Protestocuların salondan çıkartılmasının ardından Gizli Servis duruma el koydu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan olaya tepkisini konuşmasında “Üç beş salon teröristine bu güzel toplantımızı lütfen feda etmeyelim” sözleriyle dile getirdi.

Erdoğan’ın korumalarının protestocuların etkisiz hale getirilmesine müdahil olmaması dikkat çekti.

Protestoculardan 5’i gözaltına alınıp ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı.



Gizli Servis’in güvenlik açığı
Erdoğan protestonun hemen ardından yakın korumasından bilgi aldı.

Erdoğan'ın konuşmalarından satırbaşları;
Konuşmasına katılımcıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkemize karşı Batı medyasında büyük bir karalama kampanyası yürütülüyor. Terör örgütlerine karşı verdiğimiz mücadele üzerinden ülkemiz yıpratılmaya çalışılıyor. Zamanla diğer ülkelerle birlikte Amerika'nın da Feto'nun ve iş birliği yaptığı diğer terör örgütlerinin gerçek yüzünü göreceğine inanıyorum." dedi.

Toplantıyı düzenleyen komiteye teşekkürlerini dile getiren Erdoğan, "Türk-Amerikan toplumu uzun yıllar iki ülke arasındaki ilişkilere önemli katkılarda bulundu ve başarılarıyla bizleri gururlandırdı. Önümüzdeki dönemde de aynı çizgiyi sürdüreceğine inanıyorum." diye konuştu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın dört bir yanında 6 milyon Türk vatandaşının bulunduğunu anımsatarak, şunları söyledi: 

"Bu vatandaşlarımız için asimilasyona karşı ama entegrasyondan yana bir politika izliyoruz. Burada da yaşadığı toplumla entegre olmuş Türk Amerikalılar bizim için önemli kazançtır. Sizlerden asıl beklentim Amerikan toplumunun diğer kesimleriyle uyum içinde yaşamanın ötesinde buradaki sosyal ve siyasi hayata aktif şekilde katılmanızdır. Türk Amerikalıların yerel ve federal düzeydeki temsil düzeyinin yükselmesi özellikle seçimle gelinen mevkilere talip olmanız hepimiz için yararlı olacaktır. Bununla birlikte yaşadığınız topluma entegre olmak için ne kadar çalışırsanız çalışın bazı kişilerin sizi sadece Türk Amerikalı kimliğinizle göreceklerini ve buna göre davranacaklarını asla unutmayın. Onun için aranızdaki siyasi, ideolojik veya diğer farklılıkları bir kenara bırakarak birlik ve beraberlik içinde hareket etmeniz çok önemlidir. Bir olmak iri olmak demektir, diri olmak demektir, kardeş olmak demektir, hep birlikte hedeflerinize ulaşmanız demektir." 

Erdoğan, dernekleri bir araya getiren Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesinin faaliyetlerini bu bakımdan önemli gördüklerini ifade etti. 

Türk Amerikalıların tamamını aynı şemsiye altında toplayan komitenin milli davalarda birlik ve beraberlik içinde hareket edilmesine katkı sağlayacağına inandığını söyleyen Erdoğan, komitenin son iki yıldır 24 Nisan'da yapılan barış ve dayanışma yürüyüşünü 23 Nisan'da gerçekleştirdiğini, yürüyüş sonunda düzenlenen festivalde binlerce Türk Amerikalının Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramını hep birlikte çoşkuyla kutladığını anlattı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu güzel birlikteliğin önümüzdeki yıllarda artarak sürmeni diledi. 

Türkiye'nin geçen yıl istiklal ve istikbaline yönelik, tarihinin en alçak saldırılarından birine maruz kaldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 
"15 Temmuz gecesi Feto ihanet çetesi devletimize, ülkemize ve milletimize yönelik bir darbe girişimi başlattı. Milletimizle birlikte demir bir yumruk gibi Feto ihanet çetesinin başına inerek bu girişimi bertaraf ettik. Bu hain yapılanlamanın elebaşı buraya çok da uzak olmayan bir yerde, Pensilvanya'da hayatını sürdürüyor. Amerika'nın pek çok yerinde bu terör örgütüne bağlı okullar, dernekler ve şirketler faaliyet gösteriyor. Özellikle charter school'lardan bu adamların yılda elde ettikleri gelir 700-750 milyon dolar. Bunlar aynı zamanda kara para aklama işini de bu yolla yapıyorlar." 

