İslamcı grupların önce Fetih Ordusu adı altında toplanmaları, ardından bu ittifakın önce İdlib kentini daha sonra da Cisr Eş Şugur ilçesini ele geçirmesi bu gelişmelerden öne çıkanlar.

Fetih Ordusu ittifakı Halep'te de kuruldu ve çatışmalar yoğunlaşıyor.

Suriye'de çatışma alanlarında ittifaklar ve işbirlikleri sürekli değişiyor, karmaşık bir tablo çiziyor.

En fazla merak edilenlerden biri de Batı ile Türkiye tarafından 'ılımlı muhalefet' olarak tanımlanan ÖSO'nun bu gelişmelerin içinde nerede yer aldığı.

Biz de BBC Türkçe olarak yanıt aranan soruları ÖSO'nun hukuk müşaviri Osama Abu Zaid'e yönelttik.

Türkiye'de yaşayan Zaid, sık sık Suriye'yi ziyaret eden bir isim.

'Fetih Ordusu müttefik güç'

Zaid son olarak geçtiğimiz günlerde İdlib'e gittiğini söylüyor. İdlib'i ele geçiren güçlerden "devrimci güçler" olarak bahseden Zaid bu ziyaret sırasında "devrimci grupların komutanlarıyla konuşma şansı elde ettiğini" de belirtiyor.

Bu görüşmelerin içeriğinin İdlib kentinin yönetimi ve ÖSO ile Fetih Ordusu arasındaki işbirliği olduğunu söylüyor.

Zaid, Fetih Ordusu'nun ÖSO'nun müttefik gücü olduğunu, iki grubun halihazırda üç ayrı yerde birlikte hareket ettiklerini söylüyor ve bu üç yerin "Hama'nın kırsal kesimi, İdlib ve Lazkiye kırsal kesimi" olduğunu belirtiyor.

'ÖSO radikal ve ılımlı gruplar listesi yayınlamadı'

Hama'nın kırsal kesimindeki ÖSO militanları.

Batı kamuoyunda hakkında 'ılımlı' tanımı yapılan ÖSO'nun, radikal olarak tanımlanan gruplarla işbirliğinin ne anlama geldiğini sorduğumuzda Zaid şu cevabı veriyor:

"Öncelikle ÖSO, grupları radikal ya da ılımlı olarak ayırdığı bir liste yayınlamadı. Suriye'de iki büyük düşmanımız var; Beşar Esad rejimi ve IŞİD. Bu yüzden bu iki düşmana, Esad rejimine ve IŞİD'e karşı kavgamıza katılmaya hazır her grupla işbirliğine istekliyiz."

"O halde bu, El Kaide'ye bağlı örgütlerle de işbirliği yapabileceğiniz anlamına mı geliyor?" sorusuna Zaid, ÖSO'nun Nusra Cephesi'ni daha önce birçok kez eleştirdiklerini ve kendileriyle işbirliğini kestikleri yönünde birçok açıklama yaptığını söylüyor ve İdlib'e değiniyor:

"İdlib'le ilgili olarak Nusra Cephesi bu savaşın bir parçası ama buna ulusal çerçeveler altında katıldılar. Katılmayı, bu ulusal çabaların parçası olmayı kabul ettiler."

'Nusra Cephesi Fetih Ordusu'nun ana bileşeni değil'

Nusra Cephesi'nin, Fetih Ordusu'nun en önemli güçlerinden olduğunu söylediğimizde ise Zaid bunu kabul etmiyor ve şunları söylüyor:

"Nusra Cephesi ile El Kaide'ye bağlı güçlerin Fetih Ordusu'nun ana bileşenleri olmadığının kanıtı olarak, İdlib'in özgürleşmesinden sonra Fetih Ordusu'nun bir güvenlik komitesi kurduğunu ve bu komitenin başkanlığını Ahrar'uş Şam hareketinin yaptığını söylemeliyim. Bu, Nusra Cephesi'nin Fetih Ordusu'nun ana bileşeni olmadığını gösteriyor."

Ahrar'uş Şam, İslamcı ancak el Kaide'yle doğrudan bağlı olmayan, Türkiye ile ilişkilerinin iyi olduğu iddia edilen bir grup.

'Hedef Halep ve Lazkiye dahil sahil bölgesi'

İdlib ve Cisr Eş Şugur'un Fetih Ordusu'nun eline geçmesi ve Hama'da yoğunlaşan saldırılar ardında İslamcı gruplardan birbiri ardına "Hedefimiz Lazkiye" açıklaması gelmişti.

Zaid'e son saldırıların bu amacı taşıyıp taşımadığını soruyoruz.

İdlib kırsalındaki ÖSO militanları.

Zaid bunun bir sonraki hedeflerden biri olduğunu söylüyor:

"Şu andaki stratejik hedeflerimiz Hama kırsalında, İdlib kırsalında ve Lazkiye kırsalında özgürleştirilen alanları birbirine bağlamakla kısıtlı. Buna ulaştıktan sonra tüm Halep'i ve Lazkiye kenti de dahil tüm sahil bölgesini özgürleştirmek gibi birçok seçeneğimiz olacak."

'Alevilere katliam iddiaları doğru değil'


Son çatışmaların ardından ele geçirilen bölgelerde sivil Alevilerin katledildiği iddia edildi.

Bu iddiaları sorduğumuz Zaid bunların doğru olmadığını söylüyor ve aksine Fetih Ordusu'nun İdlib'te Hristiyanların yaşadığı bölgeye giderek onların iyi olup olmadıklarını kontrol ettiklerini belirtiyor.

Son dönemde sık sık dile getirilen bir başka iddia da Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar arasında, Suriye'deki muhaliflere destek konusunda işbirliği çabalarının arttığı.

Hatta İdlib ve Cisr Eş Şugur'daki çatışmalar ardından Türkiye'yi, silahlı gruplara destek sağladığı iddiasıyla BM'ye şikayet etti.

'Türkiye, Suudi Arabistan, Katar'ın koordinasyonu bize daha fazla güç verecek'

Zaid üç ülkenin işbirliğinin arttığını kabul ediyor, sınır geçişlerinin ise doğru olmadığını belirtiyor:

İdlib Nusra Cephesi'nin de içinde yer aldığı Fetih Ordusu tarafından ele geçirilmişti.

"Öncelikle Türkiye'deki tüm sınırlar kapalı. Farklı devrimci ve muhalif güçler son dört ay boyunca hiçbir destek almadı. Bugünlerde sadece siyasi destek alıyoruz."

"Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar arasındaki bu siyasi koordinasyon ve birliğin savaşımıza daha fazla güç vereceğini kabul ediyoruz. Ancak savaşımızın siyasete bağlı olmadığına ispat olarak şunu söyleyeyim… Suriye'nin güney cephesindeki muharebede ÖSO, İranlı milisleri yenilgiye uğrattı. Ve bu Suudi Arabistan'da kralın değişmesinden ve Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar arasındaki siyasi koordinasyonun başlamasından önceydi."


Mahmut Hamsici / BBC Türkçe