Davamız sabah 9 civarında. Avukatım aradı, Ankara'dan geleceğini belirterek biraz geç kalacağını ve benim duruşmayı takip edip kendisine haber vermem gerektiğini söyledi. Şaşırdım tabi; 'böyle avukat mı olur' diye içimden geçirmedim değil!

Ama, o da insan işleri yoğun diyerek bu durumu fazla umursamadım. Duruşma saati yaklaştı ve bizim o avukat yetişeverdi. Tabi geç kalmış biraz tedirgin, hazır değil. Ama her manada hazır değil çünkü cübbede temin edememiş.

Aslında adliye içerisinde cübbe kiralanabiliyor ama belki diğer duruşmalarında stresinden onu bile alamamış.

Avukatımla konuşurken mübaşir birden bizi çağırdı. Ben hazırım tabi, tanığımı getirmişim iş davası olduğu için biran önce sonuçlanmasını istiyorum. Bunun yanında ilk sırada olduğumuz için beklemeden girmeninde rahatlığı var. Hadi dedik duruşmaya girelim ama bir problem çıktı.

Bizim avukatın cübbesi yok. Haydaa...

Ne yapacağız şimdi. Diğer avukatlarda cübbesini vermiyor çünkü onlarında duruşması var.

Tabi bizim avukatımız yana yakıla cübbe ararken duruşma salonunun kapısı açık olduğu için yaşananlar hakime hanımında dikkatini çekti. O da biraz sinirli bizi izliyor.

Aradan bayağı süre geçince " Gel dedi avukat hanım, problem değil". Hakimin tavrı çok iyimserdi ama bizim avukat en sonunda bir arkadaşı vasıtasıyla cübbeyi buldu. Hakimin tavrı gerçekten takdire şayandı. Farklı bir muameledede bulunabilir belkide dalga geçebilirdi. Neyseki bu işi de böyle çözmüş olduk. Rahat rahat duruşma salonuna girdik...