KKTC Başbakan Yardımcısı, Ekonomi, Turizm, Kültür ve Spor Bakanı Serdar Denktaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), Kıbrıs konusunda Türkiye'yi tazminata mahkum etmesine ilişkin, kararın siyasi bir karar olduğunu belirterek, "Bu karar, Türkiye'yi tamamen cezalandırmak, Kıbrıslı Rumları ve Yunanistan'ı mutlu etmek için alınmış bir karardır. Hem Türkiye'nin hem de KKTC'nin bu karar sonrası Avrupa Birliği ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi gerekir" dedi.

Serdar Denktaş, AHİM'in Türkiye'yi 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'ndan dolayı 90 milyon avro tutarında manevi tazminat ödemesine karar vermesini, AA'ya değerlendirdi. Denktaş, AİHM'nin aldığı kararı, "AB'nin tek taraflı olarak içlerine aldığı Kıbrıs Rum tarafına yardımcı olmak kaydıyla almış olduğu bir karar" olarak değerlendirdi.

Türkiye'nin adaya 1974'te barış için çıkarma yaptığını ifade eden Denktaş, çıkarma yapıldığı günden bugüne adada kimsenin kimseyi öldürmediğini, Avrupa'nın da bunu görmezden geldiğini söyledi.

"Bu karar siyasi bir karardır. Bu karar, Türkiye'yi tamamen cezalandırmak, Kıbrıslı Rumları ve Yunanistan'ı mutlu etmek için alınmış bir karardır" diyen Denktaş, "Hem Türkiye'nin hem de KKTC'nin bu karar sonrası Avrupa Birliği ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi gerekir. Alınan kararla böylesi bir yaklaşım gösteren AB'ye ne kadar güvenebileceğimizi bir kere daha düşünmemiz lazım" diye konuştu.

"Bu karar kaldırılmadan görüşme yapılmamalı"

Kıbrıslı Türklerin AB kurumlarına güveninin, Annan Planı'dan itibaren zayıfladığını, AİHM'nin kararıyla tamamen ortadan kalktığını ifade eden Denktaş, bu kararın kaldırılmadan da görüşme yapılmaması gerektiğini söyledi.

Bu kararın, Türkiye üzerinden KKTC'yi sıkıştırmak olduğunu vurgulayan Denktaş, "1974 Barışı olmasaydı Yunanlıların kendisi gibi düşünmeyen Kıbrıs Rumlarını öldürecek ve sıra Kıbrıslı Türklere gelecekti. Toplu katliamları, bulduğumuz kemikler doğruluyor. Nedir Avrupa Birliğinin istediği anlamak mümkün değil. Bu, AB'ye hiçbir şekilde güvenmeyeceğimizin çok açık bir örneğidir" değerlendirmesinde bulundu.

AB'nin Kıbrıs sorununu Türkiye'nin üyeliği için bir mazeret olarak kullandığını kaydeden Denktaş, "İşin gerçeği Türkiye, AB üyeliği ile birliğin en güçlü üyesi haline gelecek. Bunu hazmetmeleri kolay değil. Bu kararla Türkiye'ye 'biz seni istemiyoruz' mesajını verdiler. Artık tavır koyma zamanıdır. Bu tavırdan sonra yüzümüzü başka tarafa çevirmek zorundayız" ifadelerini kullandı.

Işık: "Karar politik bir karar"

Kıbrıs İnsan Hakları Derneği Başkanı Hasan Yılmaz Işık ise AİHM almış olduğu kararın tamamen politik bir karar olduğunu belirtrek, Türkiye'nin 1974'te yaptığı Barış Harekatı'nın tamamen yasal olduğunu vurguladı. BM'nin ve AB'nin bu zamana kadar Türkiye'nin yapmış olduğu harekata ilişkin yasadışı olduğuna dair bir kararın bulunmadığına dikkati çeken Işık, AİHM'nin almış olduğu karar ile Türkiye ve KKTC üzerinde baskı uygulamak istediğini söyledi.

Kıbrıs müzakere sürecinin devam ettiği bir dönemde bu kararın alınmasını Avrupa'nın ön yargısından kaynaklandığını dile getiren Işık, kararın,  AB'nin Kıbrıs Rumlarına aldığı taraflı kararların devamı niteliği taşıdığını söyledi. 

Vatandaşlar karara tepkili

KKTC'de yaşayan Kıbrıs Türkü Halil Esendağlı da kararın, Türkiye'ye yapılmış siyasi bir komplo olduğunu belirterek, Türkiye'nin barış harekatında hem Kıbrıslı Rumları hem de Kıbrıslı Türkleri yıllarca akan kandan kurtardığını kaydetti. Mahkemenin Kıbrıs Türkünün kayıplarını hiçe saydığını vurgulayan Esendağ "23 köyümüz yağmalandı. Onların hakları ne olacak? Bunlar Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı alınmış siyasi bir karardır" diye konuştu.

Ahmet Atasoy ise kararın çok yanlış bir karar olduğunu dile getirerek, kararı Kıbrıs Türkünün verdiği mücadele karşı atılmış bir adım olarak nitelendirdi. Türkiye 1974'te Barış Harakatı'ında bulunmasaydı bir çok kişinin canından olacağını söyleyen Atasoy, "o zaman bunun hesabını AB mi verecekti, Yunanistan mı verecekti?" ifadelerini kullandı.