Konuya ilişkin bilgileri Amerikalı muhataplarına aktardıklarını ve 85 koliyi de belgelerle kendilerine teslim ettiklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: 
"Feto elebaşının ve mensuplarının Türkiye'ye iade edilmesi ve örgütün faaliyetlerinin önlenmesi konusunda Amerika Birleşik Devletleri nezdinde pek çok girişimimiz oldu. Maalesef bunlardan henüz bir netice alamadık. Ülkemize karşı Batı medyasında büyük bir karalama kampanyası yürütülüyor. Terör örgütlerine karşı verdiğimiz mücadele üzerinden ülkemiz yıpratılmaya çalışılıyor. Zamanla diğer ülkelerle birlikte Amerika'nın da Feto'nun ve iş birliği yaptığı diğer terör örgütlerinin gerçek yüzünü göreceğine inanıyorum." 

Bunun için güçlü bir kamuoyu desteğine ihtiyaçları olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizlerden Feto'nun Türkiye'de yaptığı haksızlıkları, akıttığı kanı, 250 şehidimiz var kolay değil, 2 bin 193 gazimiz var, affedilir değil, bunun hesabını soracağız, hukuk içerisinde hesabını soracağız. PKK'nın ve bağlantılı örgütlerin cinayetlerini, eylemlerini, saldırılarını buradaki dostlarınıza sürekli anlatmanızı bekliyoruz. Amerikan kamuoyunu terör örgütlerinin güdümünde yalan, yanlış, iftira yayan kanallar değil, sizin gibi dürüst ve temiz insanlar bilgilendirmelidir. Terör örgütleri adına Amerika'da faaliyet gösteren kişilerin ve kurumların gerçek yüzlerini buradaki namuslu insanlara gösterebildiğimiz ölçüde başarılı olacağımız açıktır. Türk Amerikan toplumu ve Amerikan Müslümanları olarak Fetocular başta olmak üzere terör örgütleriyle irtibatlı hiç kimseyi aranızda barındırmayacağınıza inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: 
"Amerika'da ve dünyanın başka yerlerinde bazı çevreler tarihi gerçeklerin en pervasız çarpıtmalarından birini teşkil eden Ermeni soykırımı yaftasını milletimize yapıştırmak için kesintisiz bir çaba içindedirler. Amerika Müslüman toplumuna geçmişten beri bu konuda bize verdiği destek için şükranlarımı sunuyorum. Müslüman dernekleri başta olmak üzere Amerika'daki dost ve kardeş topluluklarından da bu mücadelemize daha fazla destek bekliyoruz. Bu iddialar aslında batı dünyasında bazı çevrelerin DEAŞ terör örgütünü bahane göstererek sürekli tahrik ettikleri İslam düşmanlığının ürünüdür. Son yıllarda giderek tırmanan İslam düşmanlığına karşı hep birlikte güçlü bir duruş sergilemeliyiz." 

Myanmar'da katliam yaşandığını, Arakanlı Müslümanların katledildiğini belirten Erdoğan, "Bir milyona yakın Arakanlı şu anda topraklarından ne yazık ki adeta soykırım yoluyla Bangladeş'e geçmenin gayreti içinde. Bakın biz hiçbir zaman 'Rohingyalı Müslümanları Budistler öldürdü' diye bir ifade kullanmadık. Katliamı Budistler yapıyor ama biz bunu kullanmadık. Şimdi ben buradan sesleniyorum, Budistleri dünyada bu kadar şirin gösteren kişilere, insancıl olduklarını söyleyenlere sesleniyorum. Peki 'İslami terör' ifadesini siz hangi hakla söylüyorsunuz?" şeklinde konuştu.

