6 EKİM 2018 TARİHLİ TEBLİĞ IŞIĞINDA DÖVİZLE MAAŞ ALAN İŞÇİLERİN DURUMU

Bu konuda bir yazı kaleme almamız konusunda çokça talep geldi. Malum geçtiğimiz Ağustos ayında dövizde yaşanan dalgalanma, akabinde 85 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ve son olarak 6 Ekim’de yayımlanan tebliğ ile dövize endeksli sözleşmeler sorunu hepten karmaşık bir hal aldı.

Biz yazımızda sadece iş ve hizmet sözleşmeleri açısından dövizle sözleşme yapma yasağı ve mevcut sözleşmelerin TL’ye uyarlanması konusuna değindik.

Peki bundan sonra ne olacak? Türkiye’de çalışan yabancı işçiler de TL’ye mi dönecek? Peki ya Türk firmasının işçisi olarak yurtdışında çalışan Türk işçiler için de yasak geçerli mi?

O kadar çok ihtimal var ki… Mümkün olduğunca hepsini incelemeye ve yasağın kimler açısından geçerli olduğunu anlatmaya çalışacağız.

İşçilerle ilgili sözleşme türü, çalıştıkları yer, vatandaşlık durumları ve Türkiye’de yerleşik olup olmamalarına göre birden fazla ihtimal ortaya çıkıyor.

1-TÜRKİYE’DE YERLEŞİK OLAN TÜRK VATANDAŞLARININ TÜRKİYE’DE İŞ SÖZLEŞMESİ İLE ÇALIŞMALARI

Çoğunluğu ilgilendiren bu gruptaki kişiler Türkiye’de yerleşik kişilere ait işyerlerinde çalışmaları halinde dövizle sözleşme yapamayacak ve mevcut sözleşmelerini Türk parası üzerinden belirleyecek.

“Türkiye’de yerleşik kişiler; yurt dışında ifa edilecekler dışında kalan, kendi aralarında akdedecekleri, iş sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştıramazlar.”

Bu işçiler yurtdışında yerleşik kişilerin Türkiye’deki işyerlerinde çalışmaları halinde ise, dövizle sözleşme yapabilecek ve mevcut sözleşmelerini devam ettirebilecekler. Düzenlemenin son haline göre;

Dışarıda yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan; şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin bulunduğu şirketler ile serbest bölgedeki faaliyetleri kapsamında serbest bölgelerdeki şirketlerin taraf olduğu iş ve hizmet sözleşmelerinde, sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür.”

2-TÜRKİYE’DE YERLEŞİK OLAN TÜRK VATANDAŞLARININ TÜRKİYE’DE DANIŞMANLIK, ARACILIK VE TAŞIMACILIK DAHİL HİZMET SÖZLEŞMESİ İLE ÇALIŞMALARI

İş Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre çalışan bu gruptaki işçiler Türkiye’de yerleşik kişilerin işyerlerinde çalışmaları halinde dövizle sözleşme yapamayacak ve mevcut sözleşmelerine döviz üzerinden devam edemeyecekler.

“Türkiye’de yerleşik kişiler; kendi aralarında akdedecekleri, aşağıda belirtilenler dışında kalan danışmanlık, aracılık ve taşımacılık dâhil hizmet sözleşmelerinde, sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştıramazlar.

a) Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişilerin taraf oldukları hizmet sözleşmeleri,

b) İhracat, transit ticaret, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri,

c) Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışında gerçekleştirecekleri faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri,

ç) Türkiye’de yerleşik kişilerin, kendi aralarında akdedecekleri, Türkiye’de başlayıp yurt dışında sonlanan ve yurt dışında başlayıp Türkiye’de sonlanan elektronik haberleşme ile ilgili hizmet sözleşmeleri.”

Bu işçiler dışarıda yerleşik kişilerin Türkiye’deki işyerlerinde çalışmaları halinde ise dövizle sözleşme yapabilecek ve mevcut sözleşmelerine devam edecekler.

