MESUT ÇEVİKALP

Fakir bir ailede açtı gözünü, babası çiftçiydi. Mevsimlik kiraladığı tarlaları ekerek geçiniyordu. Kimi zaman da yevmiyesini şekerkamışı fabrikasından çıkarıyordu. Ümmi eşi gündelik işlere gidemediği dönemlerde aile geçim sıkıntısı yaşıyordu. 1950’de oğulları Shui-bian dünyaya geldiğinde Chen ailesinin tüm malvarlığı basit tarım aletlerinden ibaretti. Aile yağmur mevsiminde (Ekim) doğan bu çelimsiz bebeğe ‘su’ anlamına gelen ‘Shui’ adını verdi.

Ancak küçük Shui’yi nüfusa kaydettirmekte acele etmediler. Yakınları, aşırı zayıf doğan Shui’nin hayata tutunamayacağını düşünüyordu. Öngörüleri tutmadı, 4 ay gecikmeli de olsa (18 Şubat 1951) Shui nüfus defterine kaydedildi.

Chen Shui-bian’ın çocukluk yılları doğduğu Guantian’da geçti. Guantian, ülkenin eski başkenti Tainan’ın merkez ilçesiydi. Güney Çin Denizi’ne yaklaşık 30 km mesafedeki ilçede ekseriyetle fakir, çiftçi aileler yaşıyordu. İlköğretime burada başladı. Çelimsiz yapısının aksine sağlam bir zekası vardı. Derslerini zorlanmadan veriyordu. 1968’de ülkenin prestijli Tainan Lisesi’ni takdir derecesiyle bitirdi. Ardından Ulusal Taiwan Üniversitesi’ne girdi. Önce İktisadi ve İdari Bilimler Bölümü’ne başladı. Ancak aradığını bulamayınca birinci yılın sonunda hukuk bölümüne geçti. 5 yıl sonra Ticari Hukuk alanından takdir derecesiyle mezun oldu. Vakit geçirmeden avukatlığa başladı, hayata atıldı. 1975’te Wu Shu-Chen ile evlendi, biri kız, iki çocukları oldu.    

Kıvrak zekâsına, güçlü hatipliğine güveniyordu. Zor davalara gözünü kırpmadan talip oldu. Çoğunu da kazandı. Kısa zamanda ülkede aranan avukatlardan biri oldu. Ancak onu popüler yapan, adını geniş kitlelere ulaştıran ‘Formoza Davası’ydı. İktidardaki baskıcı Çin Milliyetçi Partisi’ni (KMT) eleştirdiği için hapse atılan 8 kişiyi savunan heyette yer aldı. KMT ülkeyi sıkıyönetim şartlarıyla yönetiyordu. Dış politikada artan dış baskıyla sıkışan parti hıncını kendi vatandaşlarından çıkarıyordu. 8 siyasi suçluyu hapisten çıkaran Chen ülkede özgürlük-demokrasi savunucu ilan edildi. Geniş halk kitleleri, artık bu genç ve gözü pek avukatı biliyordu.

Hapis cezası başkanlığa taşıdı

Rüzgârı fırsat bilip siyasete atıldı. 1981’de başkent Taipei Belediyesi Meclis Üyeliği’ne aday oldu ve kolayca seçildi. Sonraki 4 yıl başkentteki siyasi çevresini genişletti. 1985’te, editörlüğünü üstlendiği muhalif çizgideki Neo-Formosa dergisinde yayınladığı bir makaleden dolayı 1 yıl hapse mahkûm oldu. Söz konusu yazıda iktidardaki bir KMT milletvekilini eleştiriyordu. Aynı yıl eşi Wu Shu-Chen şüpheli bir kaza sonucu ölümden döndü. Wu o günden buyana tekerlekli sandalyede yaşıyor. Chen, sis perdesi aralanmayan bu olayı siyasi mağduriyet malzemesi yaptı. Seçim meydanlarında derin devletin kendisine mesaj vermek için eşini öldürmeye çalıştığını, yazdığı bir cümleden dolayı hapse atıldığını haykırdı. Avukatlığın da verdiği kıvraklıkla ‘mağduriyete’ oynadı. Halktaki ‘özgürlükçü muhalif’ algısı vesayete savaş açan ‘bizim demokrat oğlan’a evirildi. Bu, halk desteğini 3-4 kat artırdı.

