TIME

Dubai ve İngiltere’ye inen uçaklarda bulunan bombaların yeni ve daha tehlikeli bir terör dalgasına işaret edip etmediği hakkında ciddi olarak düşünülmesi gerektiğini gözler önüne serdi.

 

ABD Ulusal Güvenlik Bakanı Janet Napolitano, bulunan bombaların El Kaide’nin tüm özelliklerini yansıttığını belirtti. Ancak daha acı olan gerçek geçtiğimiz gün bulunan bombaların geçmişe kıyasla El Kaide’nin daha üst düzey bir profesyonelliğe ulaştığını yansıtması. Eğer bu bombalar El Kaide yapımıysa, işinin uzmanı kişilerle çalıştıkları kesin.   

 

Bombalarda bulunan ve PETN olarak bilinen patlayıcı, profesyonel bomba yapıcılar tarafından kullanılıyor. Oldukça öldürücü olan bu maddenin en büyük özelliği, genleşebilmesi sayesinde her türlü cismin şekline sokulabiliyor. 1980’li yıllarda, bir Filistinli bombacı PETN patlayıcısını Samsonite bavullarının iç kaplamasında gizliyordu.

 

Hizbullah ise PETN’yi siyaha boyanmış zeytinler şeklinde kurşun cam içinde taşıyordu. Böylece havaalanlarında tarama cihazlarına yakalanmıyorlardı. En son olarak, Yemenli bir grup geçen yıl bir Suudi istihbarat şefini canlı bombanın karın boşluğuna gizlenmiş PETN ile öldürmeye çalıştı.

 

ENDİŞELER ARTIYOR

Resmi olmayan istihbarat bilgileri, PETN patlayıcısını bavullara gizleyen bomba yapıcısı dahil işinde uzman kişilerin Yemen’e sızdığı ve burada El Kaide’yle bağlantısı olan gruplara yardım ettikleri yönünde. Bu kişiler Yemenli militanlar için bomba üretiyor ve nasıl bomba yapılacağını öğretiyor.

 

Yemen hakkında kaygı verici olan durum, bu ülkedeki militanların geçmişe kıyasla daha iyi istihbarat ve örgütlenmeye sahip olmaları. Eğer geçen yıl Suudi Prensi Muhammed Bin Nayef’i öldürülseydi, bu Suudi Arabistan ve ABD için bir facia olacaktı. Nayef, Suudi Arabistan’daki büyük El Kaide ağlarını çökertti ve sert görüşlü dini liderlerin El Kaide’ye verdikleri desteği kesmeyi başardı. Suudi Arabistan’ın El Kaide’yi hiç bir zaman yenemeyeceğini düşünenlerin aksine, bu adam sıfırdan bir mucize yaratmayı başardı.

 

YEMEN İÇİN BÜYÜK TEHLİKE

Batı son olarak savaş alanının ayaklarının altından kayıp kaymadığı konusunda düşünmeli. El Kaide, Pakistan’daki aşiret bölgelerini terk ederek Yemen dağlarında mülteci haline mi geldi? 11 Eylül’ün ardından Pakistan hükümetini hedef alan El Kaide’ye karşı, Pakistanlı yetkililer zamanla baskı kurmayı başardı ve Arap veya diğer uluslararası cihat destekçilerinin Pakistan’ın aşiret bölgelerine, yani El Kaide’nin arka üssüne ulaşması zorlaştı. Koalisyon güçlerinin Afganistan’da yürüttüğü operasyonlarla alanı iyice daralan El Kaide, her gerilla örgütü gibi yerini değiştirdi.

 

Yemen, El Kaide’nin yeni üssünü temsil ediyorsa yeni bir dinamikle karşı karşıyayız demektir. Yemen’de bulunan iyi silahlarla donatılmış ve adı kötüye çıkmış bağımsız aşiretler Pakistan’daki militanlardan çok da farklı değil. Pakistan’daki gibi süresiz hava harekâtlarına karşı durabilecek bu aşiretler öfkelendirildikleri takdirde dağlardan Yemen’in başkenti Sana’a ve diğer büyük şehirlerine inerek ülkeyi bir sivil savaşın eşiğine getirebilir. Ya da, ABD’nin müttefiki Suudi Arabistan’a saldırı düzenleyebilirler.

 

Eski bir CIA yetkilisi ve Time.com’un istihbarat yazarı Robert Baer’in “Bomb-Plot Analysis: Al-Qaeda in Yemen Becoming More Lethal” başlıklı makalesinden derlenmiştir.






(Hürriyet)