Saldırganı, arsa sahiplerine karşı vekil olarak temsil ettiğim,
Saldırganın ifadesinden alıntı yaptığınız konuların tamamı asılsız iddialar olup iftiradır.

Saldırganın kendisine hukuki dayanak için yaptığı  şikayetlere ilişkin ;
- Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 05.09.2013 tarihli yazısı ile 1136 S Av Kn 58. maddesi uyarınca soruşturma izni verilmesine yer olmadığına,
 - Tekirdağ Barosu, 15.11.2013 tarihinde Disiplin Kovuşturması Açılmasına Yer Olmadığına karar vermiştir.
- Bunlara ek olarak Cumhuriyet Başsavcılıkları’nca lehime verilmiş Takipsizlik kararları mevcuttur. Basit bir araştırma ile bu bilgilere ulaşmak, saldırganın beyan ve isnatları ile neyi amaçladığını anlamak mümkündür.

       Merak uyandıran, yanıltan, beni, mesleki tavrımı, beni benim değer yargılarımla vurmaya kalkan haber ve yorumlara yanıt olarak;
     Saldırganı son olarak “Saray Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/80 Esas sayılı dosyasında; yaşlı, yalnız yaşayan, bayan emekli bir öğretmenin senetlerini tahrif ettiği, rakamında oynadığı için resmi evrakta sahtecilik iddiası ile yargılandığı davada temsil ettim. Dava sürerken, gördüğüm lüzum üzerine vekilliğinden istifa ederek vekilliğini bıraktım. Bir daha da vekilliğini yapmadım.  Daha fazla ayrıntıyı meslek kuralları ve süren davalarda beyanat yasağı gereği veremiyorum.

         Saldırganın, azilname, ihtarname, Baro Başkanlığı’na, Cumhuriyet Savcılıkları’na şikayet dilekçeleri 2012 yılı Ekim ayından itibaren şahsımı töhmet altında bırakmaya yönelik girişimleridir. Sanki kendisi ile arsa sahipleri  Murat Adanır – Seher Adanır arasında bir dava varmış, ben de şüphelinin avukatlığını yaparken bu görevimi kötüye kullanıp çekişmeli hakları edinmişim gibi bir algı yaratmaktır.
      Bunlardan maksadı benim avukat oluşum, çekişmeli hakları edinme yasağını çiğnediğim şeklinde bir hukuki dayanak elde edip hem cezalandırılmam, hem üçüncü şahıslara hem de kendime ait tüm hak ve alacaklarımdan vazgeçmemi sağlamaktır.
    İşin gerçeği ise anılan binada 30 ayrı kat irtifakı sahibi vardır. Ben bu yapıda kat irtifak sahiplerinin tamamının vekili sıfatı ile saldırganın mağdur ettiği insanların yanındayım. Bu yapı ile saldırganın evvelce açtığı veya aleyhine açılan bir dava olmayıp vekillik yaptığım iddiaları asılsızdır. Tarafıma yapılan noterden satış vaadidir. Henüz bu yapıda 1 m2 dahi yerin sahibi değilim. 2013 yılında davacının açtığı satış vaadinin iptali davalarında ise taraf gösterilmem sebebi ile vekil olarak değil asil olarak karşısındayım.
          Bunun dışında, yazınızda ve yorumlarda ifade edilen düşünce ve algının aksine, saldırgan 2013 yılında Saray Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı davaların safahatını değiştirmek için sahte belge üretmiş, bana yönelik saldırıyı da bu sahteciliğinin ortaya çıkmaması, beni ortadan kaldırmak için yapmıştır. Bununla ilgili Saray Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/591 Soruşturma, 2014/12 BM sayılı dosyalarında, sahteciliği yapan,  sahteciliğe karışan, sahte evrağı kullananlarla ilgili soruşturma sürmektedir.  Tüm bu deliller karşısında sitedeki bilgilerin yanlış değerlendirildiğini düşünmekteyim.

          Biraz sabırlı olursak tescilli sahtekar kimmiş göreceğiz.

         Cinayet girişiminin gerçek iç yüzünü de varın siz bulun artık.
        
        Saldırganın vekili değilim, beraber iş yapmam söz konusu değildir.

           Bu haberle “kişilik haklarıma” saldırı yapılmaktadır.  Sonuç olarak, yukarıda da açıkça ifade edildiği üzere kamuoyuna tamamen yanlış yansıyan söz konusu bilgilerin yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde düzeltilmesini internet ortamında yayınlanan bu gerçek dışı ve kamuoyunu yanıltıcı haber içeriğinin, yalan yanlış yorumları ile birlikte kaldırılmasını, cevabımın, internet ortamında kullanıcıların doğrudan ulaşabileceği şekilde ve tekzip başlığı altında yayınlanmasını talep eder, saygılar sunarım.

Halil Tutav
8.5.2014