Saltzman & Evinch hukuk firmasının ortaklarından ve Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) Başkanı Günay Evinç, ortağı David Saltzman ile beraber Türkiye Cumhuriyeti, Merkez Bankası ve Ziraat Bankası'na karşı yeni açılan davalar ile ilgili bir basın toplantsı düzenledi. Geçmiş PKK ve Kıbrıs davalarına değinen Evinç, Amerikan mahkemelerinde son dönemlerde Türkiye'ye karşı önemli girişimlerin varlığına dikkat çekti. Bunların terör örgütü PKK, Kıbrıs ve Ermeniler ile ilgili davalar olduğunu kaydeden Evinç, Türkiye aleyhine bu tür girişimlerin son 10 yıl içinde geliştirilmeye başladığını, son iki yılda ise büyük bir hızlanma gösterdiğini söyledi.

PKK ile ilgili davalarda Amerikan mahkemelerinin hep Türkiye lehine karar verdiğini vurgulayan Evinç, Kıbrıs konusunda da 1997 yılında Türkiye lehine sonuçlanan "Crist davasının" benzeri olarak geçen yılın Ekim ayında, üç Rum'un Kuzey Kıbrıs'taki mülkiyetlere ilişkin KKTC, Türkiye ve HSBC Bank aleyhine açtığı davaya dikkat çekti. Türkiye'nin daha sonra "Toumazou davası" olarak bilinen bu davadan düşürüldüğünü, davacıların KKTC'yi de "Bir devlet olarak değil, organize suç örgütü" olarak gösterdiklerini belirten Evinç, davada KKTC'yi savunduklarını ifade etti.

Sözkonusu davanın siyasi amaçla açıldığını, davacıların davanın medyada geniş yankı bulmasını sağlayarak Türkiye'ye karşı kullanılmasını sağlamayı hedeflediğini anlatan Evinç, davanın, "ultra milliyetçi bir bakış açısıyla Kıbrıs'ta çözümü önleme hedefine dönük" olduğunun altını çizdi.

David Saltzman da bu davada, konunun ABD mahkemelerini ilgilendirmediğini savunduklarını belirtti. Davaya bakanların seçilmişler değil atanmış hakimler olduğunu, dolaysıyla Türkiye'nin bu davalarda kongreye oranla daha iyi durumda olduğunu ifade etti.

Evinç, ABD'deki Ermeniler tarafından, 1915 olaylarında mülklerine el konulduğunu iddia edenlerin varislerine tazminat talebiyle Türkiye Devleti, Merkez Bankası ve Ziraat Bankası'na karşı geçen Temmuz ayında açılan ve "Davoyan davası" olarak bilinen davayı da hedefleri bakımından "Toumazou davası"na benzettiğini, bu davanın da medyada ses getirme ve çözümü önleme amacını taşıdığını söyledi.

Ermenilerin, davalarla 1915 olaylarının "soykırım" olarak tanınması, tazminat ve toprak talebini amaçladığını belirten Evinç, 2005 yılına kadar Ermeni tazminat davalarında davalıların uzlaşma yoluna gittiğini ancak bu tarihten sonra davalıların haklarını sonuna kadar aradıklarını vurguladı. Evinç, şöyle konuştu: "Bu nedenle Ermeni tazminat davaları 2005'ten itibaren müthiş düşüşte. Bu açıdan, Davoyan davasının bugünlerde açılması bize ilginç geliyor, çünkü yaşanan bu hukuki süreci düşünürseniz, böyle bir dava açılmaz. Dolayısıyla bana göre, Davoyan davasının bu aşamada açılması, Daşnak siyasi bakış açısından bir paniği yansıtıyor. 2015 yılı yaklaşıyor ve bugüne kadar federal seviyede 1915 olayları 'soykırım' olarak tanınmadı, panik içindeler."

Günay Evinç, Ermenilerin, 1915 olaylarının "soykırım" olarak tanınmasına yönelik davalardan sonuç alamamalarına rağmen, "birinci aşamanın tanındığını iddia ederek", şimdi doğrudan "tazminat" taleplerine yönelik davalara başladıklarını ifade etti. Evinç, davacıların, mahkeme sürecini sömürüp, federal seviyede bir sempati yaratarak, Kongre'de Ermeni tasarısının kabul edilmesini sağlamak ya da ABD Başkanı Barack Obama'ya "soykırım" ifadesini kullandırtmayı amaçladığını sözlerine ekledi.




(CİHAN)