10 kişiyi öldürmek, çok sayıda banka soygunu yapmak ve Köln'deki Keup Caddesi'ne çivili bomba saldırısı düzenlemekten sorumlu tutulan aşırı sağcı NSU örgütüne yönelik davanın görülmesine Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde devam ediliyor. Münih'teki davada ana sanık Beate Zschäpe ve dört sanık yargılanıyor. Zschäpe ve sanıklardan Ralf Wohlleben'in reddi hâkim talebi kabul görmedi. Ana sanık Zschäpe suskunluğunu koruyor. Dava sürerken, Federal Meclis'te NSU cinayetlerini araştırması için 2. bir komisyonun kurulması kararlaştırıldı. Meclis'te grubu bulunan siyasi partiler, NSU cinayetleri konusunda kafalarda birçok soru işaretinin kaldığını belirterek, özellikle istihbaratın bu cinayetlerin ortaya çıkarılması konusundaki ihmal ve hatalarının ortaya çıkarılmasını ve gerekli derslerin alınması gerektiğini savunuyor. Kasım ayında kurulacak komisyonun çalışmalarına aralık ayında başlaması bekleniyor.

Akten NSU Prozess

2. Araştırma Komisyonu ne yapacak?

Peki 2. Araştırma Komisyonu'nun kurulmasına neden ihtiyaç duyuldu? Bu komisyon ilkinden farklı olarak ne yapacak? Davayı başından beri izleyen Batı Alman Radyo/Tv Kurumu'nun (WDR) Türkçe yayını Köln Radyosu'nun Sorumlusu Ayça Tolun,'a göre bu zorunluydu. Birinci araştırma komisyonunun henüz dava ilerlemeden çalışmalarını bitirdiğini söyleyen Tolun, 'Bu bağlamda çok eksikleri vardı. Dava görülürken ortaya çıkan gelişmeler, özellikle istihbaratın bu konudaki rolü, polisin yaptığı hatalar, onun dışında bütün gelişmelere yukarıdan bakıldığında ortaya çıkan yorum farklılıklarının tekrar siyasi bağlamda da görüşülmesi gerekiyordu" diye konuşuyor.

'Komisyon istihbaratın hatalarını inceleyecek'

İşin içine istihbarat (Anayasayı Koruma Teşkilatları) ve polis girdiği andan itibaren disiplin cezaları haricinde, dava sürecinde cezai bir yaptırımın söz konusu olmadığını hatırlatan Tolun, kurumların NSU cinayetlerinden gerekli dersleri çıkarmasının tek yolunun Meclis Araştırma Komisyonu olduğunu belirtiyor. Tolun, "Açığa çıkmamış ya da sorulduğunda yanıtı alınmamış konular var. Örnek vermek gerekirse, NSU'nun işlediği 10 cinayetten 9'unda kullanılan Ceska marka tabanca. Polis bu tabancayı kimin elinde buldu? Bunun kaydı tutuldu mu tutulmadı mı? Belli değil. İstihbarat Nazi cenahını senelerce izlemekteydi. Bu cinayetleri bilmesi gerekir miydi? İşin bu aşamaya geleceğini önceden kestirebilir miydi? Bunun da araştırılması gerekiyor. Gerçi buna dair tanıklar mahkemeye çıktı ama burada ya hatırlamadılar o dönemi, ya sorulara izinleri olmadığı gerekçesiyle cevap vermediler ya da yalan söylediler, ya da eksik bilgi verdiler. İşte bütün bu konularda istihbarattan hesap sorabilecek olan merci parlamento bünyesindeki bir araştırma komisyonu diyor.

'NSU davasının görevi bu cinayetleri aydınlatmak değil'

NSU davasının 2.5 yıldır sürdüğünü söyleyen Ayça Tolun, aslında davanın seyrinin ilerlemesi gerektiği gibi gittiğini belirtiyor. Davaya bakılırken göz ardı edilen bir nokta olduğunu söyleyen Tolun, NSU davanın amacının bu cinayetleri aydınlatmak olmadığını vurguluyor. Tolun, "Bu bir ceza davası. Orada başta baş sanık Beati Zschäpe yani NSU hücresinin üçüncü elemanı olmak üzere kendisi ve ayrıca NSU terör hücresine yardım ve yataklık yapmakla suçlanan dört kişi daha var. NSU davasının özü, bu beş kişinin bu cinayetlerde hangi rolü oynadığı, oynadıkları rol çerçevesinde suçları ne ve bu suçun cezası ne? Bunu ortaya çıkarmak. Onun dışında istibaratın haberi var mıydı yok muydu? Muhbirler ne biliyor muydu? Bu cinayetler önlenebilir miydi? Neden bu 10 kurban seçildi gibi? Kim seçti bu isimleri, kim yardım etti? gibi sorular ortada kalıyor. Çünkü bir ceza davası olarak bu davanın amacı bu değil diye konuşuyor. Tolun Meclis Araştırma Komisyonu'nun kurulmasının öneminin de işte bu noktada kendisini gösterdiğini hatırlatıyor.

Sanık Ralf Wohlleben

Zschäpe'nin müebbet alması bekleniyor

NSU davasında baş sanık Beate Zschäpe'nin cinayetlerde tetiği çektiğine dair bir delilin ortaya çıkmadığını söyleyen gazeteci Tolun, ancak sanığın NSU terör hücresinin tüm lojistiğini, üçlünün neredeyse 10 yıl yeraltında kalabilmesini sağladığının ve grubun organizatörü olduğunun ortaya çıktığını dolayısıyla müebbet hapis cezasına çarptırılmasının beklendiğini belirtiyor.

Tolun Almanya'da müebbet hapis cezasının 25 yıl olduğunu söyleyerek, bazı şartları yerine getiren sanıkların 15 yıl cezanın ardından tahliye edilebildiğini kaydediyor.

Davanın öteki dört sanığından, Nazi çevrelerinde önemli bir isim olan Ralf Wohlleben'in de yüksek bir ceza almasının beklendiğine işaret eden Tolun, NSU davasının bu şartlar altında en geç önümüzdeki yaz bitmesinin beklendiğini vurguluyor.



Deutsche Welle Türkçe

Hülya Topcu