Kayhan KARACA
ntvmsnbc

Gazete, Esad'ın geçen Nisan ayında PKK'ya yakınlığıyla bilinen Demokratik Birlik Partisi'nin (PVD) Kürt lideri Muhammed Salih Müslim'in Suriye'ye dönüşüne izin verip, ülkenin resmi muhalefet hareketi Demokratik Değişim Güçleri Ulusal Koordinasyon Komitesi'nin (CNS) başkan yardımcısı olmasına yeşil ışık yakmasını, Türkiye'nin Suriye muhalefetine verdiği desteğe bağladı.

Haberde, her ne kadar Suriye rejiminden "nefret" etse de bu durumun PVD'nin işine geldiği, zira Suriyeli Kürtlerin, İstanbul'da kurulduğu ve arkasında Müslüman Kardeşler Örgütü bulunduğu gerekçesiyle CNS'e güvenmedikleri savunuldu.

Gazete, Suriye uzmanı bir diplomatı kaynak göstererek, PVD'nin vatandaşlar komitesi oluşturmak için seçimler düzenlemeye başladığını, Ekim ayında "Batı Kürdistan Konseyi" seçtiğini, amacının ise Esad rejiminin yıkılması halinde özerk bir Kürdistan kurmak olduğunu kaydetti.

TÜRKİYE'YE SUÇLAMA
Le Figaro'da bugün yayımlanan bir diğer haberde ise Türkiye, "Kürt yanlısı aydınların sesini kısmakla" suçlandı.

KCK operasyonları kapsamındaki son tutuklamaların Türkiye'de demokrasi yanlıları için "bardağı taşıran damla" olduğuna vurgu yapan gazete, terörle mücadele yasalarından başlıca zarar görenlerin "Kürtler" olduğunu ancak ücretsiz üniversite eğitimi isteyenler ve gazetecilerin de bu yasalar kapsamında hapse atıldığını hatırlattı.

Türkiye'nin "hapiste en fazla gazetecisi olan ülke" olduğunu anımsatan Le Figaro, bu durumun Avrupa Komisyonu'nun son ilerleme raporunda "kaygı verici" olarak değerlendirildiğini de vurguladı.