“Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?”
''200–300 gr ” diye yanıtlar öğrenciler.
“Bardağı tartmadıkça ağırlığını tam olarak ben de bilemem,” der profesör,
“Ama benim sorum şu: Bu bardağı böyle birkaç dakika daha tutarsam ne olur?”
‘Hiçbirşey'….. diye yanıtlar öğrenciler.
“Peki, bir saat daha tutarsam?”
“Kolunuz ağrımaya başlar efendim” der öğrenciler.
“Haklısınız. Peki, şimdi ben bir gün boyunca tutsam ne olur?”
“Kolunuz iyice ağrır, kas spazmı gibi sorunlar yaşarsınız, hastaneye gitmek zorunda kalırsınız belki...”
diye yanıtlar öğrenciler.
“Çok iyi. Peki, tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme olur mu?” diye tekrar sorar profesör.
“Hayır….” der çocuklar.
“Peki, o zaman kolumun ağrımasına neden olan nedir? Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmam gerekir?” deyince, öğrencilerden biri:
“Efendim” der “Siz de bardağı bir kenara bırakır, o yükten kurtulursunuz” .
“Tamam” der profesör. “İşte hayatın problemleri de böyledir. Onları kafanızda birkaç dakika tutarsınız ve bir sorun yokmuş gibi görünür. Uzun bir süre düşünürseniz, başınız ağrımaya başlar. Daha uzun düşündükçe artık sizi bitirmeye ve hiçbir şey yapamamanıza neden olur. Hayatı size zehir eder.
Karşılaştığınız durumlar ve olaylar üzerinde düşünmek önemlidir, fakat daha önemlisi onların üzerinde fazla takılıp kalmamaktır. Bu şekilde strese girmez ve her gün taze bir beyin ile uyanır ve her konuyla ve yolunuza çıkan her engelle başa çıkabilecek güçte olursunuz!”