Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda savcı Mehmet Selim Kiraz’ın ölümüyle sonuçlanan saldırıdan birkaç gün sonra, İtalya da Milano adliyesinde düzenlenen silahlı saldırıyla sarsıldı. İtalya’da önceki gün yaşanan olayda, hileli iflas davası görülen sanık Claudio Giardiello, aralarında davanın hakimi ve avukatının da bulunduğu 3 kişiyi öldürmüştü.

İtalya’daki adliye saldırısı terör bağlantılı olmasa da Çağlayan’dakine benzer unsurlar içeriyordu ve benzer bir güvenlik tartışmasını tetikledi. Ancak Türkiye’dekinin aksine İtalya’daki tartışmalar avukatların üzerinin aranması ekseninde değil, güvenlik önlemlerinin etkili şekilde uygulanması üzerinde yoğunlaştı.

‘Demokrasiye güven’
Milano’daki saldırganın, metal detektörleri bulunan genel girişlerden değil; avukat, hakim ve adliye görevlilerinin kullandığı kapıdan sahte personel kimliği ile girdiği belirtiliyor. Bu ihtimal güvenlik önlemleriyle ilgili eleştirilere yol açsa da İtalya’da siyasetçilerden “avukatların da üzeri aransın” çıkışı gelmedi. Hatta Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella, saldırıyla ilgili açıklamasında “Hakimler ve diğer görevliler her zaman ön cephedeler ve bu da onları özellikle savunmasız kılıyor. Bu yüzden onlar hakkındaki her türlü itibarsızlaştırma çabasıyla mücadele edilmelidir” dedi. Mattarella, saldırının aydınlatılması ve güvenliğin garanti edilmesi çağrısı yaparken “Adaletin ve demokratik düzenin gücüne güvenimizi yineliyoruz” vurgusu yaptı.
Yakın geçmişte de benzer olaylar yaşanan İtalya’da, avukatlar ve hakimlerin de öncelikle üzerinde durduğu husus, güvenlik önlemlerinin dikkatle uygulanması oldu. Milano Barosu Başkanı Remo Danovi, Milano’daki saldırının “yanlış yönlendirilen toplumsal rahatsızlıktan muzdarip bir kişi tarafından düzenlenen tekil bir eylem” olduğunu söyledi.
Danovi, adliyelerin güvenliğinin iyileştirilmesi çağrısı yaparken “Ancak adliyenin militarize edilmesi düşünülemez bile” diye konuştu.

‘Deliye önlem alınamaz’
Milliyet’e konuşan Roma Barosu’ndan Avukat Maurizio De Stefano da, asıl alınması gereken önlemin silah lisanslarının daha sıkı denetlenmesi olduğunu söyledi. De Stefano, “Teröre karşı belki önlem alabilirsiniz ama bir deliye karşı önlem alamazsınız. Silah alan kişilerin düzenli olarak psikolojik testten geçirilmesi gerekir” dedi. De Stefano ayrıca, İtalya’daki birçok adliye binasında metal detektör bulunmadığını, Milano’daki gibi bir saldırının İtalya’daki diğer adliyelerde de yaşanabileceğini belirtti.
Avukat ve hakimlerin “güvenilir” bulundukları için adliyeye girerken güvenlik taramasından geçmediğini vurgulayan Avukat Maurizio De Stefano, şüpheli durumlarda ise avukat ve hakimlerin de üzerinin aranabileceğini söyledi. Ancak De Stefano, iktidarların polisi muhalefeti bastırma aracı olarak kullandığı durumlarda polise avukatların üzerini arama yetkisi vermenin risk yaratabileceğinin de altını çizdi.

>> Adliye saldırısında şok gelişme

Kimlik kontrolü etkin yapılmıyor

İtalya basını, Milano adliyesindeki silahlı saldırının ardından güvenlik açıklarına dikkat çekti. Buna göre, günde 5 bin kişinin girip çıktığı adliyede yalnızca 16 özel güvenlik çalışıyor, bu kişilerde vardiyalı şekilde görev yapıyor ve çoğu silah taşımıyor. İtalyan basınına göre, personel girişindeki kontroller gerektiği gibi yapılmıyordu. İçeriye giren kişinin kimlik kartını göstermesi ve kimliğinin görevliler tarafından doğrulanması gerekiyor. Ancak çoğu zaman uzun sıralar olduğu girişte görevlilerin kartlara bakacak sınırlı süreleri oluyordu. Önceki günkü saldırının ardından Milano Adalet Sarayı’nda güvenlik kontrolleri dün sıkılaştırıldı. Avukat, hakim ve personel, metal detektörlerin bulunmadığı görevli kapısından girmeye devam etti ancak burada da kimlik kontrolünün daha özenli yapıldığı görüldü.

>> Sanık adliyede hakim ve avukatı öldürdü!



Övgü Pınar/Milliyet