Buraya bir parantez açmakta fayda var. Tebliğde kafa karışıklığı yaratan hususlardan biri de, iş ve hizmet sözleşmelerinin bir arada bulunması ile ne amaçlandığı idi. Bilindiği üzere, İş Kanunu’na tabi olmayan (aynı zamanda Deniz İş Kanunu ve Basın İş Kanunu’na da) kişiler, Borçlar Kanunu’na tabidir. Borçlar Kanunu’nda da, iş sözleşmeleri “Hizmet Sözleşmesi” olarak kaleme alınmıştır. Bu sebeple, pilot, kabin memuru gibi İş Kanunu’na tabi olmayıp Borçlar Kanunu’na tabi olanlar açısından da yasağın geçerli olduğunu göstermek için, İş ve Hizmet Sözleşmeleri bir arada kullanılmıştır.

Tebliğde yer alan; “Türkiye’de yerleşik kişiler; kendi aralarında akdedecekleri, aşağıda belirtilenler dışında kalan danışmanlık, aracılık ve taşımacılık dâhil hizmet sözleşmelerinde” ifadesi ile esasen Bakanlık, kötü niyetli kimselerin mevzuatı dolanarak yasak kapsamı dışına çıkmasını önlemek istemiştir. Şöyle ki; esasen bir iş akdine bağlı olarak çalışarak döviz ile maaş aldığı için yasak kapsamındakiler, sözleşmenin diğer tarafı ile anlaşarak iş akdini sona erdirip danışmanlık ya da aracılık sözleşmesi ile çalışmaya devam edebilir ve bu sayede yasak kapsamı dışına çıkabilir. Bunun farkında olan Bakanlık maddeye; “danışmanlık, aracılık ve taşımacılık dahil” ifadelerini de ekleyerek bu olası kötü niyetin önüne geçmiş oldu.

3-TÜRKİYE’DE YERLEŞİK OLAN TÜRK VATANDAŞLARININ YURTDIŞINDA İŞ SÖZLEŞMESİ VEYA DANIŞMANLIK, ARACILIK VE TAŞIMACILIK DAHİL HİZMET SÖZLEŞMESİ İLE ÇALIŞMALARI

Düzenleme ile yurtdışında çalışacak bu gruptaki kişilerin dövizle sözleşme yapması ve mevcut sözleşmelerine döviz üzerinden devam etmesi kabul edildi. 13 Eylül 2018’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı’nda bu kişiler için sözleşme yapılamayacağı kararlaştırılmıştı. Son düzenlemeye göre;

“Türkiye’de yerleşik kişiler; yurt dışında ifa edilecekler dışında kalan, kendi aralarında akdedecekleri, iş sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştıramazlar.”

Bu madde ile Bakanlık; Türk işçilerin Türk işverenin işçisi olarak özellikle inşaat sektöründe yurtdışındaki çalışmalarını kapsam dışı bıraktı. Yurtdışında çalışıp orada harcayan işçilerin, tabiiyetine bakılmaksızın kapsam dışı bırakılmasının, yerinde bir düzenleme olduğu kanaatindeyiz.

4-TÜRKİYE’DE YERLEŞİK OLAN YABANCILARIN DURUMU

Türk vatandaşı olmayan yabancıların Türkiye’de Türk veya yabancı şirketlerle yaptığı iş veya hizmet akitleri için yasak geçerli değildir.

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan Türkiye’de yerleşik kişilerin taraf olduğu iş sözleşmelerinde, sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür.”

HAVAYOLU ŞİRKETLERİ İÇİN AYRICA DÜZENLEME YAPILDI

Tebliğin 17. Fıkrası ile havayolu şirketleri için ayrıca bir düzenleme öngörüldü. Düzenlemeye göre;

“Türkiye’de yerleşik yolcu, yük veya posta taşıma faaliyetinde bulunan ticari havayolu işletmeleri; hava taşıma araçlarına, motorlarına ve bunların aksam ve parçalarına yönelik teknik bakım hizmeti veren şirketler; sivil havacılık mevzuatı kapsamında havalimanlarında yer hizmetleri yapmak üzere çalışma ruhsatı alan veya yetkilendirilen kamu ya da özel hukuk tüzel kişiliği statüsündeki kuruluşlar ile söz konusu kuruluşların kurdukları işletme ve şirketler ile doğrudan veya dolaylı olarak sermayelerinde en az %50 hisse oranına sahip olduğu ortaklıkların Türkiye’de yerleşik kişilerle döviz cinsinden veya dövize endeksli bedeller içeren gayrimenkul satış, gayrimenkul kiralama ve iş sözleşmeleri haricindeki sözleşmeleri akdetmeleri mümkündür.”

