Türkiye Bankalar Birliği(TBB) Genel Sekreteri Ekrem Keskin, bankaların, yavaşlama beklentisi, artan riskler, düşen sermaye yeterliliği, kaynak kısıntı ve düşük kar marjı nedeni ile risk alırken, daha "ihtiyatlı" davranacaklarını, kaynak bulmada sıkıntı yaşanması halinde bireysel kredilerde 4 yıllık vadelerin 3 yıl ya da daha aşağı inmesinin mümkün olabileceğini söyledi.
Bankacılık sektöründeki 2011 Temmuz-Eylül dönemindeki gelişmeleri düzenlediği basın toplantısıyla açıklayan Keskin, üçüncü çeyrekte parasal önlemlerde yumuşama başladığını, ihtiyatlı önlemlerin ise sıkılaştırıldığını, parasal önlemlerin kar üzerinden özkaynakların büyümesinin yanı sıra, ihtiyatlı önlemlerin riskli varlıkların düzeyini etkilediğini belirten Keskin, her iki önlemin de bankaların sermaye yeterliliğini aşağı çektiğini söyledi.

-"KARDAKİ DÜŞÜŞ YÜZDE 37 OLDU"-

Bankaların geçen yılın sonuna göre özkaynaklarının yüzde 8, risk ağırlıklı varlıkların yüzde 23 oranında artığını belirten Keskin, sermaye yeterliliğinin ise yıl sonuna göre 2,4 puan düşüşle yüzde 16,7'ye gerilediğini, bu gerilemede kardaki düşüşün yanı sıra, TL'deki değer kaybının da etkili olduğunu vurguladı. Vergi sonrası karın, Ağustos 2011 tarihi itibariyle, geçen yıla göre yüzde 16 azıldığına dikkati çeken Keskin, bir seferlik sermaye kazançları da hariç tutulduğunda, kardaki düşüşün yüzde 37 olduğunu, özkaynak karlılığının ise yıl sonuna göre 2,3 puan azalarak yüzde 14,1'e düştüğünü bildirdi.

-"MEVDUATIN KREDİ DÖNME ORANI YÜZDE 96 İLE REKOR DÜZEYE ULAŞTI"-

Mevduat artışı ve yurtdışından borçlanmasını da yavaşladığına işaret eden Keskin, mevduatın vadesinin yavaş da olsa uzadığını, ortalama vadenin 2,4 aydan 3 aya geldiğini, ayrıca mevduatın krediye dönüşüm oranının yüzde 96 ile rekor bir düzeye çıktığını açıkladı. Varlık ve kaynak vade yapısının önem kazandığını belirten Keksin, bireysel kredilerin yüzde 63'ünün ise 3 yıldan uzun vadeli durumda olduğunu kaydetti. Kredi büyümesinin yavaşlamaya devam ettiğini belirten Keskin, "2010 sonu tartılı kuru baz alındığında, özellikle kurumsal kredi büyümesinde dikkati çeken bir yavaşlama var. Bireysel krediler ise daha hızlı arttı. Bankacılık sisteminde üçüncü çeyrekte şube sayısı, ikinci çeyreğe göre 130 tane artarken, çalışan sayısı ise 320 kişi azaldı" dedi.
Tasarruf açığının ise bu yılın eylül sonu itibari ile yüzde 9.6 düzeyinde olduğunu belirten Keskin, yıl sonu itibariyle kamunun tasarruf açığındaki büyümenin yavaş da olsa toparlanmaya başlayacağını tahmin ettiklerini söyledi. Bankacılık sektöründe üçüncü çeyrekte Kamu kesiminin kaynak talebinin azalmaya devam ettiğinin görüldüğünü belirten Keskin, iç borç stokunun banka aktiflerine oranına bakıldığında 2010 yılı sonunda yüzde 35 olan oranın, eylül ayında yüzde 30'a gerilediğini işaret ederek, "Kamunun borçlanma ihtiyacı azaldıkça, bankaların aktiflerinde kredilerin daha hızlı gelişmesini beklediğimizi söylemiştik. Bu rakamlar bunu teyit ediyor" değerlendirmesinde bulundu.

