Londra'da mahkemenin Sırbistan'a iadesini reddetmesinden sonra önceki gün geldiği Saraybosna'da büyük coşkuyla karşılanan eski Devlet Başkanı Yardımcısı Eyüp Ganiç, 5 ay önce tutuklanmasına yol açan olayları, ülkesinden ayrı yaşamak zorunda kaldığı süreç içinde yaşadıklarını anlattı. Ganiç, tutukluluk sürecinde ve sonrasında Türkiye'nin kendisine gösterdiği ilgi ve jestlerden büyük mutluluk duyduğunu vurguladı. "Tutuklanma başlı başına bir hakaretti. Beni aslında yoran fiziksel bir yorgunluk değildir. Bu fiziksel yorgunluğu kaldırabilirim, ancak ben ülkemin tarafında olduğum için hakarete uğradım. Beni yoran bu durumdur" diyen Ganiç, tutuklandığı anı Bosna-Hersek için mücadelenin bir devamı olarak algıladığını kaydetti.

Tutuklandığı an kendisiyle birlikte beraber "Bosna-Hersek'in de tutuklanmış olduğunu" hissettiğini ve çok zor bir dönem geçirdiğini ifade eden Ganiç, "Ancak kendime mücadele etmem gerektiğini söyledim. Ayakta durmam gerekiyor, gerçeği kanıtlamam gerekiyor. Bizim tek yolumuz ülkemiz için mücadele etmek, bundan başka çıkış yolumuz yok. Onun için mücadele etmek ve onu savunmak. Savunmamı bu yönde hazırladım" diye konuştu. Saraybosna Havalimanına ayak bastığı sırada karşısında kalabalık insan grubunu gördüğünde çok etkilendiğini anlatan Ganiç, o anki duygularını şöyle anlattı: "Çok güzel bir duyguydu. Çok etkilendim. İnsanların sizin hakkınızda ne düşündüklerini anlıyorsunuz, insanın kalbi yerinden oynuyor. O anda çok gururlandım, halk beni karşıladığı için gururluydum. Hatta birkaç damla gözyaşı döktüm. Çok çok özeldi."

 

'Sırbistan'ın amaçlarından biri, savaştaki suçların eşitlenmesiydi'

Londra Mahkemesinin Sırbistan'ın iade talebinin "siyasi" olduğuna karar verdiğine işaret eden Ganiç, Sırbistan'ın buradaki amaçlarından birinin savaşta işlenen suçların eşitlenmesi olduğunu ifade etti. "Ama mahkeme, Sırbistan'ın bazı sahte belgeler sunduğunu saptadı. Bu Sırbistan için büyük bir yenilgidir" diyen Ganiç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sırbistan'ın öne sürdüğü kanıtların içi boştu. Çünkü İngiltere bunlardan net kanıtlar istedi. Ancak bunların öne sürdükleri kanıtlar boştu. Mahkemenin kanıtların sağlam olmadığını anlaması üzerine, benim Sırbistan'a iade sürecim tersine işledi. Sırbistan'ın 17 şahidi vardı, 3 saatlik görüntü getirdiler mahkemeye. Bunlar süreci uzattı. Mahkeme süreci, Ganiç'ten ziyade Bosna-Hersek devletine karşı bir sindirme politikasıydı. Benim yargılandığım dava şunu kanıtladı: Bosna'da iç savaş yaşanmadı. Savaş iki ülke arasında yaşandı. Mahkeme kararında Sırbistan, savaşın iki ülke arasında yaşandığını kabul etti. İç savaş safsatası, bu mahkemeyle daha iyi bir şekilde çürütülmüş oldu. Mahkemede savaşın iki ülke arasında yaşandığı kanıtlandı."

