Razi CANİKLİGİL / BLYTHE

İSTANBUL’da taksi şoförlüğü yaparken 1973’te yeni bir hayat kurmak üzere California’daki ablasının yanına yerleşen Fikri Bayramoğlu, o zamanlar 29 yaşındaydı. Tamircilik yaptığı California’da 19 yaşındaki Tracy Lee Jones adlı Amerikalı bir kıza âşık oldu. Ne var ki, bu derin aşk bir süre sonra bitti. Bayramoğlu da, genç kızı öldürdü ve intihara teşebbüs etti. Arkasından da, ikinci derecede cinayetten suçlu bulunarak ‘en az’ 15 yıl olmak üzere ömürboyu hapisle cezalandırıldı. Bugün 60 yaşında olan Fikri Bayramoğlu, cezasının ‘en az’ kısmını çektikten sonra salıverilebilirdi ama olmadı. Hürriyet, California’daki maksimum güvenlikli Chuckawalla Eyalet Cezaevi’ne girerek Bayramoğlu ile görüştü. Bayramoğlu’nun ilk sözleri, “Beni nasıl buldunuz? Hürriyetim çalındı derken Hürriyet ayağıma geldi. Şimdiye kadar Ankara’ya binlerce mektup yazdım, hiçkimse gelmemişti. Yapayalnız öleceğim sanmıştım” oldu. 30 yıl sonra ilk kez ziyaret edilen Bayramoğlu, sorularımızı cevaplandırdı.  

* Cinayeti nasıl işlediniz? İnsan sevdiğini nasıl öldürür?
- 1973’te ABD’ye gelince esrara başlamıştım. Tracy çok iyi bir kızdı. Onu çok seviyordum. Esrar içtikten sonra saçmalıyordum. Beni bu yüzden terk edip ailesinin yanına gidiyordu. Ayrı kalmaya dayanamıyordum. Sonunda depresyona girdim. Beni hastaneye yatırdılar. Çıktıktan sonra ya Tracy ile mutlu olmaya ya da birlikte ölmeye karar verdim. İntihar mektubuna, Tracy’yi öldürdüğümü, bizi aynı tabut içinde defnetmelerini yazdım. Sonra Tracy’yi arayıp eve çağırdım. Beni terk etmemesini istedim. “Hayır” cevabını alınca vurdum. Ardından silahı kafama doğrulttum. Ama patlamadı. Mutfaktan bıçağı alıp kendime saplamaya başladım. Bir türlü öldürücü darbeyi vuramadım. Tracy’nin nefes aldığını fark ettim. “Allahım ben ne yaptım” diye bağırdığımı hatırlıyorum. Kanlar içinde sokağa çıkıp komşulardan Tracy’yi kurtarmalarını istedim. Hastaneye kaldırıldı, ama kurtarılamadı.

* Sizi neden  bırakmadılar?
- İlk 15 yılımda cezaevinin en iyi insanı bendim. Hiçbir çeteye katılmadım. 14’üncü seneme geldiğimde herkes serbest kalacağıma inanıyordu. Ancak, bir gün arama sırasında dolabımın altına yapıştırılmış bir kesici alet çıktı. Bu benim değildi ama 10 ay ceza aldım. İlk raporda kesici aletin dolabın altında bulunduğu belirtilmesine rağmen sonraki raporları, “Dolabın içinde bulundu” diye değiştirdiler. Şartlı tahliye komitesi her defasında bu komployu bahane ederek beni hapiste tuttu. Bu durum beni çılgına çevirdi. 15 yıldır sanki yeniden cinayet işlemiş gibi hapiste tutuluyorum.

* Neden Türkiye’ye iade edilmediniz?
- Türkiye’ye iade edilebilmem için avukatlarım çok uğraştı. ABD, Washington’daki Türk Büyükelçiliği aracılığı ile Ankara’ya, “Fikri’yi aldığınızda ne yapacaksınız” diye sordu. “Türkiye’de çıkan aflardan dolayı yasalar gereği serbest kalacak” cevabı gelince, “O halde iade etmiyoruz. Fikri içindeki öfkesi ile tehlikeli olabilir” kararını verdiler.

* Şimdi ne olacak?
- 13 Ocak 2011’de yeniden başvurma hakkım var. Ekim’de de tekrar şartlı tahliye komitesinin karşısına çıkacağım. Türkiye beni serbest bırakmayacağını açıklarsa Amerika beni iade edecek.”

Obama’dan Arınç’a herkese başvurdu

YAZDIĞI onca mektuba rağmen ne ABD, ne de Türkiye’den biri ilgilenmiş Fikri Bayramoğlu ile. Haksız yere parmaklıklar arasında geçirdiğini düşündüğü süre arttıkça, mektuplarında kullandığı dil de giderek sertleşmiş. Yalnızca Üsküdar’da yaşayan kardeşi Ufuk önceleri kendisiyle ilgilenmiş, ama artık onu üzmemek için İstanbul’a da mektup göndermiyormuş.

Şimdiye kadar George W. Bush, Hillary Clinton, Barack Obama, Arnold Schwarzenegger, Eric Holder, Nancy Pelosi, TBMM Başkanı iken Bülent Arınç, Ankara Barosu, Anayasa Mahkemesi gibi pek çok şahıs ve kurumdan yardım istemiş. Bush’a yazdığı son mektupta “Şeytan Amerika” deyip küfredince, salıverilmesi daha da zorlaşmış. Hapisten çıkamamasını Türk olmasına bağlıyor.

Hürriyet