TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Keçiören Belediyesince düzenlenen Hocalı Şehitleri Anıtı açılış töreninde, bundan 22 yıl önce hunharca, barbarca, insanlık dışı ve insanlığa karşı bir katliamın gerçekleştiğini söyledi.

Kahramanlarını ve zaferlerini hatırlamayan, acılarını yüreğinde hissederek varlığını sürdürmeyen toplumların, milletlerin geleceğinin riskli ve tehlike altında olduğunu vurgulayan Çiçek, "Onun için Türk milleti olarak bir taraftan kahramanlarımızı saygıyla, zaferlerimizi coşkuyla hatırlayacağız ama geçmişte yaşanmış acıları da yüreğimizde her zaman taptaze hissetmemiz lazım ki üzerinde yaşadığımız coğrafyanın, kurulmuş devletimizin kıymetini bilelim, millet olmanın şuuruna, idrakine varmış olalım" ifadesini kullandı.

Dünyanın gözü önünde 22 yıl önce, Amerikalı, İngiliz, Rus ve Ermeni gazetecilerin de tanıklık ettiği şekliyle büyük bir katliam yaşandığını, insanlık suçu işlendiğini belirten Çiçek, "Bu katliamı Dağlık Karabağ'ı işgal eden Ermenistan kuvvetlerinin 366'ncı alayına mensup askerler yaptı, bu alayın komutanı bugün Ermenistan Devleti'ni yönetiyor. Bunu herkesin bilmesi lazım. Yani bazen devlet başkanı dedikleriniz de pekala katil olabiliyor, bunu da iyi bilmek lazım" diye konuştu.

"22 yıl önce resmi kayıtlara göre 613, gerçekteyse bin 300, hatta belki daha fazla çünkü kayıplar da var, geri dönmeyenler de var, Azeri kardeşimiz, tüyleri diken diken eden yöntemlerle katlediliyor. Yakılanlar var, vücutlarında her türlü işkence emaresi olanlar var, çocuk, kadın, yaşlı demeden hayatlarına son verilmiş insanlar, kardeşlerimiz var" diyen Çiçek, açılışını yapacakları anıtın bunu abideleştirdiğini bildirdi.

"Kendi acılarını unutan toplumlar yeteri kadar millet olamaz"

Türkiye ile Azerbaycan arasında halktan halka, gönülden gönüle bir kardeşlik ilişkisi bulunduğunu, devletten devlete ilişkinin ise bundan sonra geldiğini anlatan Çiçek, şunları kaydetti:

"Biz bir ananın iki evladıyız, bir köklü ağacın en güçlü iki koluyuz. O nedenledir ki bizim ilişkimiz sıradan bir ilişki değil. Bugün 22 yıl önceki acıyı yüreğimizde hepimiz hissediyorsak, işte bundan dolayıdır. Bu acıyı hissetmiyorsak, zaten hissetmeyenler bizden değildir. O yüzden biz Anadolu Türkleri, Azerbaycan Türkü kardeşlerimizi kendimize varis hissedecek kadar yakın hissettik ve hissediyoruz. Tıpkı 100 yıl önce Balkanlar'da ve Anadolu'da yaşadığımız acılar gibi 22 yıl önce de Dağlık Karabağ'da büyük bir acı yaşandı. Millet olarak bize büyük ızdırap veren bu acıyı hiçbir şekilde unutmamamız lazım. Çünkü başkalarının acılarına odaklanıp kendi acılarını unutan toplumlar, yeteri kadar millet olamazlar."

Hocalı'daki katliamın, insanlığa karşı uluslararası hukuk nezdinde işlenmiş bir suç olduğunu dile getiren Çiçek, bu katliamın Kafkaslar'da Ermeni yayılmacılığının bir tezahürü olduğunu söyledi.

Bu katliamla bugünkü Ermenistan sınırlarındaki 605'ten fazla yerleşim biriminde kalan son Azerbaycanlıların yerlerinden, yurtlarından zorla göç ettirildiğini belirten Çiçek, 1 milyonu aşkın Azeri Türkünün vatanından, toprağından edildiğini bildirdi.