Eyüp Ganiç, mahkeme kararının bir nüshasını Bosna-Hersek Üçlü Devlet Konseyi Başkanı Haris Silayciç'e sunduğunu vurgulayarak, "Bu karar, bizim Sırbistan'a tazminat davası açmamız bakımından çok önemli bir belge niteliği taşıyor" dedi. "Ben tutukluluğum sırasında ülkem duygusal davranıp yanlış yapar diye korktum" diyen Ganiç, ancak Silayciç'in bu süreci çok iyi yönettiğini belirtti. Londra'da yaşayan Çetniklerin mahkeme önünde kendisinin Sırbistan'a iade edilmesi için sürekli protesto gösterileri düzenlediğini ifade eden Ganiç, "Sırbistan'ın şu anki tavrını çözmek pek mümkün değil. Sırbistan mahkemeye sahte belgeler sundu, bir ülkenin yalanla iş yapması çok kötü. Şu anda Sırbistan ne yapacağını bilmiyor. Sırbistan gerçeği kabul ettiğinde rahatlayabilir" diye konuştu.

 

'Mladiç'in yakalanamadığı bir dönemde Ganiç'in tutuklanması'

Ganiç, Srebrenitsa'da soykırım yapmaktan aranan Bosnalı Sırp lideri Ratko Mladiç'in hala yakalanamamasına rağmen kendisinin tutuklanmasına ilişkin şunları söyledi: "Ben haksızlığa alıştım, sürekli mücadele etmemiz gerektiğine alıştım. Bize haksız yere savaş açtılar, birçok insanımızı öldürdüler, evlerimizi yaktılar. Bu ülkenin yok olmasını istediler. Biz de elimizde çok fazla silah olmadan vatanımızı savunmaya çalıştık. Şu anda daha güçlüyüz ve mücadelemize devam etmemiz gerekiyor. (Güney Afrika'da ırk ayrımına dayalı rejimle mücadelenin sembolü olan eski Devlet Başkanı) Nelson Mandela'yı da tutukladılar, ancak en sonunda başardı. Bizim de bu mücadelede güçlü ve sabırlı olmamız gerekiyor."

 

'Türkiye'nin jestleri beni çok mutlu etti'

Ganiç, "İngiltere Başbakanının Türkiye'de olduğu bir günde, mahkemenin Sırbistan'ın iade talebini reddetmesiyle" ilgili soruya şu yanıtı verdi: "Bu iki olay arasında bağlantı yok. Çünkü ben mahkemeye verilmeden önce İngiltere Başbakanının bir yardımı olabilirdi. Ancak mahkeme süreci başladıktan sonra, her şey hakimin vereceği karara bağlıdır. Bu mahkeme, Sırbistan'dan belgeler istedi, ancak Sırbistan mahkemeye somut belgeler sunamadı, bu nedenle davayı kaybetti. Sundukları belgeler hep sahteydi."

Londra'dayken Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun kendisini ziyaret ettiğini ifade eden Eyüp Ganiç şunları kaydetti: "Gerçekten çok güzel bir ziyaretti. Londra'dan ülkeme dönerken ilk olarak İstanbul'a vardım. Bakan Davutoğlu, beni havaalanında bekledi. Güzel bir kahvaltı ettik. Londra'dan THY'ye ait uçakta 'business class'ta yer bulunamaması halinde Türkiye özel uçak göndermek istedi. Çok ince bir jest yapıldı. Ben herhangi bir şekilde Saraybosna'ya gelebilirdim, ancak Türkiye'nin bu jestleri beni çok mutlu etti."