İslam dinine göre Müslümanın tanımını Arapça dile getiren Erdoğan, "Müslüman o kimsedir ki elinden ve dilinden diğer insanların emin olduğu insandır. Müslüman budur, kimseye zarar vermez. Bir insan, bir insanı eğer öldürürse tüm insanlığı öldürmüş gibidir. Bu, bizim dinimizin ilkesidir. Terörü bir akide meselesi, itikadi bir mesele haline getiren bizim dinimize kimse terörü yakıştırma hakkına sahip değildir. Kimse DEAŞ'ı İslam olarak, Müslüman olarak ifade etmesin. DEAŞ'ın İslam'la falan alakası yoktur, bir terör örgütüdür." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Türkiye'nin, terör örgütü DEAŞ'a karşı yurt içinde ve Suriye'de mücadele verdiğini, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile Özgür Suriye Ordusu'nun, Fırat Kalkanı Harekatı ile Cerablus, Rai, Dabık ve El Bab'ın bulunduğu 2 bin kilometrekare alanda operasyon yürüttüğünü hatırlattı.

"3 BİNİ AŞKIN DEAŞ'LIYI ETKİSİZ HALE GETİRDİK"
Operasyon yürütülen alanda 3 bini aşkın DEAŞ teröristinin etkisiz hale getirildiğini bildiren Erdoğan, "Ben buradan Amerikalı dostlarıma da sesleniyorum. Peki siz şu ana kadar kaç tane DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdiniz? Tabii bizim arzumuz, keşke Rakka operasyonunda PYD ve YPG ile iş birliği halinde değil de Türk Silahlı Kuvvetleri, Özgür Suriye Ordusu ve Amerika, koalisyon güçleri birlikte bu operasyonu yapsaydık, DEAŞ'ı da oradan temizleyip atsaydık." dedi.

Bütün Müslümanları birer terörist olarak takdim etme stratejisi üzerine kurulu kampanyanın önüne geçilmezse ABD'deki Türk toplumunun hak ve özgürlüklerinin topyekun tehlike altına gireceğine dikkat çeken Erdoğan, bu çerçevede ABD'deki tüm dost ve kardeş toplulukların dernekleriyle birlikte hareket edilmesi çağrısında bulundu.

Geçen yıl açılışı yapılan Diyanet Amerika Merkezi'nin bu bakımdan önemli katkı sağladığını söyleyen Erdoğan, yalnızca Türk toplumunun değil, Washington bölgesindeki tüm Müslümanların hizmetindeki bu merkezin İslam dininin ve Türk kültürünün tanıtımında önemli rol oynadığını belirtti.

Bu tür imkanları en iyi şekilde değerlendirerek Amerika'da sahip olunan hakları geliştirme mücadelesinin daha ileri taşınabileceğini dile getiren Erdoğan, "Burada verilen meşru mücadeleye en büyük darbeyi maalesef Müslüman oldukları iddiasıyla ortaya çıkan terör örgütleri ve teröristler vuruyor. DEAŞ, El Kaide, Boko Haram, Eş Şebap, FETÖ gibi terör örgütlerinin tamamen proje ve provokasyon ürünü söylemlerine, eylemlerine, yayınlarına karşı İslam'ın aydınlık yüzü olan sizler temsil ediyorsunuz." ifadelerini kullandı.

"BU TAVIR, KÜRESEL İSLAMOFOBİNİN BİR PARÇASIDIR"
Dünyanın her yerinde, farklı inanç gruplarına mensup kişiler tarafından düzenlenen terör eylemleri yaşandığını ancak yalnızca fail Müslüman olduğunda, bunun adının "İslami terör" olarak ifade edildiğine dikkat çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şayet fail başka bir inanca mensupsa bu eylem adli vaka sınırının ötesine geçirilmeden gündemden düşürülüyor. Bugüne kadar hiç 'Hristiyan terörü', 'Yahudi terörü', 'Budist terörü' şayet kişi herhangi inanca mensup değilse 'ateist terörü' diye bir şey işittiniz mi? Myanmar'da katledilen Müslümanlarla ilgili böyle bir nitelemeyi hiç duydunuz mu? Duyamazsınız, çünkü sadece eylemci Müslümansa inancıyla sıfatlandırılır, değilse hiç sözü edilmez. Bu tavır asla iyi niyetli değildir, bilakis küresel İslamofobinin bir parçasıdır. Batı ülkelerinde ve hatta global düzeyde İslam'la terör kavramlarını eşleştirme, aynı parantezin içine alma çabasının ürünüdür. Bu oyunu hep birlikte bozacağız. Buna hazır mıyız? Yapmamız gereken tek şey var, kendimiz olmak. Çünkü bir Müslümanın kendisini içinde yaşadığı topluma benimsetmek için özel bir şey yapmasına gerek yoktur."

