Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , 10 milyar 247 milyon Euro yapım maliyeti ile Türkiye ’nin en büyük projelerinden biri olan 3. havalimanının temelini attı. Başbakan’ın törende yaptığı konuşmanın hedefinde Gezi Parkı protestoları ve muhalefet vardı. 3. havalimanı projesinin Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük projelerinden biri olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bazı gezizekâlılar türedi, 3. havalimanını istemedi” dedi. Yılda 70 ila 90 milyon yolcuya hizmet verebilecek ilk etabının, 29 Ekim 2017’de açılacağı sözünü aldığını belirten Erdoğan özetle şunları söyledi:

HAVALİMANI DEĞİL ŞEHİR: Büyüklüğüyle, kapasitesiyle önemi ile cumhuriyet tarihimizin en büyük projelerinden biri olma özelliğini taşıyor. 76,5 milyon metrekarelik bir alan üzerine inşa ediliyor. Bu büyük bölge üzerinde 1 milyon 471 bin metrekare genişliğinde kapalı alan bulunacak. Bu boyutları ile dünyanın en büyüğü. 6 bağımsız pisti ile 500 uçak kapasitesiyle 70 bin araçlık otoparkıyla özellikle de yıllık 150 milyon yolcu kapasitesiyle yine bu havalimanı dünyanın en büyüğü olacak. Burada inşaat dönemi boyunca 80 bin kişi istihdam edilecek. Havalimanı açılınca burada 120 bin kişi istihdam edilecek. Sadece havalimanı değil adeta şehir inşa ediyoruz. Çevreci, engelsiz ve yeşil bir havalimanı olarak inşa edilecek, hizmet verecek. Sadece büyüklüğüyle değil yeşiliyle, sosyal altyapısıyla dünyanın en modern havalimanı olacak.

BAZI GEZİZEKÂLILAR TÜREDİ: Geçen yılın mayıs ayında bazı ‘gezizekâlılar’ türedi. Bu gezizekâlılar bu havalimanını hazmedemediler. Çünkü onların böyle devasa bir havalimanın yapılmasını tahayyül etmesi mümkün değildi. Onlar Türkiye’yi hâlâ 12 yıl önceki gibi görmek istiyorlar.

HAVALİMANI DEĞİL ZAFER ANITI İNŞA EDİYORUZ: Bugün biz sadece bir havalimanı değil aslında zafer anıtı inşa ediyoruz. Milletin özgüvenini inşa ediyor, asırlar süren umutsuzlukları tamir ediyoruz. Bu projenin ne kadar büyük olduğunu anlamak isterseniz bu projeye yönelik düşmanlıklara bakmanız yeterlidir. Havalimanın ihalesi 3 Mayıs 2013’te yapıldı. İhalenin ardından, nükleer santral yapmak için Japonya ile mutabakata varıldı. Yine yanı dönemde IMF’ye olan borçlar bitirildi. Geçen yıl bu büyük sevinçlerin yaşandığı dönemde sokağa çıkanlar, günlerce cam çerçeve indirenler, günlerce polisle çatışanlar arkalarında kan, ölüm, gözyaşı bırakanlar, aslında hiçbir zaman neye karşı çıktıklarını, neye alet olduklarını anlamadılar ve inanın anlamayacaklar. Onlar maşa olarak kullanıldılar, onlar piyon olarak kullanıldılar. Türkiye kabuğunu kırarken, Türkiye makûs talihini yenerken, Türkiye tarihi nitelikte başarılara imza atarken işte o sokağa çıkanlar Türkiye’nin o kutlu yürüyüşünün durdurulması, engellenmesi için açık şekilde kullanıldılar. O kadar gafiller ki, onların derdi ne ağaçtı, ne fidandı, ne çiçekti... Bu kendilerini, solcu, çevreci, ulusalcı, antikapitalist müslüman, muhalif, böyle zannediyorlardı. Ama Türkiye karşıtı bir eylemde piyon olarak kullanıldıklarını hiçbir zaman anlamadılar. Bu eylemde yer alanlar, nasıl kullanıldıklarını, neye alet olduklarını anlamıyorlardı.

İŞADAMLARINI HEDEF ALDILAR: 17 Aralık’ta, 25 Aralık’ta yaptığı ihanetin gayet iyi farkında olan bir örgüt, bir çete karşımıza çıktı. Kendisini Türkiye düşmanlarına kiralayan, Türkiye’nin bütün milli değerlerine saldırı düzenleyen bir örgüt karşımıza çıktı. İşte burada bu büyük havalimanı projesinin ihale ile kazanan iş adamları hedefe konuldu. Onları da toparlayıp almak istediler. Neden? Şu ihaleyi durdurmak için. Amaç yolsuzluk değildi. Amaç, Marmaray’ı, 3. köprüyü, hızlı treni ama en çokta bu projeyi engellemekti. Operasyona yolsuzluk süsü verdiler ama aslında bu projeye, Türkiye’ye saldırı düzenlediler. Engelleri aştık temeli atıyoruz. Türkiye karşıtı eylemde kullanıldıkları anlamadılar. Nasıl kullanıldıklarını, neye alet olduklarını anlamıyorlardı. Bu 5 firmaya teşekkür yazısı yazması gerekirken bunu yaptılar. Düşmanlarımız da bizi seyrediyor. Bu projeyi engelleyemedikleri için hayal kırıklığı yaşıyorlar.