İngiltere'de bir belediyenin arşivindeki defterin arasında 700 yıllık orijinal Magna Carta kopyası bulundu.

Tarihi belgeyle ilgili açıklama yapan İngiltere'nin doğusundaki Kent Bölgesi Belediyesi (KCC), araştırmacıların belediyeye ait Kent Tarih ve Kütüphane Merkezi'nin (KHLC) arşivinde bir defterin içerisinde Magna Carta'nın kopyası olan orijinal bir belge bulduğunu açıkladı.

Magna Carta Projesi'nde araştırmacı olarak görev yapan Sophie Ambler, belgenin 1215 tarihli Magna Carta'nın 13'üncü yüzyıldaki 24'üncü kopyası olduğunu kaydetti.

Yaklaşık 50 santimetre uzunluğundaki belgenin üçte birinin eksik olduğunu belirten Ambler, belgenin ıslandığı için zarar gördüğünü ve üzerindeki kraliyet damgasının kayıp olduğunu belirterek, ancak belgenin yayın tarihinin okunabildiğini söyledi.

Tarihçiler, yeni bulunan belgenin dönemin İngiltere Kralı John'un ilk Magna Carta'yı imzalamasından 85 yıl sonra, Kral John'un torunu olan İngiltere Kralı Birinci Edward döneminde basıldığını bildirdi.

Belediye'nin arşivlerini tarayan KCC Tarih Sorumlusu Dr Mark Bateson tarafından bulunan belge ayrıca, 2007 yılından bu yana keşfedilen ilk Magna Carta kopyası olma özelliğini taşıyor.

ANAYASAL DÜZENİN EN ÖNEMLİ BELGESİ

1215 yılında İngiltere Kralı John tarafından imzalanan Magna Carta ile Birleşik Krallık'ta ilk kez kralın yetkileri kısıtlanarak, halka temel hak ve özgürlükler tanınmıştı.

Magna Carta, günümüzdeki anayasal düzenin oluşması sürecinde en önemli belgelerden biri olarak kabul ediliyor ve bu yıl Magna Carta'nın 800'üncü yılı kutlanıyor.

Magna Carta
(Latince: "Büyük Ferman") veya Magna Carta Libertatum (Latince: "Büyük Özgürlük Fermanı"), 1215 yılında imzalanmış bir İngiliz belgesidir. Bu belge ile kral ilk kez yetkilerini kısıtlamış ve halka bazı hak ve özgürlükler tanımıştır. Günümüzdeki anayasal düzene ulaşana kadar yaşanılan tarihi sürecin en önemli basamaklarından birisidir. Aslen, Papa III. Innocent, Kral John ve baronları arasında, kralın yetkileri hususunu karara bağlamak amacıyla imzalanmıştır. Kralın bazı yetkilerinden feragat etmesini, kanunlara uygun davranmasını ve hukukun kralın arzu ve isteklerinden daha üstün olduğunu kabul etmesini zorunlu kılıyordu.

Vatandaşların özgürlüklerini belirlemekten çok, toplum güçleri arasında bir denge kuran Magna Carta, kralın sonsuz olan yetkilerini din adamları ve halk adına sınırlamıştır. Magna Carta’nın 39. maddesi, fermandaki en önemli ifadelerden biridir. Bu madde sayesinde günümüz hukuk sisteminin temelleri atılmıştır:

“Özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak, kanun dışı ilan edilmeyecek, sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır.”