ntvmsnbc

İSTANBUL - CMK'nın 102 ve 252. maddelerinin yürürlüğe girmesiyle Hizbullah, PKK üyeleri ve cinayet sanıklarının tahliyeleri gündemi sarstı.

Akşam gazetesinde yer alan haberde; AİHM'in Türk Yargıcı Prof. Dr. Işıl Karakaş o maddeleri yorumladı.

"YARGITAY'A KATILMIYORUM" 
- 102. madde ve Yargıtay'ın "tutuklulukta 10 yıllık üst sınır" kararını nasıl görüyorsunuz?

Bu yoruma katılmıyorum. Zaten hukukçular arasında yasa metnindeki sürelerin yorumlanması konusunda büyük tartışma var. Yargıtay üst sınır için 10 yıl derken, kimileri "en çok 6 yıl olabilir" diyor. Yorum farkı, 102. madde metninin yeterince açık olmamasından kaynaklanıyor.

Yasa metinleri, tereddüte yer bırakmayacak kadar açık ifadelerle oluşturulmalı. 102. maddede, Ağır Ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda tutukluluk süresi 2 yılla sınırlandırılmış. Aynı maddede uzatma süresinden söz edilerek "toplam 3 yılı aşamaz" ifadesine yer verilmiş. 252. maddede "bu sürelerin özel yetkili mahkemelerin görev alanına giren suçlarda iki kata kadar uygulanabileceği" ifade edilmiş. Yargıtay maddeleri yorumlarken 2 artı 3 mantığıyla yaklaşıp, 5 yılı da ikiye katlayarak 10 yıla kadar tutukluluğa vize veriyor.

"TÜRKİYE YENİDEN MAHKUM OLUR"
AİHM yıllardır, "Türkiye bu konuda makul bir düzenleme yapmalı" diyordu. Ancak eğer sınırlar, 10 yıl olarak uygulanacaksa AİHS hükümleri ve  AİHM'in içtihatlarına açık aykırılık söz konusu olur. Avrupa normlarına uyum açısından getirilen bu düzenleme, normlara uygun değil. 102. maddeye ilişkin 10 yıllık tutukluluk süresi AİHM'e getirilirse Türkiye yeniden mahkum olur.

- Cinayet, uyuşturucu, "adi çete" olarak bilinen suçlar için sınır 5 yıl olarak yorumlandı.
Yanlış yorum zincirleme olarak gelişiyor. 10 yıllık üst sınır hesabına da, sorunuzda yer alan 5 yıldan hareketle ulaşılmış. Yasayı yorumlayanlar, "ağır ceza mahkemelerinde tutukluluk süresi 5 yıl olursa, bu sürenin iki katının uygulandığı özel yetkili mahkemelerde 10 yıl olur" mantığıyla bu kararı vermiş. Asıl olan, kişileri tutuksuz yargılamak ve davaların en kısa sürede sonuçlandırılmasıdır.

AİHM olarak sık sık makul süre vurgusu yapıyoruz. Peki makul süre ne kadar olmalıdır? Bu sorunun yanıtı dava konusu olayın özelliğine göre değişir, 6 ay, 1 veya 2 yıl ya da 3 yıl bu konuda kesin bir şey söyleyemeyiz. Ama asla 5-10 yıl değil.

MAKUL SÜRE NE OLMALI?
Yasa metni suçun niteliğine göre farklı süreler getirmiş. Ancak yasadaki en uzun süre 2 artı 1 yıl olarak belirlenmiş ve 3 yıl ulaşılmış. Bu toplam süre  yanlış yorumlanarak 10 yıla kadar çıkarılmış. Bırakın 10 yılı, 3 yıllık tutukluluk süresine ilişkin uygulama bile AİHS ve AİHM içtihatlarına göre çok fazla. AİHM kararları arasında '3 yıllık tutukluluğun makul bulunmadığı' konusunda birçok örnek var. 10 yıl Avrupa normlarına zıt.

"DAVA BİTMİYORSA CEZAEVİNDE TUTAMAZSIN"
- Ergenekon davalarında tutukluluk süresi 3 yılı aşan sanıklar var
....
Tutukluluk istisnai ve olağanüstü bir tedbirdir. Delillerin karartılması, yeniden suç işleme olasılığı gibi koşullar ortada yoksa yargılamanın tutuksuz sürdürülmesi gerekir. Mahkeme kararıyla suç sabit olmadığı sürece herkes suçsuz kabul edilmelidir. Bunu Ergenekon davası için söylemiyorum, olması gereken genel bir kuraldan söz ediyorum. Yargıçlara önemli görevler düşüyor. Tutuklama gereksiz yere uzatılmamalı. Yargılama sonuçlandırılamıyor ve süreç yıllardır devam ediyorsa, suçluluğu kanıtlanmamış insanları cezaevinde tutamazsınız. Bu ağır bir insan hakkı ihlali oluşturur. Sözünü ettiğim bu tablo Türkiye'nin kronik sorunu haline gelmiş ve tutukluluk uygulaması istisna olmaktan çıkmış durumda.

"14 YILDIR TUTUKLU OLAN VAR"
- Hizbullah ve PKK davalarının sanıkları da tahliye edildi, kamuoyunda bu konuda tepkiler var....
Kimin hangi suçla yargılandığı veya kimin tahliye edildiği üzerinde durmuyorum. Avrupa normlarına göre olması gereken adil yargılanma kriterlerinden söz ediyorum. Bu kişiler tahliye edildiğine göre, demekki tutukluluk süreleri 10 yılın üstündeymiş. Düşünün 14 yıldır tutuklu olan insanlar var.

"GEREĞİ YAPILMALI"
- AİHM Yargıcı olarak Türkiye'de en çok neyin değişmesini istiyorsunuz?
Türkiye'nin o kadar çok sorunu var ki! O kadar çok problemli kararlar veriyoruz ki! Bütün hukukçuların istediği şey, Türkiye'de hukukun üstünlüğünün hakim olmasıdır. AİHM'in verdiği kararların Türkiye tarafından yerine getirilmesi lazım. Örneğin AİHM'in, tutukluluk sürelerine ilişkin yüzlerce ihlal kararı var. Ama Türkiye'de pek fazla bir şey değişmiyor.

"TÜRKİYE ALEYHİNE 18 BİN DAVA"
- 'Adil yargılanma hakkının ihlali' iddiasıyla AİHM'de Türkiye aleyhine açılmış kaç dava var?
Şu anda önümüzde bu konuda Türkiye'den açılmış 18 bin dava var. Ağırlıklı bölümünün uzun süreli tutuklama ve yargılamalarla ilgili olduğunu söyleyebilirim. 20 bine yaklaşan başvurulardan çıkan en önemli sonuç, Türkiye'de yargının çok ciddi problemleri olduğudur.