Safile Usul - Gazeteport


YARSAV’ın düzenlediği sempozyuma konuşmacı olarak katılmak üzere hafta sonu Ankara’da bulunan İtalya Yargıtay Başsavcı Vekili ve aynı zamanda da 20.000 üyeli Avrupa Yargıçlar Birliği Başkanı Vito Monetti ile telefon üzeri bir görüşme gerçekleştirdik. Anayasa Mahkemesi’nin beklenen kararına ilişkin olarak sorular yöneltmek istediğimiz Vito Monetti ile görüşme talebimizi ilettiğimizde, konuşmayı gerçekleştirmek üzere Ankara Kalesi’ne davet edildik. Monetti’ye Ankara Kalesi gezdiriliyordu o esnada. Ancak biz İstanbul’da ve batı komşu bir şehre doğru seyir halinde olduğumuz için görüşmemiz telefonda gerçekleşti. Sorularımız ve Monetti’nin değerlendirmeleri şöyle:

DENETLENMESİ GEREKEN DENETLEMESİ GEREKENİ KONTROL ALTINA ALAMAZ

-Türk Anayasa Mahkemesi pazartesi günü Hükümet’in yapmış olduğu anayasa değişikliklerine ilişkin toplanıyor. Bu konuda Türkiye’de süren tartışmalar ışığında sizin değerlendirmeniz nedir?

Ben genel çizgilerde konuşayım. Anayasa Mahkemesi gibi kontrol organlarının tamamen bağımsız olması gerekir. Politikacıların Anayasa Mahkemesi gibi kontrol organlarına herhangi bir müdahalesi, ki buna yasama yoluyla yapılan müdahaleler de dahildir tabii ki, demokrasileri ayakta tutan kuvvetler ayrılığı kuralına terstir. Ayrıca da, denetlenmesi gerekenler denetlemesi gerekeni kontrol altına alamaz demokrasilerde. Anayasa Mahkemesi gibi organlar siyasilerin yaptığı yasama vb. tasarrufları da kontrol etmesi gereken organlardır. Bu nedenle de, Anayasa Mahkemesi gibi organların, denetlemesi gerekli olan siyasilerin emrine girmesi olmaz. Çünkü yargı kurumları siyasi erkin emrine girerse, siyasi erki kontrol etme fonksiyonunu yerine getiremez.

EN AZ 2/3 ÇOĞUNLUKLA OLABİLİR

-Türkiye’de iktidarda olan siyasi parti şöyle diyor ama, “Avrupa ülkelerinde de parlamentolar yargı kurumlarına üye seçiyor.” Bu gerekçeye ne dersiniz?

Bakın parlamentolar üye yollasa bile bunu en az 2/3 çoğunlukla yapmalılar ki, parlamento içinde de siyasi müdahale niyetleri konusunda bir koruma sınırı olabilsin.

BERLUSCONİ İLE ERDOĞAN YARGIYA MÜDAHALEYİ NEDEN SEVİYOR?

-Sayın Monetti, İtalya Başbakanı Berlusconi de Türkiye Başbakanı Erdoğan gibi yargı kurumları ile problemli. Bu konuda çok haber okuyoruz. Sizce neden her ikisi de yargıyla benzer şekilde problemli? Bu ortak yönlerini neye bağlıyorsunuz?

(Monetti büyük bir kahkaha atıyor önce)

Bu soru bana hep soruluyor. Berlusconi de zaten sık sık Erdoğan için, “Benim iyi arkadaşım“ diyor İtalya’da. Ama bakın şimdi, önce şunu söyleyeyim. Benim üzerimde hala İtalya Yargıtay Başsavcı Vekili ceketi var. O nedenle Berlusconi ile ilgili sorunuza doğrudan bir cevap veremem. Genel olarak konuşabilirim. Avrupa’da da yargıyı kontrol altına almak gibi eğilimler var. Yargı üzerinde siyasi güç isteme eğilimi Avrupa’da da var.

YARSAV ERGENKONCUYSA DEMEK Kİ TÜRK HUKUKU DA ERGENEKONCU

-Size sizi davet eden Yarsav’la ilgili de bir sorum olacak. Türkiye’de Hükümet YARSAV için Ergenekoncu” diyor. Önce bu Ergenekon lafı nedir, duydunuz mu, biliyor musunuz?

Evet, duydum, okudum, biliyorum. Batı basınından okudum.

-O zaman, YARSAV hakkında Ergenekoncu denmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben Ergenekon filan nedir, bilmem, bu konuda bir şey söyleyemem ama benim YARSAV’daki meslektaşlarım Türkiye’nin diğer hukuk fakültelerinden, Barolar Birliği’nden, tanıdığım çok sayıdaki Türk hukukçudan, üniversitelerden farklı değiller. Ben çok sayıda Türk üniversitesine konuşmacı olarak davet edildim. Tüm Avrupa ülkeleri yargıçlarının mesleki birliğinin başkanıyım ve Türkiye’den de çok hukukçu tanıyorum. YARSAV için Ergenekoncu deniyorsa, demek ki Türk hukuku genel olarak Ergenekoncu o zaman. Çünkü YARSAV’daki meslektaşlarım bana diğer Türk hukukçular tarafından ve Türk üniversitelerinde söylenenlerden farklı bir şey söylemediler.