 

İddialara yanıt verdi

Eyüp Ganiç, Londra'da tutuklanmasına neden olan, Belgrad Mahkemesi'nin hazırladığı iddianamedeki, "Bosna ordusunun 2 Mayıs 1992'de Saraybosna'nın Dobrovolyacka Caddesinde düzenlediği saldırıda, eski Yugoslavya ordusunun 42 askerinin öldüğü, 73 askerin yaralandığı ve 215'inin rehin alındığı" iddialarına da yanıt verdi. O sırada Bosna Hersek Devlet Başkan Yardımcılığı görevini yürüttüğüne ve Devlet Başkanı Aliya İzzetbegoviç'in Saraybosna Havalimanında Sırplar tarafından esir alındığına dikkati çeken Ganiç, "Dobrovolyacka'da Yugoslav ordusuyla savaşan Bosna ordusunda sadece Boşnaklar yoktu. Bosna ordusunda görev yapan Hırvatlar ve Sırplar da bulunuyordu.  Bosna-Hersek yargısının, Dobrovolyacka olayını çeşitli çevrelerin baskısı altında kalmadan, onlara boyun eğmeden sonuçlandıracağına inanıyorum" ifadesini kullandı.
Sırbistan'ın, "2 Mayıs 1992'de Bosna-Hersek'ten çekilen Yugoslav ordusuna Dobrovolyacka'da saldırı düzenlendiği" iddialarını dile getirdiğini belirten Ganiç, "Çekilme yok; savaş yeni başlamış, ülkenin yarısı yok edilmişti" diye konuştu.

Londra'da yargılandığı mahkemenin, Dobrovolyacka olayıyla ilgili olarak İngiltere'de tarihçileri duruşmaya çağırdığını ve onları dinlediğini ifade eden Ganiç şunları kaydetti: "İngiltere'nin tarihçileri, 2 Mayıs'ta Dobrovolyacka'da meydana gelen olaydan önce Vişegrad'da, Bratunaç'ta katliamların yapıldığını, 400 bin kişinin evlerinden sürüldüğünü belgeleriyle anlattı. Belgrad bunlara karşı ne diyecek? Bu nasıl bir geri çekilme? Çekilen ordu katliamlar yapıyor. O gün asıl hedefleri, Bosna devletini ele geçirip Hırvatistan'a geçmekti. Duruşma o kadar siyasiydi ki, beni ölümlerinden sorumlu tuttukları 5-6 askerin isimlerini bile bilmiyorlardı. O gün belki orada ölen insanların 10 katı kadar, aralarında Sırpların da bulunduğu siviller öldürüldü. Saraybosna savunması sırasında farklı cephelerde daha fazla Sırp askeri öldürüldü. Bu olayları neden sorgulamadılar da sadece Dobrovolyacka olayını sorguluyorlar? Zaten mahkemeye sundukları bazı belgeler, bilgiler sahte ve yalan çıktı. Bu bir devlet için kötü oldu."

Mahkemenin sonucunun hem Sırbistan hem de Bosna için iyi olduğunu ifade eden Ganiç, "Artık bu olaylara uluslararası mahkemeler bakıyor kavgasız, gürültüsüz bir şekilde" dedi. Ganiç, Londra'da tutuklu bulunduğu sırada yaklaşık 700 bin liralık kefalet ücreti ödenmesiyle ilgili olarak, parasal desteğin ABD'de yaşayan Boşnak asıllı Sanela Jenkins'ten geldiğini söyledi. Londra'da tutuklu bulunduğu sırada, ayrıca eğitimlerini bu ülkede tamamlayan çocukları Emir ve Emina'dan çok yardım gördüğünü ifade etti.

'Sırp halkı iyi bir halktır'

Eyüp Ganiç, meydana gelen olaylarda Sırp halkının doğrudan sorumluluğu bulunmadığını belirterek, "Sırp halkı iyi bir halktır. Ancak onların şanssızlığı, (eski Sırp lideri Slobodan) Miloşeviç ve ekibi tarafından yönetilmiş olmalarından kaynaklandı. Miloşeviç ve ekibi ülkeyi kötü yönetti, katliamlar yaptı" ifadesini kullandı. Şu andaki Sırbistan yönetiminin, Bosna'da yapılan katliamların suçunu bütün halkının üzerine atmak istediğini söyleyen Ganiç şunları kaydetti: "Sırbistan yönetimi, halkını 'soykırımın bir parçası olacakları' yönünde yanlış bir şekilde yönlendirerek korku politikası izliyor. Sırbistan'ın yarısı, bu ülkede yapılan soykırıma karşıdır. Sırplarla yine işbirliği kuracağız, ama geçmişimizi unutmadan."

