Suriye'de gösteriler ve yönetimin göstericilere karşı şiddet kullanımı devam ederken, ABD'de Amerikan yönetiminin bu şiddet kullanımına verdiği karşılığın ne kadar etkili olduğu sorgulanıyor.

ABD Başkanı Barack Obama, birkaç hafta önce yazılı açıklama yaparak, Suriye'de göstericilerin öldürümesini ve şiddet kullanımını "mümkün olan en üst düzeyde" kınadığını belirtse de, henüz kameralar karşısında Suriye hakkında açıklamada bulunmadı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ise Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'a sadece reform yapması çağrısında bulundu.

Bununla birlikte Washington yönetiminin Esad'a, gösterilerin yaşandığı diğer Ortadoğu ülkeleri liderlerine yaptığı gibi, "iktidardan inme çağrısında bulunmaması" gözlerden kaçmıyor.

ABD'nin Suriye'ye karşı daha temkinli davranması çeşitli eleştirilere neden oluyor. Bazı yorumcular, bunu yönetimin "zayıf politikası" olarak görürken, bazıları ABD yönetiminin Suriye'deki durumun Libya'dan farklı olduğunu ve bölgede önemli konuma sahip Suriye'de ani iktidar değişikliğinin daha büyük karışıklıkları beraberinde getirebileceğini gözlemlediğini belirtiyor.

"ESAD REJİMİ SADECE TÜRKİYE VE İRAN'A GÜVENİYOR"

Gelişmeler, Suriye ile yakın ilişkilere sahip olan Türkiye'nin de olaylara yönelik tutumu ve Ortadoğu'daki liderliği hakkında bazı tartışmaları beraberinde getirdi.

Konuyla ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlayan uzmanlara göre, yakın ilişkileri nedeniyle Suriye konusunda Türkiye önemli bir rol oynayabilir ve Türkiye'nin Ortadoğu'daki rolü ve konumu açısından da Suriye önemli bir test olacak.

Düşünce kuruluşu Carnegie Endowment for International Peace uzmanlarından Henri Barkey, Suriye'de yaşanan "vahşet" karşısında "Türkiye'nin sessiz kalmasının saygınlığına zarar vereceğini ve bundan dolayı gelecekte fatura ödeyebileceğini" söyledi.

Libya'nın Bingazi kentinde Türkiye karşıtı gösteriler yapıldığını hatırlatan Barkey, bunların Suriye'de de görülebileceğini ifade etti. Barkey, aslında Türkiye'nin perde arkasından Suriye konusunda çaba gösterdiğini ve Esad rejimini reform yolunda "itmeye" çalıştığını ifade ederek, Esad ve Suriye rejiminin halen sadece Türkiye ve İran'a güvendiğine dikkati çekti.

"ERDOĞAN'IN ELİNDE ABD VE AVRUPA'DA OLMAYAN KOZLAR VAR"

Özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın elinde, ABD ve Avrupa'da olmayan kozlar bulunduğuna işaret eden Barkey, şunları söyledi:

"Türkiye'nin elindeki en büyük koz, Esad'ın Başbakan Erdoğan'a olan yakınlığı. Esad, Avrupa ve ABD'ye daha hasmane bakıyor. Türkiye'nin verebileceği bazı mesajları dinlemesi mümkün. Esad ve ailesi halen çok yalnız ve gücü yok. Dolayısıyla Suriye'nin en çok ihtiyacı arkadaş, dost, müttefik. Bunlar sadece Türkiye'de var.

İran, bölgede yalnız kalmak istemediği için Suriye'deki rejim değişikliğini istemiyor, ama Türkiye gelişmiş ve müreffeh bir Suriye arzuluyor. Bunlar Türkiye'ye avantaj sağlıyor, ama Türkiye bu avantajları kullanabilecek mi, başka bir konu. Eğer Başbakan Erdoğan o yakınlığı ciddi biçimde kullanamazsa, ileride 'Türkiye'nin Ortadoğu'da saygınlığı ve nüfuzu var' demek çok zor olacak. Tabii sonuçta kararı Esad ve ailesi verecek ve bu şiddete devam ederlerse onları kimse kurtaramaz".

Suriye konusunda Türkiye'nin yaklaşımının Başbakan Erdoğan'ın Arap dünyasındaki imajı için de test olacağını ifade eden Barkey, "Eğer Erdoğan hem Esad'ı ikna edemezse ve Esad bundan sonra da böyle katliamlara devam eder ve Erdoğan hiçbir şey söylemezse, o zaman imajı muazzam zedelenebilir" dedi.

"TÜRKİYE'NİN DURUMU GÜÇ"

Başbakan Erdoğan'ın "halen yaptığı gibi Şam'a yetkililer göndererek ve Suriye'ye karşı eleştirinin dozunu biraz daha yükselterek" Esad üzerinde nüfuzunu kullanabileceğini ifade eden Barkey, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin durumu güç. Esad'ın gideceği şüpheli, ama bence bir yıl sonra başta bile olsalar Suriye'de bu rejim daha fazla dayanamayacak, çünkü kendi halkına vahşet kullanan bir rejim eninde sonunda gidecektir. Bunu bence Türkiye hükümeti de çok iyi anlıyor. Önemli olan Türkiye'nin bu değişime nasıl bir katkıda bulunacağı.

