NTV muhabiri Didem Tuncay'ın sorularını yanıtlayan Jagland, uzun tutukluluk sürelerini eleştirdi. Jagland'da göre Türkiye terörle mücadeleye ilişkin kanunlarını da gözden geçirmeli

Sayın Genel Sekreter, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye kararlarıyla ilgili bir konferans için Ankara'ya geldiniz. Öncelikle, neden bu kadar üst düzey katılımın olduğu bir konferansa ihtiyaç duyuldu?

Jagland: Türkiye'nin Strasbourg'da, beklemede bulunan çok sayıda dava dosyası var, 16 bin dosya. Konferansın düzenlenmesini başlı başına çok önemli bir işaret olarak görüyorum. Türk hükümeti, sorunu çözmek ve Avrupa Konseyi'yle daha yakın bir işbirliği yapmak istiyor.

Peki bu sorunu çözmek için, Türkiye hangi reformları hayata geçirmeli?

Jagland: Bakmamız gereken birkaç nokta var. Bunlardan biri, mahkemelerdeki işlemlerin uzunluğu, bir diğeri yargılama öncesi uzun tutukluluk süreleri. İfade özgürlüğü ve basın özgürlüğüyle ilgili de sorunlar var. Çok sayıda gazeteci, yazar ve insan hakları savunucusunun cezaevinde olması bizi endişelendiriyor. Kanunlarınız Avrupa standartlarında değil. Örneğin "Şiddete tahrik" nedir? Terörizm tehdidini kabul ediyorum. Ancak Türkiye'nin, yasalarını, uygulamalarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihatlarıyla aynı çizgiye sokması önemli olacaktır.

Bu noktada, Türk hükümetinin gösterdiği çabayı yetersiz mi görüyorsunuz?

Jagland: Türkiye uzun bir yol katetti, ama Başbakan'ın da bugün altını çizdiği gibi hala yapılması gereken birçok şey var. İfade özgürlüğü alanında, uzun tutukluluk süreleri konusunda. Türkiye'nin terör kanunlarını da gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye'deki terör saldırıları, bu konuda adım atılmasını güçleştirmiyor mu sizce?

Jagland: Türkiye çok ciddi bir sorunla karşı karşıya. Güçlü bir mesaj vermemiz gerekiyor. Evet, terörizmin hiçbir siyasi mücadelede yeri yok. Şiddeti ve terörizmi, sivillere karşı siyasi bir araç olarak kullanmak kesinlikle kabul edilemez. Ama şunu da söylemem gerekiyor, terörizmle demokratik araçlarla, hukukun üstünlüğünü göz ardı etmeden mücadele etmeliyiz. Aksi taktirde bu, verilen mücadeleye de zarar verir.

Türkiye'de bugünlerde askerlik konusu da sıkça tartışılıyor. Sizin vicdani ret düzenlemeleriyle ilgili görüşünüz nedir?

Jagland: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu konuda aldığı bir karar var. Hükümetin, bu kararı uygulayacağını umuyorum. Çünkü bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin bir gereği.

Başbakan Erdoğan, geçen Nisan ayında Strasbourg'u ziyaret ederken, Türkiye'deki ifade ve basın özgürlüğü sorunlarıyla ilgili özel bir temsilci atayacağınız açıklanmıştı. Böyle bir atama yapıldı mı, hazırlanan bir rapor var mı?

Jagland: Başbakan Strasbourg'a geldiğinde özel bir durumla, tutuklu bulunan iki gazeteciyle ilgili özel bir temsilci atadım. Bu temsilci görevini tamamladı, bana bir rapor hazırladı. Şu anda İnsan Hakları Komiseri Hammarberg çalışmalarını sürdürüyor, özellikle ifade özgürlüğü konusunda. Türk hükümetine görüşlerimizi bu çalışmalara dayanarak iletiyoruz, işbirliği yapıyoruz.

Türkiye'de, yeni bir anayasa için de hazırlık yapılıyor. Çalışmaları siz nasıl görüyorsunuz? Avrupa Konseyi bu süreçte nasıl bir katkı sağlayabilir?

Jagland: Bu, birçok soruna eğilmek için Türkiye'nin sahip olduğu bir fırsat. Türkiye, Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu'yla işbirliği yapıyor, bu işbirliği devam edecek. Venedik Komisyonu, anayasaya ilişkin konularda tüm dünyada birçok ülkeye tavsiyelerde bulunuyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde de iş yükü dolayısıyla tıkanıklık yaşanıyor. Siz bu tıkanıklığın nasıl aşılabileceğini düşünüyorsunuz?

Jagland: Nihai çözüm üye ülkelerde. Strasbourg'a çok fazla davanın gelmesi, bir çok üye ülkede kanunlar ve adli uygulamalarla ilgili yanlış bir şeylerin olduğunu kanıtlıyor. Tabii Mahkeme'de de reforma ihtiyaç var. Ama en önemlisi, üye ülkelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarını uygulamak için ulusal düzeyde sorumluluk alması olacaktır. Üye ülkeler kanunlarını, uygulamalarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihatlarıyla uyumlu hale getirirse, bu mahkemeyi de rahatlatır.


NTV