Önce eşi Wu (1986), 3 yıl sonrada kendisi milletvekili oldu. Muhalif milletvekillerinin de desteğiyle Milli Savunma Komitesi’ne seçildi. Diğer taraftan kuruluşunda yer aldığı Demokratik İlerlemeci Partisi’ne (DPP) yön vermeye başladı. DPP’yi, Çin bağımlılığa karşı çıkan kesimin partisine dönüştürdü. Chen’deki Çin antipatisi çocukluk yıllarında başlamıştı. Çin iç savaşında Mao Zedong’a mağlup olup, Tayvan’a kaçan Chiang Kai-shek, adayı demir yumrukla yönetiyordu. O yıllarda Tayvanlıların anadillerini, Tayvancayı konuşmaları yasaktı. Chen uzun konuşmalarında o dönem yaşadığı baskıya, vesayetçi uygulamalara mutlaka değiniyordu. Bu yolla rakibi KMT’ye kolayca yükleniyordu.

1992 genel seçimlerini de kolayca kazandı. Ancak 3 yıllık görev süresini tamamlamadan ayrıldı. Yeni hedefi başkentti. Taipei Belediye Başkanlığı kolay lokma değildi; ancak şansı yaver gitti. 1994’teki seçimlerde rakibi KMT’den iki aday çıkınca oyları bölündü, aradan Chen sıyrıldı. Hâlbuki oy oranı düşüktü (yüzde 43). Taipei Belediye Başkanlığı dönemini (1994-1998) iyi değerlendirdi. Başkentteki kaçak kumar ve fuhuş sektörüne yönelik güven-huzur operasyonları takdirle karşılandı. Park-bahçeleri yeniden imar etti. Şehrin yol, su, kanalizasyon altyapısını elden geçirdi. Hatta yol-yer isimlerini ‘millileştirdi’. Bu dönemde yerel medyayla bağlar kurdu, dünyaya açıldı. Güney Kore, Japonya gibi kritik ülkelere ziyaretler düzenledi. Lakin yetmedi. Belediyecilik anlayışı, başkenti imar etmesi ona ikinci dönemi kazandırmadı. Önceki seçimden daha fazla oy olsa da (yüzde 46) koltuğu KMT’ye kaptırdı.

Belediye performansı etkili oldu

Nicolas Sarkozy ve Mahmud Ahmedinejad gibi Shui-bian da cumhurbaşkanlığının yolunu belediye başkanlığı döneminde açtı. Belediye başkanlığı sırasında sosyal-ekonomik gündemlere ağırlık verse de onu devletin başına etnik-gerilim siyasetinin taşıyacağını gördü. ‘Tayvanlı’ kimliği üzerinden ‘Çin karşıtı’ bir söylem geliştirdi. Belediye başkanlığı sırasında kurduğu bağlantılar üzerinden her gün gazetelerde, TV’lerde boy gösterdi. Demeçlerini, röportajlarını ‘Tayvanlıların Tayvanlılardan başka dostu yok!’ saptamasıyla bitirdi. Ateşli miting konuşmaları, iltisaklı medya organları üzerinden kitleleri lehine yönlendirdi. Kamuoyu desteğini arttırdı. Demokratik İlerleme Partisi (DPP) adayı olarak cumhurbaşkanlığı seçimlerine (2000) girdi.

Talih yine onun yüzüne güldü. Önce KMT oyları, bir kez daha ikiye bölündü. Ardından güçlü rakibi James Soong, seçim arifesinde ortaya çıkan yolsuzluk iddialarıyla yara aldı. Seçim kampanyasını popülist değerler çerçevesinde, Tayvan kimliği ile Çin karşıtlığı üzerine kurgulayan Shui-bian yüzde 39 oy oranı ile cumhurbaşkanı seçildi. İlk döneminde ‘Bağımsız Tayvan’ siyasetini sürdürdü. Dolayısıyla Çin ile ilişkiler gerildi. Ülkenin dış politikadaki sıkışmışlık hali iç politikayı sertleştirdi. Ancak Chen alt-orta sınıfa sağladığı ‘palyatif’ menfaatlerle koltukta kalmasını bildi.

Fakat, kurduğu popülist denklem ona ikinci dönem cumhurbaşkanlığını garantilemedi. Önceki seçimden farklı olarak KMT’nin tek aday (Lien Chan) üzerinde birleşmesi durumu daha da zorlaştırdı. KMT, Shui-bian’ı koltuğunda etmek için yurtdışındaki Tayvanlıları oy vermeye çağırdı, mobilize etti. Yarış başa baş giderken seçimden tam 24 saat önce yaşanan sıra dışı bir olay ibreyi Chen lehine çevirdi…

