New York'ta bu hafta yapılacak bir duruşmada iki şempanzenin geleceği hakkında karar verilecek. BBC'den Owen Bennett-Jones'un hikayesini yazdığı olayda, davacılar, Leo ve Herkül adlı şempanzelerin hukuka aykırı şekilde bir üniversite laboratuvarında tutulduğunu öne sürüyor. Ve hayvan koruma merkezine gönderilmesini talep ediyor.

Davalı Stonu Brook Üniversitesi'ndeki araştırmacılar ise şempanzeleri fiziki hareketlerini gözlemlemek için tuttuklarını belirtiyor.

Hakim Barbara Jaffe, daha önce verdiği kararlardan birinde, şempanzelerin "mahkemede hazır bulunma" (habeas corpus) hakkı olduğunu belirtmişti.

Bu önemli kararın ardından hakim, mahkemenin hayvanları "hukuki bir kişi olarak görmediğini" belirtmişti.

Herkül ve Leo'nun avukatları, mahkemenin üniversiteye şempanzeleri tutma nedenlerini kanıtlaması gerektiğini kaydediyor ve bu nedenle umutlu olduklarını söylüyor.

Geçen yıl New York'ta açılan bir başka davada, hakim şempanzelerin "insan hakkı olmadığına" karar vermişti.

Hayvanların hukuki bir kişiliği ve hakları olması fikri oldukça yeni. Bu fikre karşı çıkanlar, hayvanların ahlaki anlayışı ve sorumluluk duygusu olmadığını, dolayısıyla hak sahibi olamayacaklarını ileri sürüyor. Fikrin destekçileri ise bu yaklaşımın bir "tür ayrımcılığı" olduğunu savunuyorlar.

Yüzyıllar boyunca hayvanlar nadiren davalara konu oldular. Davaların çoğunda cinayet ve saldırıdan suçlu bulundular. Verilen cezalar arasında hayvanların asılması da bulunuyordu. Kamuoyuna mal olan bir başka tartışma ise şempanze Nim Chimsky'nin hikayesiydi.

Filozof Noam Chomsky, hayvanların doğuştan dil bilgisi anlayışı olmadığını ve insanların fiziki olarak dil öğrenmede istisnai bir örnek olduğunu söylemişti. Chomsky'ye karşı çıkan bir aile, şempanzelerine Nim Chimsky adını vererek, ona işaret dilini öğretmeye çalıştı.

Deney sırasında şempanze Nim'in ahlaki anlayışına da yoğunlaşıldı. Nim'i yanına alan ailenin kızı Jenny Lee, "ağabeyi" olarak tanıdığı şempanze ile 13 yaşındayken tanıştı.

Lee, Nim'in insanları ısırmaktan vazgeçirebildiğini, özür dileyebildiğini, ağladığı zamanlarda kendisini yanaklarından öptüğünü söylüyor ve çok insani davranışlar sergilediğini savunuyor. Ancak karşı fikri savunanlar, Nim'in bazı insan benzeri davranışlarda bulunmasının ve temel iletişim becerilerinin; insanlarla hayvanlar arasındaki ayrımı ortadan kaldırmaya yetmediği fikrinde.

İngiliz nörobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Colin Blakemore, "Kendimizi farklı bir kategoriye, insanlık kategorisine koymalıyız" diyor.

Hayvanları korumak isteyen herkes "haklar teorisi"ne başvurmuyor. Bazıları yararcı hesaplamalar yapılarak sonuca varılabileceğini ileri sürüyor. Buna göre hayvanların mutluluğunu en yüksek düzeye çıkarak ve mutsuzluğunu en alt düzeye indirecek kararlar verilmesi gerekiyor.

Bir şempanzenin özgürlüğünden mahrum bırakılması, örneğin, üzüntüsünü artıran bir unsur olarak görülebiliyor. Hayvanın kapasitesi arttıkça, üzüntü duyma olasılığının da arttığı savunuluyor. Bu halde de şempanzelerin zeka ve duygusal kapasitelerini dikkate alarak karar verilmesi gerektiği belirtiliyor.