Kayhan KARACA
ntvmsnbc

Strasbourg Mahkemesi, bugün açıkladığı bir karar çerçevesinde Ankara'dan bu alandaki yasal mevuzatını değiştirilmesini talep etti.

AİHM, Diyarbakır'da 2006 yılında düzenlenen bir gösteri sırasında polisin göstericileri dağıtmak için kullandığı biber gazı kapsülü yüzüne isabet eden 13 yaşındaki Abdullah Yaşa tarafından açılan davayla ilgili kararını bugün açıkladı.

Kararda, göstericilerin biber gazı kapsülleriyle yakın mesafaden ve doğrudan hedef alınmasının, "ölümcül vakalara veya ciddi yaralanmalara yol açabileceği için, uygun bir polis davranışı olmadığı" not edildi.

'45 DERECE EĞİK ATIŞ'
Mahkeme polisin biber gazı kapsüllerini "eğik atış" (45-50 derecelik açı) yaparak kullanması gerektiğine hükmetti.

Mahkeme, olayın meydana geldiği tarihte polisin biber gazı kullanımına ilişkin Türk yasal mevzuatının "şahısların fiziksel bütünlüklerinin korunması için Avrupa'nın çağdaş demokrasilerinden beklenen düzeyde güvence sağlamadığı ve barışçıl olmayan bir gösterinin dağıtılması için aranan hedefe orantılı yanıt oluşturmadığı" sonucuna vardı.

Bu tespitten yola çıkan AİHM, biber gazının bu şekilde kullanılmasıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin kötü ve insanlık dışı muameleyle mücadeyi kapsayan 3'üncü maddesinin Ankara tarafından ihlal edildiğine hükmetti.

ANKARA'DAN 'ORANTILI' TEZİ
Türk hükümeti davayla ilgili olarak AİHM önünde, güvenlik güçlerinin biber gazı kullanmalarının "polise saldıran ve yasadışı gösteri yapan bir grubun dağıtılması için orantılı" olduğu tezini savunmuştu.

'MEVZUATI GÖZDEN GEÇİRİN'
AİHM, kararını 2006 yılındaki davayla sınırlamayıp, Türk hükümetinden yasal mevuzatını gözden geçirmesini de talep etti. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 46'ıncı maddesini temel alan AİHM, biber gazı kullanımıyla ilgili 15 Şubat 2008 tarihli sirkülere rağmen ölme ve yaralanma riskini asgariye indirmek amacıyla Türk yasal mevzuatının kapsamlı biçimde gözden geçirilmesini istedi.

20 BİN EURO CEZA
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 46'ıncı maddesi, sözleşmeye taraf devletleri taraf oldukları davalarda AİHM'nin kesinleşmiş kararlarına uymakla yükümlü kılıyor. Karara gelecek üç ay içinde itiraz edilmemesi halinde, AİHM kararlarının uygulanışını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi yasal mevzuat değişikliği hakkında Türk hükümetinden bilgi talep edecek.

Karar gereği Türk hükümeti davacıya 15 bin Euro tazminat, 5 bin Euro da mahkeme masrafı ödeyecek.