"EN GÜZEL CEVABI DAYANIŞMANIZLA SİZLER VERECEKSİNİZ"
İslam ahlakıyla ahlaklanan, Kur'an-ı Kerim'in mesajlarına vakıf, Hazreti Muhammed'in tavsiyelerinden haberdar olan her Müslümanın, yaşadığı toplumda parmakla gösterilen örnek şahsiyet olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"İnsanların önüne bu gerçek Müslüman profilini koymakta gösterdiğimiz başarı ölçüsünde, terör örgütleri ve teröristler üzerinden inancımıza yönelen saldırıları boşa çıkarabiliriz. Bu konuda Amerika'daki Müslüman toplumuna, özellikle Türk Amerikalılara güveniyorum. Küresel İslamofobinin kışkırtılmaya çalışıldığı şu kritik dönemde, gerçek İslam anlayışının Batı yarımkürede ortaya konulması hususunda gösterdiğiniz gayretler için de her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bazı kesimlerin, Amerika'daki Müslümanları dışlama çabalarının, sizlerin bu gayretleri sayesinde neticesiz kalmaya mahkum olması kaçınılmazdır. İslam ve Müslümanlık kimliğini Amerika'nın tarihinden ve sosyal hayatından koparmaya çalışanlara en güzel cevabı asil duruşunuzla dayanışmanızla üretkenliğinizle sizler vereceksiniz."

"AYRIM YOK, BİR FELAKET NEREDE VARSA BİZ ORADAYIZ"
Amerika'daki İslam toplumunun gücünün, dünyadaki Müslümanlar için güven ve cesaret kaynağı olacağının altını çizen Erdoğan, İslam dünyasının Suriye, Irak, Libya, Yemen, Filistin ve Afganistan gibi yerlerdeki çatışmalar ve Somali'de olduğu gibi insani dramlarla yüzleştiğini belirtti.

Myanmar'dan gelen haberlerin yürekleri dağladığını söyleyen Erdoğan, "Kızılayımız şu anda Meksika'da. Oradaki depremler sebebiyle bütün yardım ekiplerimizle oradayız. Ayrım yok. Bir felaket nerede varsa biz oradayız." dedi.

Dünyada az gelişmiş ülkelere yardım noktasında Amerika'dan sonra ikinci sırada bulunan Türkiye'nin, yardımlar milli gelire oranla değerlendirildiğinde birinci sırada yer aldığına dikkat çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"Arakanlı kardeşlerimize 2012 yılından beri ulaştırdığımız yardımların tutarı 70 milyon doları geçiyor. Son krizde de hem Myanmar tarafındaki hem de Bangladeş'teki kamplarda bulunan Arakanlılara elimizden gelen yardımı yaptık, yapıyoruz, yapacağız. Tabii son gelişmelerde gerek Dışişleri Bakanım, eşim, oğlum, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanım, onlardan aldığım bilgiler, anlatılan manzaralar, çekilen videolar... Kahrolmamak mümkün değil. Geçmişte tüm haklarının ellerinden alındığı yetmiyormuş gibi şimdi de evleri, köyleri yakılan, baskıyla katliamla ülke dışına gitmeye zorlanan yüzbinlerce masum insan gerçekten çok zor şartlarda hayata tutunma mücadelesi veriyor."

