Yazıhanesi de yola bakan bir dükkan ve iki eski ağaç sandalye ile birkaç da tabure misafirler için...

Dilekçeyi yazdıracak kişi ya dilekçenin diğer ilgilileri ile gelir ya da bir kaç köylüsü ile gelir. Zira meseleyi onlar da bilir hatta onlardan biri meseleyi dilekçe sahibinden daha iyi anlatır avukata diye rica minnet getirilir...

Gelenlerin biri ikidi sandalyeye diğerleri de tabureler ilişirler...

Avukat meseleyi dinler ve;

- Tamam dilekcenizi 50 ye yazarım (diğerleri 100 - 150 istediklerinden gayet makuldür)

- Tamam avukat bey yaz

Avukat daktiloyu önüne alır , gözlüklerini takar , ağir ağir kağidı yerlestirir ve yazmaya başlar... Köylüler merakla bakarlar... Bir süre geçer avukat birden bire durur ve köylülere manalı manalı gözlük üzerinden bakar. Köylüler;

- Ne oldu avukat bey

-Avukat : 145.madde çok mühim yazak mı

- Köylüler : Yaz avukat bey yaz

- Avukat : O zaman bi 50 liranızı daha alırım

Köylüler kabul eder... Avukat köylülerin iktisadi mecaline göre bunu bir iki üç kere daha madde 235 madde 336 gibi tekrar eder her seferinde köylüler "yaz avukat bey yaz" derler... Avukat da o zaman bi 30 liranızı 40 liranızi daha alirim der köylüler de kabul ederler...Dilekçeyi alıp kapıdan çiktiklarinda dilekçe ye 150 - 250 tl ödemişlerdir... Ama köylüler sevinçli ve gururludur zira madde 145 i madde 235 i dilekçelerinde yazdırmışlardır. :)

( Bu avukat abimizi tanıyan var mı acaba )