Ağbal, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) ve Türkiye Bankalar Birliğince (TBB) düzenlenen "Türk Bankacılık Sektöründe Suç Gelirlerinin Aklanması ve Terörün Finansmanı ile Mücadele Çalıştayı"nın açılışında yaptığı konuşmasının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin İstanbul Finans Merkezini geliştirme amacıyla üzerinde çalışılan vergi yüklerinin kaldırılmasına ilişkin soru üzerine Ağbal, İstanbul Finans Merkezi programında, kapsamlı bir yasal düzenleme yapılması gerektiğini, Maliye Bakanlığı olarak bunun koordinasyonunu üstlendiklerini anımsattı.

Ağbal, burada birçok boyutu itibarıyla yasal çalışmayı yürüttüklerini dile getirerek, şunları kaydetti:

“Sermaye Piyasası Kurulumuz, Bankalar Birliğimiz, bankalarımız, Finansal Aracı Kurumları Birliğimiz, Hazine Müsteşarlığı, Kalkınma Bakanlığı yine finansal piyasalarla alakalı diğer sivil toplum örgütlerinden görüş, öneri ve yasal düzenleme taslakları aldık. Çok kapsamlı bir öneri paketi ortaya çıktı. Burada hem finansal piyasaların kurumsal yapılarının iyileştirilmesi var hem finansal piyasalara finansal enstrümanların kazandırılması, yine finansal piyasalardaki regülasyonlarda liberalleşme öngören düzenlemeler var hem de kurumlarımız tarafından gönderiler önergeler içerisinde finansal işlemlerin yapılması sırasında ödenen vergilerle ilgili bunların ya kaldırılması ya da indirilmesi yönünde öneriler var.

Şu anda birkaç defa teknik toplantılar yaptık kurumlarla birlikte. Maliye Bakanlığı olarak önerilerin etki analizlerini yaptık. Sanıyorum mayısın 10'u ya da 11'i gibi Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda bütün bu önerilerin üzerinden geçeceğiz. Maliye Bakanlığı olarak getirilen önerilere 'hayır bu olmaz' şeklinde yaklaşımımız yok."

Ağbal, özellikle Brexit sonrası dönemde, aslında Türkiye bakımından son küresel gelişmelere de bakıldığında İstanbul'un gerçekten küresel finans merkezi olabileceğini vurgulayarak, "Eğer bu fırsatı iyi değerlendirirsek, bu konuyla ilgili yasal çerçeve ile ilgili rekabet halinde olduğumuz diğer finansal piyasalardaki regülasyon düzeyini yakalayabilirsek Türkiye gerçekten tarihi fırsatı değerlendirmiş olur. Son derece yapıcı çerçevede meselelere bakıyoruz. Ümit ediyorum mayıs ayında yapacağımız toplantıda (EKK) kararları verdikten sonra Bakanlar Kuruluna bunu süratle getireceğiz. Vergiler ve diğer kamusal maliyetlerin azaltılması konusunda da tabii ki mali disipline dikkat edeceğiz, ama bir taraftan da finansal piyasaların gelişmesi ve derinleşmesi için rekabet halinde olduğumuz ülkelerle rekabetimizin önünde engel oluşturabilecek bir takım vergiler varsa onları da kaldırmaktan kaçınmayacağız." diye konuştu. 



"ŞAŞIRDIK' DİYENLER MATEMATİK ÖĞRENSİNLER"

CHP'nin verdiği akaryakıt ile ilgili soru önergesinin anımsatılması üzerine Bakan Ağbal, Maliye Bakanı olarak ne söylediğini, ne cevap verdiğini gayet iyi bildiğini, bu işi yıllarca yaptığını söyledi.

Ağbal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir mal üzerindeki vergi yükü nasıl hesaplanır? O malın perakende satış fiyatına bakılır, yani akaryakıtın petrol istasyonunda perakende satış fiyatı ne ise ona bakılır, bir de onun üzerindeki vergiler ona bakılır birbirine bölünür. Ortaya vergi yükü dediğimiz bir oran çıkar. Benim söylediğim Maliye Bakanı olarak evet, şu anda akaryakıt üzerinden aldığımız maktu vergiler zaman içerisinde artmış olsa da oran olarak bakıldığında vergi yükü azalma eğiliminde. Yüzde 66-67 mertebesindeki oranlardan, bunu motorin için söylüyorum, şu anda yüzde 59 oranındayız.

Diyebilirsiniz ki 'vergi yükü bu haliyle de yüksek bu ayrı bir şey.' Verdiğim cevap gayet net. Yıllar itibarıyla mukayese yaptığımızda akaryakıt üzerinden alınan vergi yükü azalan bir trend izliyor. Bu da gayet doğal aslında. Biz zaman zaman akaryakıt üzerinden aldığımız maktu vergiyi artırıyoruz ama bunu her yıl da yapmıyoruz. Birçok yılda hiç akaryakıttaki vergiyi değiştirmiyoruz. Zaman içerisinde vergi yükünün oran olarak aşağı gelmesi de gayet doğal. Ben bunu ifade ettim. Burada şaşıracak bir şey yok. 'Şaşırdık' diyenler matematik öğrensinler." 

