ntvmsnbc

ANKARA - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, NTV/CNBC-e ortak yayınında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

Babacan şunları söyledi: "2010'la ilgili pek çok gelişme olumlu yönde seyretti. Bunlardan biri de istihdamla ilgili konular. 1 milyon 317 bin ilave istihdam oluşturuldu. İşsizlik de düştü. Tüm ILO içerisinde işsizliğin en hızlı düştüğü bir iki ülkeden biriyiz. Genç işsizlerde oran düşüşü yüzde 3.6 düzeyinde. Bunda büyümenin etkisi var. Büyümede 7.5-8.5 arası geniş bir tahmin aralığı var. İşgücü piyasasına yönelik tedbirler de etkili oldu.

Bizim sadece yüksek büyümeyle işsizlik sorununu aşağı çekmek mümkün görünmüyor. Bizim tek haneli yüzde 5-6 gibi işsizlik oranına düşmemiz yapısal tedbirlerle mümkün olacak. Mutlaka esneklik unsuru gelmeli işgücü piyasasına. İkincisi istihdam politikalarıyla sosyal yardım politikalarının örtüştüğü noktalara dikkat etmemiz gerekiyor. Üçüncüsü eğitim politikalarıyla işgücü piyasasının örtüştürülmesi. Son olarak da dezavantajlı gruplar için işgücü piyasasında önlemler almak. İlk defa giren genç için üç yıl boyunca işveren primi ödemeyecek.

Şu anda 2011 için sadece tahminlerden bahsedebiliriz. Büyüme yüzde 4.5 mertebesinde seyrederse, yapısal reformda olumlu adımlar atarsak işsizlik oranının bir miktar daha düşmesi mümkün görülüyor. Yarım puanlar mertebesinde bir orandan bahsediyoruz. Asıl düşüş yapısal reformlarla olacak. Yapısal reform yapmazsak sadece büyümeyle yüzde 10'un altına inmesi zor. İşigücü piyasası reformlarına ağırlık vermemiz gerekiyor. 2010 çok başarılı bir yıl oldu.

YOKSULLUKTA BREZİLYA'YA GÖRE ÇOK İYİYİZ
Yoksulluk araştırmasını ilk gerçekleştiren hükümet biziz. Daha önce bilinmiyordu bile. TÜİK bunu açıkça ilan etsin ona göre politika üretilsin diye yola çıktık. 2009 ekonominin daraldığı, işsizliğin arttığı bir yıl. O dönemlerde en düşük gelire sahip kesimde sayıca artış oluyor. 2010'la beraber bu telafi edilmiştir. Başka ülkelerde tabloya bakmak lazım. Meksika'da zengin-yoksul farkı 15 kat. Brezilya'da bu oran 20 misli. Bizdeki 8.5 rakamını kendi geçmişimizle mukayese edeceğiz. Türkiye sosyal politikalar konusunda pek çok ülkeye göre iyi bir noktada.

ÇOK SAYIDA KURUM SOSYAL YARDIM YAPMALI
Sosyal yardımlar konusu primsiz ödemeler diye geçiyor. Vatandaşların prim ödemeden sağladığı imkanlar diye bakmak lazım. Tüm bu sosyal yardımların tek bir kurumda toplanması fikri vardı. Fakat biz bunu çalıştık, artık bundan vazgeçtik. Asıl sebebi şu; çok sayıda kurum sosyal yardım sağlıyor. Hepsinin ayrı bir ağı var. Tek bir kurumun geniş bir kitleye ulaşabilecek bir yapısı yok. Vatandaşın o kuruma ulaşması zor olacak. Çok sayıda kurum bu işi yapsın. Kim kime ne sağlıyor, bunu bilgi işlem sisteminde tek elde toplayalım dedik. Bir vatandaş kömür yardımı alıyor mu, öğrenciye burs veriliyor mu bunların tamamı tek bir sistemden görülebiliyor.

CHP'DEN YARIM SAYFALIK HESAP BEKLİYORUZ
Sosyal yardımlar denince kimin ihtiyacı olduğunun tespiti en kritik nokta. Hak ettiği halde alamayan varsa ondan çok korkuyoruz. Bunun da çok farklı kriterleri var. Liseye gidenlere daha fazla ödüyouz. Kız çocuklarına daha fazla ödüyoruz. Bu iş için geçen yıl ayırdığımız bütçe 14.6 milyar TL. 14 ayrı kurum tarafından sağlanıyor. Kılıçdaroğlu'nun kendi ifadesiyle 4 milyar ayrıldığını söylüyor. İki rakamı çarpıyoruz üçüncüsünü veriyoruz. Aradan üç hafta geçti CHP yazıp budur diyemedi. Kılıçdaroğlu 12.715 bin yoksul var diyor. En az 600 lira ödeme yapacağım diyor. Karşımıza 12 milyar gibi bir para çıkarıyor. CHP'den yarım sayfalık bir bakkal hesabı, ilkokul üçüncü sınıf hesabı bekliyoruz. Kitapçıkta 600 değil 100 liradan başlayacak ödeme var. Burada çok ciddi bir yanıltma var.