Tadiç'in Srebrenitsa'ya ziyareti

Ganiç, "Sırbistan'ın, bir taraftan devlet başkanı düzeyinde Srebrenitsa soykırımını anma törenlerine katılırken, diğer taraftan kendisini yargılamak için İngiltere'den iade talebinde bulunmasını nasıl değerlendirdiği" sorusunu şöyle yanıtladı: "Onlar çift oynuyor. (Sırbistan Devlet Başkanı Boris) Tadiç, benim ülkesine iade edilmem için her şeyi yaptı. Srebrenitsa'ya da Türkiye'nin baskısıyla geldiğini tahmin ediyorum. Sırbistan parlamentosunda Srebrenitsa'yı kınama oylaması sırasında 250 milletvekilinden 147'si 'evet' oyu kullandı. Sadece 2 oy fazlayla kınama kararı alındı. Yarısına yakını karşıydı. Onlardan birçoğu Srebrenitsa soykırımının 'büyük zaferleri olduğunu' düşünüyor ve o şekilde konuşuyorlardı. Meclisin yarısının böyle konuşması, o ülkenin hangi durumda olduğunu çok açık gösteriyor."

 

Dayton Antlaşması sonrası Bosna Hersek

Eyüp Ganiç, Dayton Antlaşmasıyla ilgili soruya, "Biz hastaydık. ABD bizi ameliyat etti, iyileşmemiz için de terapi yaptı. Dayton'u hastaya yapılan bir terapi olarak nitelendiriyorum. Ama bu terapi hastaya iyi sonuç vermedi. Bunun değiştirilmesi gerekiyor" karşılığını verdi ve sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu devletin sahipleri onun halkıdır, biz Boşnaklar içinde Hırvatların, Sırpların, devlete saygısı olan herkesin rahat yaşayabileceği bir ülke oluşturmalıyız. Burası ona karşı çalışanların devleti değildir. Biz halkın çoğunluğu olarak, onun kaderi için de en büyük sorumluluk sahibiyiz. Biz her zaman onu savunacağız. Ama demokratik bakışlı herkesle bu devleti oluşturmaya hazırız."

 

'Türkiye, bölgede barış için çaba gösteren tarafsız bir aktör'

Eyüp Ganiç, "Türkiye'nin son zamanlarda Balkanlar'da barış için yürüttüğü çabalarla" ilgili olarak da Türkiye'nin çok iyi gelişmekte olan, çok üreten ve genç nüfusa sahip bir ülke olduğunu vurguladı. "Bu durum bazılarının hoşuna gitmiyor" diyen Ganiç, ancak zamanın Türkiye gibi eğitime, teknolojiye yatırım yapan ülkelerin lehine çalıştığına dikkati çekerek şöyle dedi: "Bir gün, böyle güçlü ve sağlıklı bir ülkenin, bir toplululuğun üyesi olması çok da önemli olmayacaktır. Türkiye, çok bilge bir siyaset sürdürüyor. Türkiye bölgede barış için çaba gösteren tarafsız bir aktör. Türkiye'ye ziyaretlerim beni hep mutlu ediyor. Şu an yapacağım tatilin bir kısmı da Türkiye'de geçecek. Türkiye'nin ekonomisi çok güçlü. Türkiye gelişiyor ve Türkiye'nin etkisi çok artıyor. NATO'nun en güçlü ülkelerinden biri Türkiye. Bu durum ona büyük bir kredibilite sağlıyor. Türkiye'nin ekonomik anlamda da bu bölgede bulunmasını çok pozitif olarak değerlendiriyorum."




AA