Arakan Müslümanlarının durumunun, "insanlığın, özellikle İslam dünyasının imtihanı" olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hiç şüphesiz bu imtihan Amerika'daki Müslüman toplumu da kapsıyor. Sizlerden bu mazlum kardeşlerimize sahip çıkmanızı bekliyorum. Ayrıca Amerikan yönetiminin bu konuyla daha yakından ilgilenmesini sağlamak için geçenlerde Sayın Donald Trump ile yaptığım görüşmede, bu konuyu kendilerine de ifade ettim ve hemen ertesi gün Amerikan Dışişleri Bakanı'nın Myanmar ile ilgili açıklamasını duydum. Geçtiğimiz günlerde Kazakistan'da, dün hem Birleşmiş Milletler Genel Kurulu hem de İslam İşbirliği Teşkilatı Rohingya Temas Grubu Toplantısı'nda bu meseleyi gündeme getirdik. Arkası karanlık bir örgütün saldırıları bahane edilerek koca bir halkın kendi topraklarından adeta kazınmaya çalışılması insanlık suçudur. Acil önlem alınmazsa Bosna veya Ruanda'da yaşananlar neyse benzer bir felaketi yaşamamız an meselesidir. Türkiye olarak bu meselenin sona kadar takipçisi olacağız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, dünyanın neresinde olursa olsun tüm mazlumlar gibi Arakanlıların haklarını korumak, onlara yardım eli uzatmanın hem inançlarının hem de kültürlerinin gereği olduğunu belirtti. 

Bu konuda üzüntü verici olanın İslam dünyasının duyarsızlığı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Dünyada bir başka dine mensup insanlar böylesine bir muameleye tabi tutulsaydı neler olurdu az çok tahmin edebiliyorsunuz. Müslümanların maruz kaldıkları zulümlerin böylesine sessizce karşılanması gerçekten içimizi acıtıyor. Birlikten rahmet, ayrılıktan azap doğar mesajını anlamaya ve uygulamaya her zamankinden daha çok ihtiyacımızın bulunduğu günlerden geçiyoruz." diye konuştu. 

Erdoğan, birlikte çalışarak bu duyarsızlık hastalığını da yeneceklerine inandığını, bunun için öncelikle Müslümanlar arasındaki mezhepçilik fitnesinin ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi. 
Müslümanların tek dininin İslam olduğunu, gerisinin teferruat ve bu büyük resmin ayrıntıları olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 
"Yaşadığımız krizler İslam dünyasının yeni bir silkinişe, yeni uyanışa ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Müslümanlar olarak İslamın sahih ilkeleri ve uygulamalarıyla bütünleşerek kendimize yeni bir gelecek inşa etmeliyiz. Peygamberimizin vefatının ardından İslam dünyasında ortaya çıkan ve günümüze kadar gelen ihtilafları aşacak, bu büyük birikimi en doğru şekilde değerlendirilecek bir dirilişi hep birlikte başlatmalıyız. Bunun yolu itikadi sapmalara karşı çelik gibi sert, yorum farklılıklarına karşı ise olabildiğince hoşgörülü olmaktan geçiyor. Teröre bulaşan her örgütün aynı zamanda itikadi bir sapma içinde olduğu da bir gerçektir. Haksız yere bir insanı öldürmeyi tüm insanlığı öldürmek olarak kabul eden bir dinin mensupları katliam yapmaz, yapamaz. Başka kültürlerde bir kişinin ölümünü trajedi, 1 milyon kişinin ölümünü istatistik olarak görenler olabilir ama Müslüman için her bir masumun canı dünyaya bedeldir." 

Müslüman toplumların kanaat önderlerinin, alimlerinin, ariflerinin ve yöneticilerinin terörün kaynağı olan itikadi sapkınlığa karşı uyanık olması ve harekete geçmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, "Bu çerçevede kesin bir tavır sergilemeyen, gayret göstermeyen herkes, tarih önünde hesap vermekten daha ötesi meşruiyetini sorgulanır hale getirmekten kurtulamayacaktır. Bir olacağız, diri olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız hep birlikte ümmet olacağız. Unutmayın gözler farklı olabilir ama gözyaşlarımız aynıdır." ifadelerini kullandı. 

TOPLANTIDAN NOTLAR 
Toplantıya Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Türk Yönlendirme Komitesi eş başkanları Günay Evinç ve Halil Mutlu ile çok sayıda Türk vatandaşı katıldı. 
Buluşmada, Pakistan, Mısır, Somali, Yemen, Filistin, Arakan ile diğer bazı Türk ve Müslüman topluluklardan katılımcıların da olduğu duyuruldu. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıların büyük sevgi gösterisi arasında toplantının yapıldığı salona girdi. Erdoğan, "Bu millet seninle gurur duyuyor", "Dik dur eğilme, bu millet seninle." sloganları ile kürsüye geldi. 


Cansu ÇAMLIBEL/Hürriyet