Rizeli bir ev arkadaşım vardı. Aynı sınıftaydık bizim Rizeliyle. Adı Ahmet. Ona  da iş ayarlamıştım. Birlikte otogarda çalışıyorduk. Okula sınavdan sınava gider olmuştuk. Deli para kazanıyorduk ikimiz de. Ama “gençlik bir kere gelir, avukatlığa başlayınca nasıl olsa biriktiririz, şimdi yiyelim ne kazanırsak” diyor ve savuruyorduk tüm kazandığımızı…

Rizeli bazen yerine eleman bulamıyor ve sınavları kaçırıyordu. Neyse ki benim işim biraz daha rahattı. Sınavlar için izin konusunda sorun yaşamıyordum. Zorunlu derslerden geçer notu zor aldığımızdan, sorup soruşturup, biz de herkes gibi en kıytırık seçmeli dersi seçmiştik. Final sınavı var ama Rizeli “Ben gelemeyeceğim, yerime bakacak kimse yok” deyince, sınava ben yalnız gittim…

Haydarpaşa kampüsünü bilenler bilir, bazı sınavlar, sütunlarla dolu konferans salonu gibi bir yerde yapılırdı.

Geçip kendime tenha bir yer seçtim. Gelmesi olası 4-5 soru vardı zaten. Sütunlara, sıraya, bu olası soruların cevaplarını hatırlatacak notlar yazdım. Benden başka hiç bir Allah’ın kulunun ne yazdığını anlayamayacağı şekilde kendimce şifreledim ama…

Sınavlarda çarşaf gibi sınav kağıdı dağıtırlardı bizim zamanımızda. Bir tomar kağıt en önden verilir, herkes bir tane alıp tomarı yanına – arkasına uzatırdı. Sınavın birinde, önümde oturan bir öğrencinin, çarşaf kağıdın üzerine kurşun kalemle belli belirsiz kopya notlar yazılı olduğunu ve oradan baktıktan sonra silgiyle o notları silip delilleri yok ettiğini görünce, “güzel taktik” diye aklımdan geçirip ben de aynısını denemeye karar verdim.

Sınav öncesi notları yazabilmek için o sınav kağıtlarından gerekliydi malum. Tomar bana gelince, bir tane de yedek alıp katladım ve  sandalyenin altına koydum. Akabinde önden imza föyü uzattılar. Çarşaf kağıtlar gibi o da her sınavda ad soyad, okul numarası yazılıp imzalatılarak elden ele dolaştırılırdı.

Sorulara baktım önce. Tüm cevaplar sütunlara aldığım şifreli notlardaydı. O an şeytan dürttü. Hazır cevaplar elimin altında, bizim Rizeli’ye bir kıyak yapayım diye geçirdim aklımdan. Föyü Rizeli adına imzalayıp imzalamama konusunda kararsız kaldım. Sınav esnasında kelle saydıklarından, sıkıntı olabilir diye aklımdan geçirip imzalamadım. Kendi bilgilerimi yazıp föyü yanımdakine verdim.

Nasıl bir şifre koymuşsam artık, sınav esnasında kendim bile yazdıklarımı çözemedim. Saksıyı biraz zorlayınca cevaplar geldi aklıma.Önce kendi sınav kağıdımı doldurdum, ardından Rizelininkini. Sözde uyanığız ya, yazı karakterlerinden anlaşılmasın diye Rizelinin kağıdını sola yatık yazmayı ihmal etmedim…

Sıra kağıtları teslim etmeye gelmişti. İkisini birlikte götürsem dikkat çekecekti. Önce kendi kağıdımı götürdüm. Kitapları almak için yerime geri döner gibi yaptım. Baktım kimsenin beni umursadığı yok, Diğerini aldım bu sefer. Teslim ettim, salondan çıktım. Çıkınca da Rizeli’yi aradım.
“Sayemde seçmeli dersi geçtin, hadi iyisin” dedim. “Nasıl yani?” diye sordu, anlattım.

Hem şaşırdı, hem de sevindi. Akşam evde konuşmaya başladık. Föyü imzalamadığımı söyledim. Sorun olur mu acaba diye muhakemesini yaptık kendi çapımızda. Bekleyip görelim dedik.

Yaklaşık 20 gün sonra Rizeli’yi dekanlıktan çağırdılar. Bizimki yusuf yusuf… “Okuldan atacaklar beni, öyle bir şey olursa ben anlatırım ne var ne yok” demez mi…  O öyle deyince bu kez ben yusuf yusuf…

Dekanlık başka neden çağırsın ki, kesin çaktılar durumu diye düşündük ve birlikte okula gittik. Yarım saat sonra odadan çıktı bizimkisi. Ne oldu diye merakla sordum. Başladı içeride geçen diyaloğu anlatmaya…
Hoca: Sınav kağıdın var ama imza föyünde adın yok. Nedir savunman?

Rizeli: Ben hem okuyup hem çalışıyorum hocam. O gün izin alamadığımdan sınava giremedim, haberim yok.

Hoca: Nasıl haberin yok?  Bak bakalım bu yazı senin mi?

Rizeli: Değil hocam, dedim ya ben o sınava girmedim.

Hoca: Nasıl oluyor bu iş peki? Kim vermiş olabilir bunu?

Rizeli: Bilmiyorum hocam, beni sevmeyen biri yapmış olabilir.

Hoca: Seni sevmeyen adam senin için 100’lük kağıt verir mi!

Rizeli:Seviyor mu sevmiyor mu ben de emin olamadım şimdi…

Hoca: Dalga mı geçiyorsun!

Rizeli: Estağfirullah hocam, şaşırdım sadece.

Hoca: Madem ki sınava girmediğini kabul ediyorsun, o zaman sınav kağıdını geçersiz sayıp  sıfır vereceğiz.
Rizeli: Hakkım olmayan bir notu zaten istemem hocam, benim için sakıncası yok.

Hoca: Bak yaa… Tamam gidebilirsin.

Rizeli: Saygılar…

Sözün özü, bizim Rizeli seçmeli ders sınavından sıfır aldı. Zaten sınava girmediğinden bunu dert de etmedi. Neyse ki adımı verip benim başımı da yakmadı. O günden sonra anladım ki kopya çekmek de ayrı yetenek işi ve beni aşıyor. Böylelikle hukuk fakültesindeki kopya maceram da başlamadan bitmiş oldu…



hukukitavsiyeler.com