Hocalı'nın, işgal altındaki Dağlık Karabağ'ın kalbi olan bir kasaba durumunda bulunduğunu ifade eden Çiçek, katliamdan önce nüfusu 11 bin 356 olan Hocalı'nın, katliam sonrasında hayalet şehre dönüştüğünü anlattı.

Çiçek, "Hocalı katliamına katılan bütün canilerden mutlaka hesap sorulması gerekir. Tıpkı Bosna'da olduğu gibi. Karadziç gibi, Miloseviç gibi. Resmi olmayan kayıtlara göre bin 300 kardeşimizi katleden caniler, uluslararası mahkemeler önünde mutlaka hesap vermelidir" diye konuştu.

"Kafkaslar'da kalıcı barışın tesis edilmesi, işgalin sona ermesine bağlı"

Azerbaycan'ı ikinci devletleri, sıkıntısını kendi sıkıntıları olarak gördüklerini vurgulayan Çiçek, "Kafkaslar'da yeniden kalıcı barışın tesis edilmesi, işgalin sona ermesine, acıların dinmesine, 1 milyondan fazla kardeşimizin tekrar yurtlarına dönmesine bağlıdır" dedi.

Türkiye olarak Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün tesis edilmesi için her türlü katkıyı vermeye devam edeceklerini bildiren Çiçek, ilgili bütün devletleri ve uluslararası kuruluşları Ermenilerin haksız işgalini sona erdirmeye davet etti.

Çiçek, Ermenistan yönetiminin yürüttüğü yayılmacı ve uzlaşmaz siyasetin Ermenistan'ı yaşanmaz hale getirdiğini belirterek, Kafkasya'da barış için Ermenistan'ın kendi sınırlarına çekilmesinin temel şart olduğunu herkesin bir kez daha anlaması gerektiğini ifade etti.

Bölgenin ve tüm dünyanın ortak geleceğinin barıştan geçtiğine işaret eden Çiçek, tarih boyunca birçok millete büyük acılar yaşatan katliamların bir daha tekrar etmemesini diledi.

"Batılı dünya acıları, katliamları seçiyor"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay ise dumanı tüten bir katliamı, vahşeti, yangını hatırlamak, anıtlaştırmak üzere toplandıklarını belirterek, "Dumanı tüten bir hadise varken, insanların 100 yıl önceki hadiselere gömüldüğü, onları sürekli gündeme getirerek Türkiye'ye karşı avantaj elde etmeye çalıştığı iki yüzlü bir dünyada yaşıyoruz ne yazık ki" diye konuştu.

Batılı dünyanın acıları, katliamları, vahşetleri, cinayetleri seçtiğini dile getiren Aktay, "İstedikleri cinayetin, katliamın hesabını soruyor, istemediğine ise gözünü yumuyor, kulaklarını kapatıyor, onları tamamen görmezden geliyor. Bu ibretle seyredilecek bir hadisedir" ifadesini kullandı.

Karabağ'da Azerilerin topraklarının işgal altında olduğunu belirten Aktay, ilgili taraflardan uluslararası hukuk ölçülerine göre işgal kabul edilen bu fiili durumun ortadan kaldırılmasını talep ettiklerini dile getirdi.

AK Parti Genel Sekreteri Haluk İpek de Karabağ işgal edildiğinde Ermenistan'ın Türkiye'ye olan kapısını kapattıklarını hatırlattı.

Türkiye'nin kapıları açacağına dair iddiaların gerçek dışı olduğunu anlatan İpek, "Türkiye ve Azerbaycan halkının birbirine sevgisinden ürkenler bu tür yalan haberleri sürekli yaptılar. O kapı işgal sona erdiğinde açılabilir ancak" ifadesini kullandı.

TBMM Başkanı Çiçek ve protokol üyeleri, okunan duaların ardından anıtın açılışını gerçekleştirdi.