ATACAN CUMAYEV BARCELONA, CIHAN

Junyent, derin etnik ve siyasî farklılıkları göz önünde bulundurularak, temel hak ve hürriyetleri garanti altına alan, çoğulcu bir anayasa hazırladıklarını söyledi. Buradaki temel amacın da çıkabilecek bağımsızlık mücadelelerini gereksiz kılmak olduğunu dile getirdi. Bir anayasanın kendi değerleri olması gerektiğini de belirterek “Ancak aslolan özgürlük, adalet, eşitlik, siyasî çoğulculuk gibi değerlerdir. Bunlar olduğu zaman hepsi çalışır.” dedi.
 
Cihan Haber Ajansı’na konuşan Junyent (72), ülkesinde ‘Padres de la Constitucion’ (Anayasa’nın Babaları) şeklinde anılan 7 hukukçudan halen hayatta olan 3 kişiden biri olarak büyük saygı görüyor. Bugünlerde ise İspanya tarihinde bir soruşturmada ifade vermek üzere savcılığa çağrılan ilk Kraliyet üyesi olan Prenses Cristina’yı savunacak olmasıyla yeniden medyanın gündeminde.
 
Yakın tarihte de dünya genelinde pek çok toplum için tartışılan ‘self-determination’ (kendi kaderini tayin) hakkının anayasada yer almaması gerektiğini söyleyen İspanyol hukukçu, “Anayasada bağımsızlık isteyenler şöyle oylama yapmalıdır gibi madde olması gülünç bir şey olur. Çünkü anayasayı kimse bağımsızlık istemesin diye yapıyorum. Ben anayasanın bağımsızlıktan bahsetmesini istemiyorum, ben herkesin kendini rahat hissetmesini istiyorum. Eğer anayasa bağımsızlık öngörürse ben amacımda başarısız olmuşum demektir. Bazen insanlar anayasayla ilgisi olmayan problemin çözümünü anayasada ararlar.” ifadelerini kullandı.

İspanya tarihinde ilk kez genel mutabakat ile anayasa yapıldığını belirten Junyent, “Vatandaşlara bakan yönüyle bizim işimiz kolaydı. Çünkü insanlar, 1 milyon kişinin hayatına mal olan iç savaş sonucunda kurulan 36 senelik diktatörlükten yeni çıkmıştı. Birçok kişi de takiplere, hapislere ve sürgünlere maruz kalmıştı. 1977 ve 1978’de insanların tek istediği, yeni demokratik tecrübenin iyi sonuç vermesiydi. İspanya tarihinde her zaman çoğunluk azınlıklara anayasaları dayatmıştı. Her hükümet değiştiğinde anayasa da değişiyordu. İspanya anayasa tarihinde ilk kez konsensüs sağlanarak 1978 Anayasası yapıldı. Yani ilk kez azınlıklar ve çoğunluklar yüzde yüz istediğimizi elde edemeyeceğimizin farkında olarak kendi kişiliğimizi ve ideolojimizi geliştirmek için bize yeterli görünen bir senaryo çizdik. Yeni anayasa temel hak ve özgürlüklerin uzun bir listesini tanımanın yanı sıra ülkenin tarihi ve ideolojik çoğulculuğunu yansıtıyordu.” şeklinde konuştu. Bir anayasanın kendi değerleri olması gerektiğini de sözlerine ekleyen Junyent, “Bir maddede şöyle denmiş böyle denmiş herkes onu farklı yorumlayabilir ancak asıl olan, kendi değerleridir. Bu değerler de; özgürlük, adalet, eşitlik, siyasi çoğulculuk. Bunlar olduğu zaman hepsi çalışır ama olmadığı zaman ne derse desin çalışmaz.” dedi.