Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarihi bir karara imza atarak Ankara’yı, tanımadığı Kıbrıs Cumhuriyeti'ne toplam 90 milyon euro manevi tazminat ödemekle cezalandırdı. Ankara’nın ilk tepkisi “karar bizi bağlamaz” oldu.

Bugün sadece Kıbrıslı Rumlar tarafından temsil edilen Kıbrıs Cumhuriyeti, 1994 yılında AİHM’ye başvurarak, 1974 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından adanın kuzeyine gerçekleştirilen askeri harekat sonrası kayıp şahısların durumu, harekat sonrası yerlerinden edilen şahısların ikametgah, mülkiyet ve seçim hakları, Kuzey Kıbrıs’ta kalan Rumların yaşam koşulları ve Kuzey Kıbrıs’taki Türklerin ve Çingenelerin hakları konusunda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) birçok maddesinin ihlal edildiğini savunmuştu.

Başvuruyu kabul eden AİHM, 10 Mayıs 2001 tarihinde davayı karara bağlamış ve 1974 harekatı nedeniyle Ankara’nın AİHS’nin 11 değişik maddesini 14 noktada ihlal ettiğine hükmetmişti. Mahkeme, kararın maddi veya manevi tazminata ilişkin bölümünü ise ileri bir tarihte açıklayacağını duyurmuştu. Kararın uygulanma sürecinin denetimine Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde başlanmış, adanın kuzeyindeki Karpaz bölgesinde kalan Rumların eğitim ve din özgürlükleriyle ilgili bölüm, atılan adımlar sayesinde “yerine getirilmiş” sayılmıştı.

Mahkeme tarihinde bir ilk

Ancak Rumlar, AİHM’nin, Rumların mülkiyet talepleri için adanın kuzeyinde kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu’nu “etkin iç hukuk yolu” olarak tanımasına, 2001 yılında açıklanan devletlerarası dava kararının tazminata ilişkin bölümü hakkında yeni taleplerde bulunarak yanıt vermişlerdi. Rum tarafı, 1456 kişi olduklarını belirttiği kayıp şahısların her biri için asgari 12 bin euro, Karpaz bölgesinde kalan her Rum için de kişi başına en az 50 bin İngiliz sterlini talebinde bulunmuştu. Ankara, tazminata ilişkin savunmasında, AİHM’nin devletlerarası davada “adil giderim” hükmünde bulunamayacağı tezini işlemişti. Ancak Mahkeme, 55 yıllık tarihinde bir ilke imza atarak, devletlerarası davalarda da, bir devleti bir başka devlete tazminat ödemekle cezalandırabileceğine hükmetti. Ankara’yı Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, kayıp şahıslar için 30 milyon euro, Karpaz bölgesinde kalan Rumlar için ise 60 milyon euro olmak üzere toplam 90 milyon euro ödemekle cezalandırdı. Karara gerekçe olarak, kayıp şahısların ailelerinin kaybolan yakınlarından yıllarca haber alamamış, Karpaz bölgesindeki Rumların ise yıllarca sıkıntı ve endişe içinde yaşamış olmaları gösterildi.

>> KKTC Başbakan Yardımcısı Denktaş: AİHM'nin kararı siyasi 

Deklarasyon talebine ret

AİHM, buna karşılık Rum Yönetiminin, adanın kuzeyinde Rumlara ait taşınmazların satış ve işletilmesinin yasaklanması amacıyla Strasbourg Mahkemesi tarafından özel bir deklarasyon yayımlanması talebini geri çevirdi. Mahkeme bu konuda yetkinin AİHM kararlarının uygulanışının denetleyicisi konumundaki Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne ait olduğunu belirtti. Mahkeme bununla birlikte, 2010 yılında açıkladığı ve adanın kuzeyindeki Taşınmaz Mal Komisyonu’nu etkin iç hukuk yolu olarak tanıyan “Demopulos ve diğerleri” kararının, Türkiye’nin 2001 yılında açıklanan devletlerarası dava kararındaki hükümlere uyma yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığının da altını çizdi.

Davutoğlu: Bağlayıcı değil

Karar Mahkemenin 17 yargıçlı Büyük Dairesi tarafından 2’ye karşı 15 oyla alındı. Büyük Daire tarafından alındığından Ankara’nın karara itiraz olasılığı bulunmuyor. Ancak Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, karar henüz resmen açıklanmadan yaptığı açıklamada, “Uluslararası hukuk bağlamında ne bağlayıcıdır ne de bizim açımızdan kıymet ifade eder” şeklinde konuştu. Davutoğlu, “Bu dava, 10 yıl sonra tekrar gündeme getirildi. Kesinlikle uluslararası hukuk bağlamında ne bağlayıcıdır ne de bizim açımızdan kıymet ifade eder. Hukuk açısından sakıncalarının olmasının yanında zamanlaması yanlıştır. Çıkması durumunda tabii bu karar. Tam Kıbrıs’ta kapsamlı barış kapsamında müzakereler ivme kazanmışken Türkiye’nin öncülüğünde bir süreç başlamışken, kapsamlı müzakerelerin psikolojik açısından doğru olmamıştır. Bu karar alınacak olursa, bu Kıbrıs Barış Müzakereleri konusunda da şu ana kadar oluşan psikolojik atmosfere uyumlu değil” diye konuştu.

“Rusya'ya karşı davalara emsal olabilir”

AİHM kararları, tüm Avrupa Konseyi üyesi ülkeler için olduğu gibi Türkiye açısından da doğrudan bağlayıcı olma özelliğine sahip. Kararların uygulanışı AİHM’nin bağlı olduğu Avrupa Konseyi’nin Bakanlar Komitesi tarafından denetleniyor. Ankara AİHM’nin Kıbrıslı Rumlar tarafından yapılan mülkiyet hakkı başvurularıyla ilgili 1996 yılında açıkladığı “Loizidu” pilot kararını da yıllar boyu uygulamamış, ancak Avrupa’yla siyasi ilişkilerinin bozulması riski karşısında 2003 yılında Kıbrıslı Rum Titina Loizidu’ya yaklaşık 1 milyon 100 bin dolarlık ödeme yapmak zorunda kalmıştı. Bu karar sonrası Ankara’ya karşı AİHM gündemindeki Rum mülkiyet başvuruları için adanın kuzeyinde bir Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) oluşturulmuş, komisyon AİHM tarafından 2010 yılında “etkin iç hukuk yolu” olarak tescil edilmişti. TMK’ya bugüne kadar 5 bin 868 Kıbrıslı Rum başvuruda bulundu. Bu başvurulardan 510’u dostane çözüm, 12’si ise duruşma yoluyla sonuçlandı. Komisyon şu ana kadar başvuranlara mallarının bedeli olarak 155 milyon 294 bin 881 sterlin ödeme yaptı.

Bugün açıklanan devletlerarası dava kararının Strasbourg Mahkemesi önünde bekleyen benzer devletlerarası davalar için de örnek olacağı yorumları yapılıyor. Mahkeme gündeminde Gürcistan tarafından Rusya’ya karşı 2007, 2008 ve 2009 yıllarında açılmış üç devletlerarası dava bulunuyor. Ukrayna da geçtiğimiz aylarda Rusya’ya karşı devletlerarası dava başvurusunda bulunmuştu.

Deutsche Welle Türkçe