Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın isim vermeden “Menbiç’te bizi vurursanız sert karşılık veririz” diyen Amerikalı yetkilileri hedef aldığı “Bunlar hiç Osmanlı tokadı yememiş” şeklindeki sözleri ABD Dışişleri Bakanlığı’nın günlük basın brifinginin gündemindeydi. ABD Dışişleri Sözcüsü Heather Nauert ‘komik’ diye nitelendirdiği açıklamaya yanıt vermekten kaçındı. Türkiye ile son dönemde yaşanan gerilimin giderilmesi için birçok üst düzey görüşme gerçekleştiğini hatırlatan Nauert, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın cuma günü çözüm arayışı için Ankara’ya gidecek olmasını önemli bir adım olarak tanımladı. Nauert, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin bulunduğu sokağa ‘Zeytin Dalı’ ismi verilecek olması konusunda ise “Bu Türkiye’nin iç meselesidir. İstedikleri ismi verebilirler” dedi.

BERBEROĞLU KARARINA TEPKİ

Heather Nauert’ın soru yöneltilmeden değindiği konu ise CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında MİT TIR’ları davasında çıkan 5 yıl 10 aylık hapis cezasıydı. Bunu karmaşık bir dava olarak gördüklerini belirten Nauert, Berberoğlu hakkındaki kararı şöyle yorumladı: “Türkiye’de hükümet hakkında eleştirel bireyleri hedef alan tutuklamalar konusunda kaygılıyız. Berberoğlu, hükümeti eleştirdiği bilinen biriydi. Dolayısıyla bu vesileyle Türk hükümetine basın özgürlüğünü de kapsayan ifade özgürlüğünün önemini ve hükümetin aslında bu özgürlükleri korumakla mükellef olduğunu hatırlatmak isteriz. Bu zor zamanlarda daha az değil daha çok sese ihtiyaç var. Türkiye’den yargılama öncesi garantiler, yargının bağımsızlığı, diğer insan hakları ve özgürlüklerin yanısıra basın özgürlüğüne saygı duymasını ve tüm bu hak ve özgürlükleri teminat altına almasını bekliyoruz.”

 Nauert'e "Türkiye’den gelen sert retorik ilişkilerin gidişatını olumsuz etkilemiyor mu?" sorusu soruldu. Nauert şöyle yanıt verdi: Biz Türkiye’den ve başka ülkelerden gelen bu tür söylemlere alışığız. Yabancı  liderlerin bizim hakkımızda söyledikleri şeyler duyuyoruz, sosyal medyada yaptıkları paylaşımları görüyoruz. Ama bunlara fazla takılmıyoruz. Biz diplomasi arayışındayız. Diplomasinin yolunu kullanıyoruz. Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarını tanıyoruz. Müttefikimizle bu kaygılarını konuşacağız. Ama bizim de şiddetin tırmanması konusunda kendi kaygılarımız var. Mücadelenin DEAŞ’tan başka yöne kaymasını istemiyoruz. Bakanımız Tillerson bugün Suriye’ye istikrar getirmek için 200 milyon dolar aktarılacağını açıkladı. Bu DEAŞ’ı dışarda tutmak için çok önemli. En son ihtiyacımız olan dikkatimizin dağıtılması. (Cansu ÇAMLIBEL/Hürriyet)