Bence burada Türkiye'nin oynayabileceği çok önemli bir rol var, ama bu rolü, Amerikalılar ve Avrupalılarla birlikte yapılması gereken bir çalışma olarak düşünmek lazım. Çünkü, Türkiye'nin elindeki bazı kozlar Amerikalı ve Avrupalıların elinde yok, ama Avrupa ve Amerikalıların elindeki bazı kozlar da Türkiye'de yok. Onların hepsinin beraber sepetin içine konularak Suriye üzerine baskı yapılması gerekecek."

"ABD, BAAS PARTİSİNİN BİR GECEDE ORTADAN KALKMASINDAN KORKUYOR"

Barkey, Suriye'nin üzerine baskının rejimin hemen düşmesi değil, yavaş yavaş dışa açılması şeklinde olabileceğini de söyledi.

ABD'nin Suriye'de radikal bir rejim değişikliği taraftarı olmadığını belirten Barkey, sözlerini şöyle sürdürdü:

"ABD, Baas rejiminin bir gece içinde ortadan kalkmasından korkuyor, bir çeşit düzenli geçiş istiyor. Çünkü orada kan gövdeyi götürebilir ve kontrolsüz saldırılar, iç savaş çıkabilir. Müslüman Kardeşler çok kuvvetli şekilde ortaya çıkabilir. Ancak, ABD'nin Suriye'de şu anda hiçbir nüfuzu yok, eli kolu bağlı. O nedenle aslında bence ABD'nin en çok istediği şey Türkiye ile beraber çalışıp bu geçiş dönemini hazırlamak. Bence bu nedenle Obama geçen gün Erdoğan'ı aradı. Ben ABD olsam, Türkiye ile yakın bir ilişkiye girer, kriz ünitesi kurup ciddi şekilde beraber çalışıp, geçişi bir an önce hazırlardım."

"TÜRKİYE, SURİYE REJİMİNİ SERT ŞEKİLDE KINAMALI"

German Marshall Fund uzmanı Ian Lesser da AA muhabirine, Suriye'de kısa vadede kaotik bir durum oluşmasını beklediğini söyledi.

Libya'da görüldüğü gibi herhangi bir askeri müdahalenin Suriye'ye yapılacağını sanmadığını belirten Lesser, ABD ve Avrupa'nın Suriye rejiminin kendi halkına karşı güç kullanmasını kınadığını hatırlatarak, ABD'nin şu aşamada zaten Suriye'ye yönelik önemli yaptırımları bulunduğunu ve iki ülke arasında pek bir diyaloğun olmadığını kaydetti.

Lesser, bu noktada ABD'nin yapabileceği çok fazla bir şey olmadığını savunarak, Türkiye'nin Suriye rejimini halkına yönelik şiddeti nedeniyle çok daha sert şekilde kınaması gerektiğini ifade etti.

Suriye'deki olayların sonuçlarının Türkiye açısından çok ciddi riskler taşıdığının farkında olduğunu belirten Lesser, "Türkiye, Suriye'nin kaosa gittiği tabloyu görmek istemeyecektir. Çünkü bu, Türkiye'nin çıkarları ve güvenliğini tehlikeye atar. Suriye'deki karışıklık, rejim istemese bile PKK'nın kendini orada tekrar ortaya çıkarmasına yarayabilir" dedi.

"TÜRKİYE'NİN ROLÜ AÇISINDAN SURİYE ÖNEMLİ BİR TEST OLACAK"

Türkiye'nin Suriye'deki olaylara yaklaşımına ilişkin yazı kaleme alan ABD'deki Brandeis Üniversitesi Crown Ortadoğu Araştırmaları Merkezi uzmanı Joshua Walker da Türkiye'nin Tunus ve Mısır'daki halk hareketlerinin arkasında durması ve iktidarları yönetimden çekilmeye çağırmasıyla, Ortadoğu halkları üzerinde oluşturduğu "ilham verici ülke" imajını, Libya'daki duruşuyla "sarsıntıya uğrattığını" savundu.

Ancak Başbakan Erdoğan'ın Kaddafi'yi iktidardan inmeye çağırmasıyla, Türkiye'nin demokrasi ve reform konusunda "bölgesel ilham kaynağı" olması özelliğini geri kazandığını belirten Walker, Suriye'de devam eden gösterilerle birlikte Ankara'nın bölgesel rolünün oluşturulacağı veya kırılacağı yerin de Şam olduğunu ifade etti.

Walker, Türkiye'nin Ortadoğu'daki yeni evrilen dinamizmindeki rolü açısından Suriye'nin son derece önemli bir test olacağı yorumunda bulundu.

Suriye ile ciddi anlamda artan ilişkilerin Türkiye'nin komşularıyla "sıfır sorun" politikasının en büyük başarı örneklerinden biri olduğuna dikkati çeken Walker, "Statükocu yapının korunması anlamındaki 'istikrar', Erdoğan ile Esad arasındaki gerçek kimyayı destekler şekilde, Ankara'nın Suriye kriziyle baş etmede kullandığı bir söylem. Ancak gerçek anlamda reformlar yapması amacıyla retoriklerin ötesine geçmesi noktasında Ankara'nın Şam'ı teşvik etmesinin zamanı" değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Erdoğan'ın "Esad'ı kendi hükümetinin aşırılıklarından koruyacak dünyadaki belki de tek lider olduğunu" belirten Walker, "öncelikle Suriye'deki güvenlik güçlerinin şiddet eylemlerine son vermesi, ikinci olarak da net ekonomik teşviklerle de desteklenen siyasi reformların yapılması konusunda yol haritası geliştirilmesi noktasında Esad'a açık ve dürüst mesaj vermede en iyi şansa sahip yer Ankara" ifadesini kullandı.

AA