Cumhurbaşkanı Chen Shui-bian, seçimden bir gün önceki son mitingini düzenlemek üzere memleketi Tainan’a geçti. Öğle saatlerinde üstü açık arazi aracıyla halkı sokaklarda toplanan taraftarlarını selamladığı sırada iki el ateş açıldı. İlk kurşun Chen’in karnına, ikincisi de yanındaki yardımcısı Annette Lu’nun bacağına isabet etti. İkili hemen hastaneye kaldırıldı. Olay basına yansıyınca iki parti de seçim kampanyalarını durdurdu. Karnına 14 dikiş atılan Chen aynı akşam hastaneden taburcu edildi. Evine gidişi televizyonlardan yayınlandı. Polis saldırının Çin ile ilintili olmadığını açıklasa da ülkede olağanüstü hal ilan edildi. Ekseriyetle KMT’yi destekleyen kolluk kuvvetleri (polis-asker) görevde olduğu için seçimde oy kullanmadı. Günün sonunda Chen, seçimi kıl payı, yüzde 0,22 farkla (30 bin oy) kazandı. İkinci 4 yılına başladı. Ancak kaybetmesi muhtemel seçimi kazanmasına vesile olan suikast girişimi üzerindeki tartışmalar yıllarca dinmedi. Olayın başından sonuna kurgu olduğunu ileri sürenler oldu.

Ayrıca suikast girişimi ilk değildi! Shui-bian 1985’te katıldığı genel seçim arifesinde rakip parti KMT’yi kendisini zehirlemekle suçlamıştı. İkinci suikast girişimi ile ilgili tahkikat yine 1 yıl süren soruşturmanın ardından kapandı. Ama gerilimli tartışmalar dinmedi. Polis, 1 yıl sonra baş şüphelinin cesedinin olaydan kısa süre sonra denizde bulunduğunu açıkladı. İfadesi alınamamıştı. Dolayısıyla azmettiriciye ulaşılmamıştı. Bu yeni bir tartışmaya kapı araladı. Şüphelinin olayın üstünü örtmek isteyenlerce öldürülüp denize atıldığı ileri sürüldü. Dinme seyrine giren ‘sahte suikast’ girişimi iddiası yeniden alevlendi. Gün geçtikçe büyüyen şaibe Shui-bian’ın rüzgârını tersine döndürdü. Halk kandırıldığını düşünüyordu artık! Öldürücü darbe 2006’da geldi.

Bir lider düşmeye görsün...

Shui-bian’ın birinci döneme kıyasla daha gerilimli geçen ikinci dönem cumhurbaşkanlığı 2006’da patlak veren yolsuzluk skandallarıyla darbe aldı. Medya üzerinden ‘Bay Temiz’ lakabı oluşturulan liderin büyüsü bozuldu. Önce damadı, sonra yakın çevresindeki politikacılar yolsuzluk-usulsüzlük suçlamalarıyla gözaltına alındı. Damadının elleri kelepçeli halde cezaevine götürülmesinin ardından soruşturma şahsına ulaştı. Sahte faturalar üzerinden 300 bin dolarlık yolsuzluk yapmakla suçlandı. İddialar karşısında harekete geçen muhalefet, Chen’in azledilmesi için Meclis’e önerge verdi. Ama üçte iki çoğunluk sağlanamadığı için önerge reddedildi. Yine de Meclis’teki çoğunluk onu kurtarmaya yetmedi...

Siyasetin ülke, sınır tanımaz bir kuralı vardır. Lider düşmeye yüz tutunca ilk önce yakınları satar! Shui-bian da bu acı tecrübeyi yaşadı. Hakkındaki kitlesel karşıt kampanyayı (Eylül 2006) eski dava arkadaşı Shih Ming-Te başlattı. Başkent sokaklarında başlayan sınırlı gösteriler tez zamanda ülke çapına yayıldı. Sokakları işgal eden milyonlarca Tayvanlı ‘Chen istifa’ diye haykırdı. Gösterilerin şiddetlenmesi üzerine oğlu, kızı, gelini ve torunları Japonya’ya kaçtı. Ailesinin onu yalnız bırakarak yurtdışına kaçması yolsuzluk iddialarını kuvvetlendirdi. Çok geçmeden eşi Wu da Cumhurbaşkanlığı Saray’ından ayrıldı.

Halk gösterileri karşısında ‘demokrat-milli’ imajı eriyen Chen son darbeyi eşi Wu Shu-Chen üzerinden aldı. Yolsuzluk-rüşvet dosyasını çalışan savcılar Wu’nun 450 bin dolar yolsuzluk yaptığını tespit edip, dava açtı. Savcılar Shui-bian’i de aynı davada yargılamak istedi. Anayasanın sağladığı dokunulmazlık buna engel oldu. Muhalefet kitlesel gösterilerden hareketle Chen’in azli için Meclis’e ikinci kez önerge verse de girişim DPP’nin çoğunluğuna takıldı. Chen, cumhurbaşkanlığının sonraki iki yılını Anayasal dokunulmazlığı ve Meclis çoğunluğuyla ‘itibarsız’ bir şekilde tamamladı. Son gün, son saate kadar.