ENFLASYON VE CARİ AÇIK ETKİLENECEK
Son jeopolitik gelişmeler çok kritik gelişmeler. 30-40 yılda bir olabilecek gelişmeler. Pek çok ülkeyle ilgili riskler mevcut. İhracat ve petrol fiyatlarının artması dolayısıyla bunun enflasyona cari açığa etkisi. Tunus, Libya ve Mısır'a ihracat toplamın yüzde 4.3'ü. Diğer ülkeleri de toplayınca yüzde 5.3 daha oluyor. Hepsini toplayınca payı yüzde 9.6. İhracatın yüzde 10'luk alanında bir risk var. Oradan  gelecek zarar çok büyük görünmüyor. Petrol fiyatları çok ciddi bir problem. Libya'daki azalmayı Suudi Arabistan telafi ederim dedi. En büyük rezervi ülkelerde riskler belirdi. Dünya büyümesi beklenenden hızlı gidiyor. Talep tarafında da hareket var. Ama talep tarafındaki hareket bu kadar hızlı yükselmeyi sağlayacak hareket değil. Bizim hesaplarımıza göre petrol fiyatlarının her 10 dolarlık artışının cari açığa etkisi 4 milyar dolar mertebelerinde. Enflasyon açısından her 10 dolarlık artış yarım puanlık enflasyona sebep oluyor. Orta vadeli programı Ekim ayında açıklarken, 2011 için petrol öngörüsü 80 dolar idi. 2011 ortalaması ne olacak? Bütün bunlara bağlı olarak hem enflasyonumuz, hem de cari açığımız olumsuz etkilenecek. Petrol 80 dolar değil 100 olursa enflasyona 1 puan ekler. Cari açığa 8 milyar dolar ekleyebilir demek. Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki olaylar mevcut risklerin üzerine ek olarak geldi. Bu gelşimelerin etkisi sürpriz değil. Finansmanın niteliği sürdülebilirliği önemli. 2011 dünyada likiditenin çok olacağı bir yıl. Likiditenin maliyetinin düşük olduğu bir dönemdeyiz. Güven ve istikrar olduktan sonra cari açığın finansmanında biz problem görmüyoruz.

'VERGİLER ŞÖYLE OLSUN' DEMEK İŞİ BİLMEMEK
Enflasyon ve cari açık konusunda risklerin olduğu dönemlerde çok çok dikkatli olmanız gereken tablo ortaya çıkıyor. Bütçe dengelerini bozacak adım atacak marjımız yok. Tam tersine gleişmelere bakıp maliye politikalarında da sıkılaştırıcı tedbir gerekebilir. Şu anda öngörmüyoruz. Yılın ilk yarısında ne olup bittiğine bakmak gerekiyor. Vergiler şöyle olsun böyle olsun demek işi bilmemektir. Vergide düşüş yapayım derken yarın çok fazla faiz ödetemeyiz. Akaryakıtla ilgili hesap çok basit. Petrol artıyor, kur arttı, benzin fiyatı da artacak bu sürpriz değil. Zam yapıldı derken bu durup dururken olmuyor. Pompa fiyatlarının artışının en önemli sebebi petrol ve kur artışı. Bu hükümetin yaptığı bir zam değil. Petrol fiyatlarının bu kadar arttığı bir dönemde benzinin artmaması 1990'lara götürür bizi.

BANKACILAR TİTİZ ŞEKİLDE AÇIKLAMA YAPMALI
Bankaların kamu çalışanlarının maaşlarıyla ilgili kurumlara promosyon veriyorlar. Bunu verirken de birbirleriyle bir anlaşma var mı, Rekabet Kurumu onu inceliyor. İki yıldır devam eden bir konu. Kararı yakın zamanda açıklayacaklar. Rekabet Kurumu'nun da bankacılık sektörünün kendine has niteliklerini göz önünde bulundurarak bunları yapması gerekiyor. Bankacıların da bir banka yöneticisi bilinciyle açıklama yapmaları lazım. Kamuoyuna yapılan beyanatların titiz bir şekilde yapılması lazım. Hem bankalar hem Rekabet Kurumu bu işi azami itinayla ele alır ve ciddi problem çıkmadan bu iş sonuçlanır diye ümit ediyorum.

POLİSİYE TEDBİRLE YAPMAYI TERCİH ETMİYORUZ
Türkiye'de 2011'de cari dengemizin belli bir mertebede oluşabilmesi için yüzde 20-25'lik kredi hacmi genişlemesi uygun olacaktır dedik. Her banka da buna dikkat etsin ki, devletin sıkıştırmasıyla gerçekleşmesin. Bunun iletişimini de iyi yaptığımızı düşünüyorum. Alınan kararların fiili uygulama tarihi daha çok yeni. Bundan sonraki aylarda izleyip değerlendirmemiz gerekiyor. İlk iki ayda çoğu bankanın hacmini takip ediyoruz, gayet makul. Ortalamayı yükselten üç-dört banka tespit ettik, bunun geçici olduğunu düşünüyoruz. Bunu polisiye tedbirlerle yapmayı tercih etmiyoruz. Baktık hiç uyulmuyor, o bankalar o zaman kendilerine özel tedbir beklesinler. Buna azami uyumun olacağını tahmin ediyorum.

2011 yılı bizim öncelikler açısından bakınca istikrarın önde olduğu bir yıl olacak. Büyüme demiyorum, enflasyon demiyorum. Fiyat istikrarına zarar vermeyecek anlamda petrol ve gıdadan gelen enflasyonda bir miktar bir şey olabilir. İstikrarı korumak için ne gerekiyorsa yaparız, yapmak zorundayız.

Yargının bağımsızlığı nasıl esassa, o bağımsızlık alanını yeniden tanımlamak lazım. Bunu seçim sonrası bir dönemde rahat bir ortamda değerlendirmek lazım. Alkol yönetmeliğinin her bir maddesini kurul oylamıştır. Bütün kurulun oyundan geçen maddeler yönetmeliğe girmiştir. Daha sonra bize gelmiştir."