Görüleceği üzere, yabancı işçinin en sık görüldüğü sektörlerden birisi de havayolu sektörüdür. Havayolu şirketleri için dövize endeksli sözleşme yapma imkanı verilmesine karşın iş sözleşmeleri yine yasak kapsamına alındı. Buna göre; havayolu şirketleri Türk işçilerle (pilot olsun, kabin memuru olsun) dövizle sözleşme yapamayacak ve mevcut sözleşmeler de TL’ye çevrilecek.

Burada değinmek istediğim nokta; düzenlemenin 4. Fıkrasının ( c ) bendi ile yasak kapsamı dışında bırakılan “Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışında gerçekleştirecekleri faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri” nin kokpit ve kabin personeli açısından geçerli olup olmayacağıdır. Tespiti gereken husus, kokpit ve kabin personelinin işini nerede ifa ettiğidir. Ülke kavramına, hava ve kıta sahanlığı ile açık deniz üzerindeki hava araçları da dahil ise de, yabancı ülke kara sularına ve kara parçasına girdiği anda artık ülkesellikten bahsedilemeyecektir. İstisna kapsamında tutulan “yurtdışında gerçekleştirilecek faaliyet”in kısmen veya tamamen olmasının sonuca bir etkisi olmadığı kabul edilirse, Türk kabin ve kokpit personelinin de istisna kapsamında kaldığını kabul etmek gerekir.

TÜRK PARASI ÜZERİNDEN YAPILACAK SÖZLEŞMELERDE HANGİ KUR ESAS ALINACAK?

Tebliğ’de yapılan son düzenlemeye göre döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak yapılan sözleşmelerin bir kısmı Türk parası üzerinden devam edecek. Düzenlemeye göre;

Bu madde uyarınca sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün olmayan sözleşmelerde yer alan bedeller Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın Geçici 8 inci maddesi kapsamında Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenirken mutabakata varılamazsa; akdedilen sözleşmelerde döviz veya dövize endeksli olarak belirlenen bedeller, söz konusu bedellerin 2/1/2018 tarihinde belirlenen gösterge niteliğindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası efektif satış kuru kullanılarak hesaplanan Türk parası cinsinden karşılığının 2/1/2018 tarihinden bedellerin yeniden belirlendiği tarihe kadar Türkiye İstatistik Kurumunun her ay için belirlediği tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık değişim oranları esas alınarak artırılması suretiyle belirlenir.”

2/1/2018 tarihli efektif satış kuru;

Dolar: 3,7776

Euro: 4,5525

Sterlin: 5,1252 şeklindeydi.

Sözleşme tarafları esas alınacak kur bakımından anlaşamazlarsa yukarıda belirtilen kur esas alınarak bu miktara TÜFE Aylık Değişim Oranı üzerinden arttırma yapılacaktır. Eylül ayında bedellerin yeniden belirlenmesi halinde kur üzerinde %18-20 arasında bir artış uygulanacaktır.

1000 dolar maaş alan bir işçinin ücreti eylül ayında 4.500 TL civarında olacaktır. Eylül ayı boyunca dolar kurunun 6 TL’nin üzerinde seyreden bir grafik çizmesi karşısında 1000 dolar üzerinden ücret alan kişinin 6.000 TL değerinde bir para yerine eline 4.500 TL geçecektir. Yine Eylül ayında 1.000 Euro alan bir çalışanın yeni düzenlemeye göre 5.450 TL civarında ücret alması öngörülüyor. Eylül ayından günümüze 7,00 TL düzeyinde seyreden kura göre 1.000 Euro alan çalışan 7.000 TL yerine 5.450 TL alacaktır.

Tebliğ ile getirilen düzenleme bu şekilde. Asıl önemli olan soru şu…

İŞÇİ ALEYHİNE OLAN BU DEĞİŞİKLİĞİN, CUMHURBAŞKANI KARARI (KARARNAMESİ DEĞİL) VE TEBLİĞ İLE GETİRİLDİĞİ DÜŞÜNÜLÜRSE, BAĞLAYICILIĞI VAR MIDIR VEYA İPTALİ MÜMKÜN MÜDÜR?

Kanaatimizce düzenlemenin asıl tartışılması gereken yanı da bu… Cumhurbaşkanı kararının hukuk hiyerarşisindeki yeri, tebliğ ile böyle bir düzenleme yapılıp yapılamayacağı konularını da ayrı bir yazıya bırakmak zorunda kaldık…