Kördüğüm 20 Mayıs 2008’de çözüldü. Görev süresi dolan Shui-bian görevi halefine devretti. Dolayısıyla dokunulmazlığı kalktı. Sivil hayatının ilk saatinde kapısını çalan polis eski cumhurbaşkanını gözaltına aldı. Evi, ofisi arandı. Yurtdışına çıkış yasağı kondu. Savcılık hakkındaki yolsuzluk iddialarını aynı gün yargıya taşıdı. Shui-bian Ağustos’ta seçimlerinde kampanya bağışları ile harcamalarda ‘yanlış’ yaptığını kabul etti. Dahası yurtdışındaki (İsviçre) banka hesaplarına para aktardığını itiraf etti. Yurtdışına kaçma ihtimalini göz önünde bulunduran Tayvan Bölge Mahkemesi, yargılamanın tutuklu devam etmesine karar verdi.

Yargılama sonunda (2009) ‘görevi sırasında devlet başkanlığı özel fonundan zimmetine 3,15 milyon dolar geçirdiği, bir kamu arazisi anlaşması karşılığında 9 milyon dolar rüşvet aldığı, haksız kazancının bir kısmını İsviçre’deki gizli hesaplarına aktardığı’ kanıtlanan eski lider ‘yolsuzluk’, ‘kara para aklama’ ve ‘zimmete para geçirme’ suçlarından müebbet hapse çarptırıldı. Tayvan Yüksek Mahkemesi cezayı 20 yıla indirse de bu Shui-bian’in 20 yıl sonra özgürlüğüne kavuşacağı anlamına gelmiyor. Zira hakkında açılan davaların bir kısmı halen sürüyor. Shui-bian gibi eşi Wu Shu-Chen de adaletten kaçamadı. Yolsuzluktan suçlu bulunan eski ‘first leydi’ ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Yargı süreci partisi DPP’yi de etkiledi. DPP’den gelen baskı karşısında yargılamanın sonuçlanmasını beklemeden eşi ile istifa etti. ‘Hayal kırıklığına uğrattığı’ dava arkadaşlarından, halkından özür diledi.

Yargıç ‘Dış Güç’ savunması yutmadı

Chen Shui-bian, 20 yılı aşan siyasi kariyeri boyunca başına gelen tüm olumsuzlukları Çin Milliyetçi Partisi’ne mal etmeyi düstur edilmişti. Hakkındaki olumsuz iddiaları muhataplarından ‘daha fazla’ bağırarak inkâr ediyordu. ‘Milli’ duruşundan ötürü ‘dış güç Çin’ ile ülke içindeki ‘uzantısı’ KMT’nin hedefinde olduğunu her ortamda deklere ediyordu. Başarıya giden yolda her türlü siyasi oyunu mubah görüp, popülizmde sınır tanımıyordu. Ülkeye ondan başka hiçbir siyasinin hizmet edemeyeceğini savunuyordu. Her konuda, her durumda tek o haklıydı! Dokunulmazlığın sağladığı sınırsız güç onu otoriterleştirmişti.  

Bir de madalyonun diğer yüzü vardı. Onun mubah gördüğü yolsuzluklar, usulsüzlüklere göz yummayanlar vardı. Kendisiyle birlikte eşini, çocuklarını,  yakınlarını ve partisini suça bulaştıran dokunulmaz lidere dokunabildikleri anda müdahale ettiler. Eski cumhurbaşkanına hak ettiği cezayı verip, ülkedeki kokuşmuşluğa set çektiler!


 1-Yıl 2008… yolsuzluk-rüşvet suçları kesinleşen Chen Shui-bian Taipei Savcılığı’ndan eli kelepçeli ayrıldı

2- Chen’e ikinci dönem cumhurbaşkanlığını kazandıran suikastın yaşandığı Tainan mitingi (19 Mart 2004)

3- Suikastın ardından Chi Mei Hastanesi’nde tedavi edilirken…

4-Chen’in eşi Wu Shu de adaletten kaçamadı, kara para aklamaktan ömür boyu hapse çarptırıldı.

5- Chen’in oğlu Chih-chung ile gelini Huang Jui-Ching de aynı davada yargılandı.