-"YABANCI PARA CİNSİNDEN KREDİLER YAVAŞLADI"-

Kredi stokuna bakıldığında 2011 Eylül sonu itibariyle toplam kredilerin 672 milyar TL olduğunu söyleyen Keskin, bu kredilerin yüzde 67'sinin TL, yüzde 33'ünün ise yabancı para cinsinden olduğunu, kurumsal kredilerin 456 milyar 194 milyon TL, bireysel kredilerin 215 milyar 411 milyon TL'yi bulduğunu bildirdi. Kurumsal kredilerin, toplam kredilerin yüzde 68'ini, bireysel kredilerin ise yüzde 32'sini oluşturduğunu açıklayan Keskin, kurumsal krediler içinde büyük ölçekli firmaların kredilerinde, KOBİ'lere göre daha az artış olduğunun görüldüğünü vurguladı. Keskin, KOBİ kredilerinin yine bu yılın eylül sonu itibariyle 151 milyar 147 milyon TL olduğunu belirtti.
Bu yılın ilk 9 ayında TL kredilerinin, geçen yılın bir puan altında yüzde 22 olarak gerçekleştiğini, asıl yavaşlamanın yabancı para kredilerde görüldüğünü söyleyen Keskin, "Geçen yıl yüzde 26 olan artış, bu yıl yüzde 12'ye yavaşlamış. Demek ki yabancı para kredilerin riski ve ekonomideki büyümenin yavaşlaması nedeni ile daha az tercih edilen bir kredi olmuş" değerlendirmesinde bulundu.
Bankalarda TL mevduatın geçen yılın ilk 9 ayında yüzde 16 büyürken, bu yılın ilk 9 ayında yüzde 6 büyüdüğüne dikkati çeken Keskin, yabancı para mevduatın ise geçen yüzde 11 oranında artış varken, bu yıl yüzde 2 arttığını belirterek, "Bu olumlu bir gelişme" dedi. Keskin, bankaların geçen yılın ilk 9 ayında yurt dışından sağladığı kredilerin yüzde 19 artarken, bu yıl yüzde 11 arttığının altını çizdi.

-SORUNLU KREDİ ORANLARI DÜŞÜYOR-

Sorunlu kredilere de değinen Keskin, 2010 yıl sonu itibariyle takipteki alacakların kredilere oranın yüzde 3,9 olurken, bu yılın eylül sonu itibariyle bu oranın yüzde 2,8'e düştüğünü, tüketici kredilerindeki oranın yüzde 2,8'den yüzde 2'ye, kredi kartlarının yüzde 8,7'den yüzde 6,9'a, kurumsal kredilerin yüzde 3,6'dan yüzde 2,6'ya gerilediğini açıkladı. Özkaynak büyümesinin yavaşladığını bildiren Keskin, sermaye yeterliliğinin de düştüğünü kaydetti.
Kardaki düşüşün sermayeyi etkilediğini ve özkaynak karlılığının gerilediğini belirten Keskin, 2009 yılı sonunda yüzde 18 ve 2010 Eylül ayında yüzde 17 düzeyinde olan özkaynak karlılığı, yüzde 14,1 düzeyinde" dedi.

-"HER 8 TL KREDİ İÇİN 1 TL ÖZKAYNAĞA İHTİYAÇ VAR"-

Küresel ekonomideki belirsizliklere işaret eden Keskin, bu nedenle dış talebin daha yavaş büyümesinin beklendiğini belirterek, "İç tasarrufların artmasını destekleyen politikalara daha fazla önem verilmesi beklenmektedir. Kaynak kısıntısını daha fazla hissedeceğiz. Özel sektör öncülüğünde büyüme için finansal olmayan şirketlerin kredi talebinin karşılanması önemlidir. Her 8 TL kredi için bankaların en az 1 TL özkaynağa ihtiyacı var. Özkaynakların büyümesindeki yavaşlama uzun dönemde ekonominin büyümesini sınırlandıracaktır" değerlendirmesinde bulundu.

-"BANKALAR RİSK ALIRKEN İHTİYATLI DAVRANACAKLAR"-

Bankacılık sektörünü değerlendiren Keskin, beklentileri ise şöyle açıkladı:
"Yavaşlama beklentisi, artan riskler, düşen sermaye yeterliliği, kaynak kısıntı ve düşük kar marjı nedeni ile bankalar risk alırken daha ihtiyatlı davranacaklar. Bireysel kredilerde ise vadelerin kısalması bekleniyor. Faiz dışı gelir gider dengesinin düzeltilmesine yönelik uygulamalar sürecek, sektörde rekabet daha da güçlü hale gelecektir. Farklı bir ortamdayız. Politikaların yeni duruma göre gözden geçirilmesi önem kazandı. Mevduatın ortalama vadesinin 3 ay civarında olduğu göz önüne alındığında, zorunlu karşılıklarda uygulamanın öncelikle 6 ay ve 12 aylık vadelerin esas alması daha yararlı olacaktır. Sektörün, zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi talebi devam ediyor."

