Ankara’ya karşı açtığı hukuk savaşını da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar taşıyıp kazandı. AİHM, Tuncer’e, “mülkiyet hakkı ihlali” gerekçesiyle, 70 bin Euro tazminat ödenmesine hükmetti. Tuncer, AİHM kararını dayanak gösterip, yargılamanın yenilenmesi ve tapu iptali kararının kaldırılması için Mudanya Asliye Hukuk Mahkemesi’nde ikinci kez dava açtı.

Bir tek ben davacı oldum

Tuncer’le, açtığı davayı sordum. Bakın ne dedi:
“Mudanya’daki bu evlerin çoğu Rumlardan kalma. 35 kişiden bir tek ben davacı oldum. Devletin bir kurumundan aldığım evin tapusunu diğeri iptal ettirdi. Kıyı Kanunu’ndan 100 önce yapılan bu evlerin etkilenmemesi gerekirdi. Devletin mülkiyet hakkına saygı göstermesi gerekirdi. Davamız bu yönüyle çok önemli bir örnek davadır.”

Cumhuriyet şairi Odman’ın vasiyeti

Tuncer’in avukatı Barbaros Ulutaş’la dava sürecini konuştum. Davanın seyri ise şöyle gelişti:
“Mudanya’da yaşamış Rumlardan kalan evin ikinci katı yangında zarar gördü. Bu yangın sonrası onarımı Cumhuriyet döneminin önemli şairlerinden Fakihe Odman yaptırdı. Odman, binanın bakımsız ve sahipsiz kalmaması için Çocuk Esirgeme Kurumu’na devrini vasiyet etti. 1968’de ölümüyle ev önce Çocuk Esirgeme Kurumu sonra Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu mülkiyetine geçti. Odman’ın vasiyetinin aksine ev harabeye döndü.

Maliye tapusunu iptal ettirdi

1995’te, Çocuk Esirgeme Kurumu ihale ile evi satacağını ilan etti. Tuncer ihaleye katılıp evi satın aldı. Tuncer, evi ünlü mimar ve şair Cengiz Bektaş’ın restorasyon projesi uygulamasıyla restore etti. Bina eski görkemli görünümüne kavuştu. Maliye, 2001’de Mudanya Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Mahkeme, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu, kıyı sahil şeridinden yararlanmada öncelikle “kamu yararı” bulunduğu gerekçeleriyle tapu iptaline karar verdi.

475 bin liralık eve AİHM’de dava

Tuncer, 30 Eylül 2005’te, AİHM’de adil yargılanma hakkı ve “mülkiyet hakkının ihlali” iddiasıyla dava açtı. Başvuru sonrası Mudanya Sulh Hukuk Mahkemesi’nce 28.02.2006 tarihinde hazırlatılan bilirkişi raporunda evin değeri 475 bin 380 TL olarak belirlendi. Tuncer, AİHM’den 407 bin Euro maddi, yine 200 bin Euro manevi tazminat talep etti.

AİHM, gayrimenkulün bedeli karşılığı değil “hak ihlali tazminatı” niteliğinde Tuncer’e 70 bin euro tazminat ödenmesine hükmetti. Karar kesinleşti ve tazminat Tuncer’e, ödendi. Tuncer, AİHM kararına dayanarak, yargılamanın yenilenmesini talebiyle Mudanya Asliye Hukuk’ta ikinci kez dava açtı.

Örnek niteliği taşıyor

BENZER durumda bulunanlar, kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla ellerindeki gayrimenkulleri kaybetmiş olsalar dahi, süresi içinde olmak kaydıyla AİHM’e başvurdukları takdirde bu kararın yanlışlığı tespit edilecek, yine yargılamanın yenilenmesi yolu açılacaktır. Bu hususu henüz Türkiye mahkemelerinde yargılama devam etmekte iken ileri sürmek, gayrimenkul sahiplerinin mülkiyet hakkının mahkemede dikkate alınmasını sağlayabilecek, başka hak ihlallerinin önüne geçilebilecektir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Mülkiyet Hakkı’na ilişkin bulunan 1 No’lu Ek Protokol’ünde, ‘Her gerçek ve tüzel kişinin, mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır’ tespiti yapılmaktadır. Devletin bütün iş ve eylemleri öncelikle Anayasa’ya uygun olmalıdır, Anayasa’nın 90. Maddesi gereği de uluslararası sözleşmeler artık iç hukukun bir parçası gibi değerlendirilmelidir”
Keşke hak kayıpları olmasa ve Türkiye, AİHM’de bu tip davalarla karşı karşıya kalmasa.

Hürriyet