durumda; ilk defa suç işleyenin hapis cezasının üçte ikisi, bazı nitelikli suçları işleyenin hapis cezasının dörtte üçü ve ikinci defa suç işleyenin ise İnfaz Kanunu m.108 uyarınca koşullu salıverilmelerinin ağırlaştırılması gündeme gelecek ve hükümlüler hakkında bu sürelere göre İnfaz Kanunu m.105/A uygulanacaktır. Üçüncü defa suç işleyip ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulandığı durumda, koşullu salıverilme ve dolayısıyla öncesinde denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı usulü tatbik edilmeyecektir.

İnfaz Kanunu m.105/A’nın 6. fıkrasına göre; hükümlünün denetimli serbestlik şartlarına uymaması halinde, nasıl denetimli serbestliğin tatbikine infaz hakimliği karar verdi ise, bu defa koşullu salıverilme tarihine kadar olan cezasının infazı için hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine yine infaz hakimi karar verecektir.