-"BİREYSEL BORÇLULUK ARTIŞ HIZI YAVAŞLADI"-

Toplantı sonunda gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Keskin, bireysel kredilerin gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranındaki artışın devam ettiğini ancak yavaşladığını, 2010 yılında yüzde 16 olan bu oranın, bu yılın eylül ayı sonunda yüzde 11 olduğunu, bireysel kredilerin bireysel tasarruflara oranının yüzde 54 civarında bulunduğunu, bu oranın da artış hızının bir miktar yavaşladığını kaydederek, "Bireysel borçluluk oranlarındaki artışın yavaşladığını söyleyebiliriz" dedi.
Tasarruf açığına ilişkin bir soru üzerine Keskin, "Tasarruf açığının 2011 yılının son çeyreğinde, en üst düzeye ulaştığını, ondan sonra daralmaya başlayacağını tahmin ediyoruz. Uluslararası piyasalardan edinilen kaynak kısıntı, hem tasarrufun artırılması yönündeki önlemler Türkiye'nin, önümüzdeki dönemde en sıcak konusu olacak" dedi.

-MEVDUAT, ANA KALEM OLMAYI SÜRDÜRECEK-

Bankacılık sektörünün ihtiyaç duyacağı kaynağı nereden bulacağına ilişkin bir başka soruya Keskin, bankacılık sisteminin en önemli kaynağının mevduat olduğunun altını çizerek, "Halen toplam aktiflerin yüzde 60'ının üzerinde mevduat. Mevduat artışındaki yavaşlama sektör açısından önemli. Eğer tasarruf açığını yeniden yukarı çekecek önlemler etkili olursa, mevduat atışının destekleneceğini tahmin ediyorum. Yurt dışından kaynaklanan sıkıntıları da var; o nedenle mevduat, ana kalem olmaya devam edecek" yanıtını verdi.

-"MEVDUAT ÜZERİNDEKİ BASKI FAİZ ORANLARINI YÜKSELTECEK KADAR DEĞİL"-

Mevduatın krediye dönüş oranının yüzde 96'lara ulaşmasının bir risk oluşturup oluşturmayacağına ilişkin olarak Keskin, bankacılık sistemindeki kaynaklarla ilgili kısıtın daha çok, yurt dışından borçlanmayla ilgili olduğunu söyledi. Yurt dışından borçlanma azalırken, kredi talebinin de aynı hızla artmasının mevduat üzerinde bir baskı yaratabileceği uyarısında bulunan Keskin, "Kredi talebi ile kaynak arzı arasında bir dengenin oluşacağını düşünüyoruz. Şu anda kaynaklar üzerinde bir baskı, faiz oranlarını yukarı itecek kadar yüksek değil. Kredi talebi yavaşlamaya devam ederse, bu baskının da azalacağını tahmin ediyoruz" dedi.

-"BİREYSEL KREDİLER VADELER 3 YIL VEYA DAHA AŞAĞI İNEBİLİR"-

Bireysel kredilerde vadelerin ne kadar kısalabileceğine ilişkin bir soru üzerine Keskin, kredilerin yüzde 50'den fazlasının 4 yılın üzerinde olduğunu, bugünkü ortamda, bu vadelerde kaynak sağlanmanın zorlaştığının görüldüğünü belirterek "4 yıl olmasa da, 3 yıl veya daha aşağı inmesini beklemek mümkün" dedi. Bankacılık sisteminde özkaynaların büyümesini sınırlandıracak daha fazla önlem alınmaması gerektiğini söyleyen Keksin, "Bankacılığa getirilen her ek yük karlılığı sınırlandırıyor" dedi.
Bankalar ihtiyatlı davranması konusuna da açıklık getiren Keskin, bankaların aktif tarafından daha yönetilebilir riskler alacaklarını tahmin ettiğini söyledi. Bu riskleri çok daha iyi fiyatlayacaklarını düşündüğünü dile getiren Keskin, "Büyüme dönemlerinde bankalar risk profillerini daha da genişletiyorlardı. Yavaşlama dönemlerinde ise kredilerin performansına daha çok dikkat edeceklerdir. Kaynak cephesinde ise kaynakların vade yapısının uzatılması, sağlam kaynaklara yönelme önemli" dedi. Keskin, bankaların özkaynak karlılığını yıl sonu için yüzde 12-13, sermaye yeterliliğini yüzde 15-16.5 arasında tahmin etti.(ANKA)