Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Hollandalı parlamenter Kati Piri, raporunu hazırladı. Belge, yine Ankara’nın sert tepkisine neden olacak içerikte.

Amerika’nın Sesi’nin haberine göre; Avrupa Parlamentosu’nun geçen yıllarda hazırladığı raporları çok sert şekilde eleştiren ve yok hükmünde sayıp “geri gönderen” Türkiye’nin bu sene de aynı yaklaşım içine girme olasılığı oldukça yüksek. Bunun nedeni ise Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörü, Hollandalı parlamenter Kati Piri tarafından hazırlanan bu yılki raporun da çok sert eleştiriler içermesi.

Rapor, sert içeriğinin yanı sıra ilişkilerin devamında yaşanabilecek olası sorunları da gözler önüne seriyor. Son dönemde Avrupa Parlamentosu’nda sıkça dile getirilen Türkiye ile müzakerelerin askıya alınması mesajı bu belgede de net şekilde veriliyor.

2019’DA KRİZ BEKLENTİSİ

Taslak raporda, Avrupa Birliği Komisyonu’na ve üye devletlere, anayasa paketinin değiştirilmeden uygulanması halinde Türkiye ile katılım müzakerelerini askıya alma çağrısı yapılıyor. Türkiye’nin bu pakette herhangi bir değişikliğe gitmeyecek olmasından hareketle, daha önce radikal bir gelişme yaşanmaması halinde, bu çağrı doğrultusunda 2019’da çok ciddi bir kriz yaşanacağı söylenebilir.

Belgenin dikkat çeken diğer iki vurgusu ise Gümrük Birliği ve Türkiye’ye mali yardımlarla ilgili. Ankara, Gümrük Birliği’nin güncellenmesine büyük önem veriyor. Avrupa Parlamentosu ise bu konuda da Türkiye’yi zorlama hazırlığı içinde. Belgede, Komisyon’a yönelik olarak yapılan, “Güncellenmiş Gümrük Birliği’ne insan hakları ve temel özgürlüklerle ilgili siyasi kriterler katma” çağrısı yapılması bunun ilk sinyallerinden.

FONLARIN ASKIYA ALINMASI ÇAĞRISI

Türkiye’nin Kopenhag kriterlerine uymaması durumunda tüm katılım öncesi fonları askıya alması çağrısı da belgeye yansıtıldı. Söz konusu mali yardımlar 2017-2020 dönemi için yaklaşık 2.5 milyar Euro seviyesinde.

Diğer Avrupa Birliği kurumlarının ve liderlerinin idam cezası konusunda yaptığı açıklamalara paralel bir söylem Piri’nin raporunda da yer alıyor. Belgede, “İdam cezasının yeniden getirilmesinin Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerini ihlal edeceğinin ve Avrupa Birliği müzakerelerinin derhal sona ermesine yol açacağının altını çizeriz” vurgusuna yer veriliyor.

ERDOĞAN’A KINAMA

İlişkilerde kriz yaşandığı mesajıyla Avrupa Birliği Konseyi’ne Türkiye ile acilen zirve yapma çağrısı yapılan taslakta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bazı Avrupa Birliği liderlerini “Nazi uygulaması” yapmakla suçlaması güçlü şekilde kınanarak, bu tür açıklamaların devamının bir siyasi ortak olarak Türkiye’nin kredibilitesinin altını kazdığı uyarısında bulunuluyor.

İfade özgürlüğü ihlallerinin ve medya özgürlüğüne yönelik ciddi ihlallerin de güçlü şekilde kınandığı belgede, 150’den fazla gazetecinin tutuklanmasının endişe kaynağı olduğu vurgulanarak, özgür ve çoğulcu bir medyanın her demokrasinin temel bileşeni olduğu hatırlatılıyor ve Türk hükümeti tüm gazetecileri derhal serbest bırakmaya teşvik ediliyor.

OHAL ELEŞTİRİSİ

Avrupa Parlamentosu, 2016’nın Türkiye için zor bir yıl olduğunun kabul etmekle birlikte olağanüstü hal altında alınan önlemlerin, geniş kapsamlı, orantısız ve ülkede temel özgürlüklerin korunmasında uzun süre olumsuz etki yapacak nitelikte olduğu görüşünde.

Metinde, “Olağanüstü hal ve adil bir kampanya olmasını önleyen şartlar altında 16 Nisan’da yapılan referandumun sonucunu not ediyoruz. Tüm usulsüzlük iddialarına ilişkin bağımsız bir değerlendirmeyi destekliyoruz” ifadelerine de yer verildi.

"Hakim ve savcıların güçlü siyasi baskı altında olmayı sürdürmesinden endişe duyulduğunun" belirtildiği raporda, Türkiye’de gerçekleştirilen terör saldırıları en güçlü ifadelerle kınanıyor. 2002’den bu yana Avrupa Birliği’nin terörist listesinde yer alan PKK’nın şiddete dönüşüne yönelik kınama tekrarlanıyor ve Avrupa Birliği ülkeleri, Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinde yer alan örgütlerin işaret ve sembollerini yasaklayan yasal düzenlemeleri güçlendirmeye davet ediliyor.

Taslak belgede, Avrupa Birliği-Türkiye arasında iyi ilişkilerin her iki taraf için de stratejik öneme sahip olduğu ve Avrupa Parlamentosu’nun, Türk hükümetiyle işbirliği yapma ve açık bir diyalog sürdürme taahhüdüne bağlı olduğunun da altı çiziliyor.

Taslak rapor, 2 Mayıs’ta Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu’nda görüşülecek.