"YATIRIMCILAR İÇİN HANGİ KOLAYLIKLAR VARSA TÜRKİYE'DE DE ONLARIN OLMASI LAZIM"

Sermaye piyasalarının derinleşmesi için yapılan çalışmada bireysel yatırımcıyı ilgilendirecek teşvik veya vergi indirimin olup olmayacağına ilişkin soru üzerine Ağbal, şunları ifade etti:

“Temel yaklaşımımız şu İstanbul, eğer finans merkezi olacaksa diğer rekabet halinde olduğumuz finans merkezlerinde gerek bireysel yatırımcı gerek kurumsal yatırımcı bağlamında hangi kolaylıklar varsa, hangi teşvik edici modeller varsa Türkiye'de de onların olması lazım. Eğer küresel finans merkezi olma iddiamız varsa… Rekabet halinde olduğumuz merkezlerin regülasyonlarını tek tek gözden geçiriyoruz. Her bir kurumumuz kendi alanıyla ilgili karşılaştırma, analizler yapılıyor. Bireysel yatırımcının korunmasını önemsiyoruz. Finansal piyasaların derinliğinin sağlanması ve bireysel yatırımcının sermaye piyasalarında çok daha fazla işlem yapması için bireysel yatırımcının hem teşvik edilmesi lazım hem de güveninin artırılması lazım. Bunu sağlayacak gerek şeffaflık düzenlemeleri olsun gerekse bireysel yatırımcıların korunmasını sağlayacak ilave düzenlemelerin hepsini yapacağız." 

MASAK VE BANKALARIN ÇALIŞMASI

Ağbal, MASAK ile bankaların yaptığı bir çalışmaya ilişkin soruya ilişkin şu yanıtı verdi:

"Gerek Gelir İdaresi Başkanlığımız gerek MASAK, bankalar ve finansal kurumlardan yapmış olduğu işlemlerden geriye dönük bilgiler alıyorlar. Bunu elektronik ortamda periyodik olarak bankalarımız ve finansal kurumlarımız veriyor. Yapmış olduğumuz çalışma bize verilen verinin en güncel tarihte olmasını sağlamak. Bankalarla yapmış olduğumuz çalışmalarda mümkünse 1 gün önceki durumla finansal bilgileri bankalardan ve finansal kuruluşlardan almak istiyoruz. Bankalarımız yapıcı tavır sergilediler. Çalışmalar hemen hemen tamamlanmak üzere. Bunu sadece MASAK olarak da görmüyorum.

Ben bu çalışmayı arkadaşlara söylediğimde 'hem Gelir İdaresi hem Vergi Denetim Kurulu hem de MASAK olarak birlikte çalışalım' dedik. Özelikle kayıt dışı ekonomi ile mücadele, suç gelirlerinin aklanması ile mücadele, terörizmin finansmanıyla mücadele noktasında finansal kurumlardaki bilgilerin en güncel hali ile alınması, analize tabi tutulması ve bu konuda da eğer sistemi suistimal eden bir takım suç örgütleri varsa bunlarla çok daha etkin şekilde mücadele edilmesi gerekiyor. Yakın zamanda bu verileri almaya başlayacağız." 

"(KGF İLE İLGİLİ İDDİALAR) ÖYLE BİR ŞEY VARSA ÜZERİNE GİDERİZ"

Ağbal, Kredi Garanti Fonu'nun amacı dışında kullanıldığı iddiasına ilişkin, KGF üzerinden kullandırılan kredilerle ilgili bu yönde söylenti duymadığını belirtti.

KGF'nin her ne kadar kefalet ve teminat da verse bu verilen kredilerden dolayı bankaların hem bankacılık mevzuatı hem de kefaleti ve teminatı aşan risk bakımından sorumlu olduğunu vurgulayan Ağbal, bankaların bu konuda müşteri seçerken, kredi kullandırırken basiretli davrandıklarına inandığını kaydetti.

Zaman zaman sıra dışı belki bir iki olayın yaşanmış olabileceğini ifade eden Ağbal, "O konuda da hükümet olarak varsa öyle bir şey üzerine gideriz. Bendeki bilgi özellikle KGF üzerinden kullandırılan kredilerde böyle bir ihtimal söz konusu değil." dedi.

Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın Amerika'da yürütülen davasına hükümetin devreye girip girmediğine ilişkin soru üzerine Ağbal, Maliye Bakanlığı olarak kendi konusu olmadığını sözlerine ekledi.