Mevcut yasada aksi yazılmasına rağmen, referandumda sandıklar kapatıldıktan kısa süre sonra mühürsüz oy pusulası ve zarfların da geçerli sayılacağını duyuran YSK’ya muhalefet tepki göstermiş, seçimin ‘şaibeli’ olduğu yorumları yapılmıştı.

Yüksek Seçim Kurulu, referandumun iptali için yapılan başvuruları bire karşı 10 oyla reddetmişti.

Bakan, AYM’den sonuç çıkmaması halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurması beklenen CHP’nin bu kararının da bir sonuç getirmeyeceğini belirtmişti: “AİHM’e başvuru yapılabilir ama bu başvurudan netice alınamaz. Çünkü Türkiye’nin taraf olduğu sözleşme taraflara başvuru hakkı vermiyor.”

Deutche Welle’nin haberine göre Jagland, AİHM’de şu ana kadar bir referandumla ilgili herhangi bir yargı kararı bulunmadığını belirtirken, yine de başvuru yapılabileceğini söyledi: “Yüksek Seçim Kurulu’nun manipülasyon iddialarına rağmen referandumu iptal etmeme kararına karşı AİHM’e başvurulması düşünülebilir.”

“İdam cezasının geri getirilmesi olabilecek en uç popülist adım olur” diyen Avrupa Konseyi genel sekreteri, idamın yeniden yürürlüğe sokulmasının Türkiye’nin 1950 yılından bu yana süren Avrupa Konseyi üyeliği ile bağdaşmayacağını vurguladı: “Bu konuda taviz verilemez. Aksi takdirde bu, Avrupa kıtasının batışı anlamına gelir.”

Feyzioğlu: AYM'nin konuyu gündemine alması gerekir

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu da olası AYM süreciyle ilgili DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada YSK kararlarının nihai karar olduğunu, ancak Anayasa Mahkemesi'nin AİHM'yi esas alarak genel seçimle ilgili usulsüzlükleri gündemine alma yolunu izleyebileceğini belirtmişti. Feyzioğlu, "Dolayısıyla AYM de AİHM gibi 'yerele bakmam ama geneli ilgilendiren seçimlere bakarım' demelidir. Sonuçta bu bir genel seçim değil, ama herkesi genel seçimden daha fazla ilgilendiriyor. Bu gelecek nesilleri de ilgilendiren bir tercih olduğu için genel seçimden misliyle daha önemli ve etkileyici. Bu sebeple de AİHM içtihadını benimsemeye devam ederse AYM'nin konuyu gündemine alması gerekir" dedi. 

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Avrupa Konseyi'ne bağlı seçim gözlemcileri 16 Nisan referandumu sonrasında açıkladıkları ön raporda referandumun uluslararası standartları karşılamadığını açıklamışlardı.