Almanya'da aşırı sağcı terör örgütü NSU'nun hayattaki tek üyesi Beate Zschaepe ile örgüte yardım ve yataklık yapan 4 kişinin yargılandığı dava, birinci yılını doldurdu.

Almanya'nın yakın tarihinin en önemli yargılamalarından biri olarak nitelendirilen NSU davasının başlamasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen örgütün karanlık bağlantıları aydınlatılamadı. Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde  devam eden davanın tutuklu baş sanığı Beate Zchaepe, sessizliğini korumaya devam ediyor.

Sanık avukatlarının oyalama taktiklerinin öne çıktığı duruşmalarda, aşırı sağ çevrelerle bağlantılı tanıkların olayları hatırlamadıklarını söylemeleri nedeniyle suçlamaları kanıtlayacak yeni delillere ulaşılamadı ve cinayetleri aydınlatabilecek yeni bilgiler elde edilemedi.

Bugün 110. duruşması yapılacak olan davada bugüne kadar 246 tanık ve bilirkişi dinlendi. NSU'nun hayattaki tek üyesi Beate Zschaepe'nin susma hakkını kullanması mahkemenin işini zorlaştırıyor.

Davada birinci yıl dolması nedeniyle yazılı açıklama yapan Almanya Adalet Bakanı Heiko Maas, NSU teröristlerinin tarifsiz acılara neden olduğunu belirterek, ''Böyle bir olayın bir daha gerçekleşmemesi için hepimiz elimizden geleni yapmalıyız'' ifadesini kullandı. Maas, ayrıca adaletin ve polisin aşırı sağcılara ve yabancı düşmanlarını asla görmezden gelmemesi gerektiğini vurguladı.

Almanya'da çok sayıda yabancı düşmanlığı içerikli olaylar meydana geldiğini ifade eden Maas bunun kabul edilemez olduğunun altını çizdi. Almanya Adalet Bakanı Maas, aşırı sağa karşı sadece hukuk yoluyla mücadelenin yetmediğini vurgulayarak, ''Bu hepimizin yükümlü olduğu tüm toplumu ilgilendiren bir görevdir'' sözlerini kaydetti.

Heiko Maas, yabancı düşmanlığı içerikli saldırılarda savcıların yetkilerini artırdıklarına dikkati çekerek, böyle bir olayın olması durumunda derhal soruşturma açılacağını ve gerekli tahkikatın yapılacağını bildirdi.

Maas, NSU Federal Meclis Araştırma Komisyonu'nun hazırladığı tavsiye raporu üzerine savcıların yetkilerinin genişletilmesiyle ilgili yasa taslağı hazırladıklarını ancak bunun eyaletler tarafından onaylanması gerektiğinin altını çizdi.

Sol Parti Federal Meclis Mille Sevim Dağdelen de yaptığı yazılı açıklamada, güvenlik birimlerinin terör örgütü üyelerini kayırdığını bu nedenle de cinayetlerin işlendiğini ifade etti.

Dağdelen, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in bu olayın çözülmesi için her türlü önlemin alınacağı sözünü verdiğini belirterek, ancak bugüne kadar hiçbir ilerleme sağlanamadığını bildirdi.

NSU iddianamesinden

Federal Başsavcılık tarafından hazırlanan iddianamede, NSU terör hücresinin aşırı sağcı zanlılar Uwe Böhnhardt, Uwe Mundlos ve Beate Zchaepe tarafından kurulduğu belirtiliyor. Terör örgütünün, halen hayattaki tek üyesi olan Zchaepe, cinayetlerden suç ortağı olarak sorumlu tutulurken, 2011 yılında hücre evini kundaklayarak binada bulunanların can güvenliğine kastetmekle suçlanıyor.

NSU terör örgütünün hayatta kalan tek üyesi Beate Zschaepe ile örgüte yardım ve yataklık yaptıkları öne sürülen eski Milliyetçi Demokrat Parti (NPD) yöneticisi Ralf Wohlleben ile Andre Emmerich, Holger Gerlach ve Carsten Schultze davada yargılanıyor.  İddianamede, NSU terör örgütü 1999-2011 yılları arasında 10 cinayet, 2 bombalı saldırı ve çok sayıda soygundan sorumlu tutuluyor.

2011'de ortaya çıkarıldı

Uwe Böhnhardt, Uwe Mundlos ve Beate Zchaepe,1998 yılında patlayıcı yapma şüphesiyle Jena kentinde haklarında başlatılan soruşturma üzerine izlerini kaybettirmiş, bu tarihten sonra polisten kaçarak sahte kimliklerle yaşamaya başlamıştı. Zanlıların, NSU terör örgütünü kurdukları ve 2000-2007 yılları arasında 8’i Türk, 10 kişiyi öldürdükleri, ayrıca çok sayıda bombalama eylemi düzenledikleri 2011 yılı kasım ayında ortaya çıkarılabilmişti.

NSU üyeleri Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, bir banka soygunu sonrasında polis takibine takılmalarının ardından, soygunu gerçekleştirmek için kiraladıkları karavanda ölü bulunmuş, zanlıların intihar ettikleri açıklanmıştı. Aynı gün Zwickau kentinde, NSU’nun üçüncü üyesi Beate Zschaepe tarafından havaya uçurulan hücre evinde bulunan belgeler ve silahlar, terör hücresinin ve eylemlerinin gün yüzüne çıkarılmasını sağlamıştı.