DÖRT AYRI DOSYADA GÖRÜLDÜ
Karar, Danıştay Ondördüncü Daire tarafından alındı. Anılan davalarda, semt sakinleri davacı olarak yer alırken, Gaziosmanpaşa Belediyesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı davalı olarak yer aldı. Davalı kurular, yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmesi gerektiğini savundu. 4 ayrı dosyada görülen davalarda, Danıştay Tetkik Hakimi Lokman Kılıç, ‘yürütmenin durdurulması isteminin kabulü gerekmektedir’ dedi.

‘RİSKLİ ALAN İDDİASI SOYUT’
Danıştay Ondördüncü Daire’nin kararlarında, gayrimenkul değeri artan bölge için alınan ‘riskli alan’ kararının soyut dayanaklarının olduğuna işaret edildi. Kararda, söz konusu bölgedeki evlerin risk taşıdığına dair bilimsel bir raporun ortaya konulamadığı ve dosyaya sunulmadığı vurgusu yapıldı.
Gaziosmanpaşa Belediyesi’nin hazırladığı ‘riskli alan dosyası’na eleştiri getirilen kararda, “…Alanın riskli alan ilan edilebilmesi için, kanunun ve uygulama yönetmeliğinin öngördüğü koşulların detaylı bir teknik rapor ile oluşturulmadığı sonucuna ulaşılmıştır” denildi.Kararlarda, mülkiyet hakkının önemine de sıklıkla atıfta bulunularak hem Anayasa hem de uluslar arası sözleşmelerle bu hakkın koruma altına alındığına işaret edildi. Kararlarda ayrıca, riskli alan olarak gösterilen bölgelerde yaptırılan bilirkişi incelemelerinde bu yönde delillere ulaşılamadığı da kaydedildi.

KARARLAR OYBİRLİĞİ İLE ALINDI
Dosyaya, Danıştay Ondördüncü Daire baktı. Danıştay’ın 21 Ekim’de oybirliği ile aldığı karar, taraflara önceki gün ulaştı. Danıştay, Bakanlar Kurulu kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verdi. Yürütmenin durdurulması kararından sonra iptal kararının çıkması sonrası, davanın tarafı olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz hakkı bulunuyor.

100 BİNİ AŞKIN KİŞİYİ İLGİLENDİRİYOR
Anılan kararlar, Yıldıztabya'da 20 bin, Pazariçi'nde 12 bin Mevlana'da 15 bin, Karayolları Mahallesi'nde ise 70 bini doğrudan ilgilendiriyor.

Kararın kendilerini rahatlattığını belirten Yıldıztabya Mahallesi Barınma Hakkını Koruma Dayanışma ve Kültür Derneği Süleyman Çelik, çıkan kararlarla birlikte, müteahhit firma olarak adı geçen firmaların isimlerini duymamaya başladıklarını söyledi. Çelik, anılan kararların, belediyeye karşı da kendilerini güçlü bir konuma taşıdığına işaret etti.


HAK SAHİPLERİ TEDİRGİN
Riskli alan ilan edilen bölgenin bilimsel raporlara göre Cebeci Taşı olarak bilinen 200 milyon yıllık kaya zeminde olduğunu belirten Gaziosmanpaşa Sultangazi Sanayici ve İşadamları (GOPSİAD) kurucu üyesi Aydın Ağaoğlu, buna rağmen bölgelerinin “Riskli Alan” olarak belirlenmesinin kendilerinde şaşkınlık ve tedirginlik yarattığını söyledi. Ağaoğlu açıklamasının devamında “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sürekli plan değişikliği yaparak askıya çıkartmakta ve her seferinde itirazlarımıza görmezden gelerek bizleri İdari yargıda dava açmaya mecbur bırakmaktadır. Belediye yetkileriyle yaptığımız görüşmede ise bina ve arsalarımızın karşılığında bizlere ne verileceği hususunda net bilgi verilmiyor. Yeni yapılanmada arsalarımızın yüzde  35’i kadar yer verilecekken, davalarımızın geri çekilmesi halinde bu oranın yüzde 40 olarak uygulanacağını ifade ediliyor" şeklinde konuştu. 

TAPULARDAKİ ŞERH KALDIRILMALI
Ağaoğlu, “Tapularımıza “Riskli Alan” şerhi düşüldüğü için bankalar gayrimenkullerimizi teminat görmemekte ve kredi alırken zorlanmaktayız. Danıştay’ın Yürütmeyi Durdurma Kararına göre Bakanlığın kararın tebliğinden sonra azami 30 gün zarfında tapularımızdaki şerhi kaldırması gerekir. Bölge insanını mahkeme kapılarında koşuşturan, bu uğurda zaman ve para harcamasına neden olarak iş yapamaz hale getiren tutumdan vaz geçilmeli” dedi.

MÜLKİYET HAKKI VURGUSU ÖNEMLİ
Kararlara ilişkin değerlendirmede bulunan Av. Atilla Bahçıvan,  mülkiyet hakkına yapılan özel vurgunun önemine işaret etti. Bahçıvan, "Bir bölgenin riskli alan ilan edilebilmesi için, yönetmeliğin çok açık hükümleri var. 'Bunlar yerine getirilmeden bir bölgeyi riskli alan ilan edemezsin' diyor Danıştay. "Danıştay ayrıca, olası bir depremde riskli alan kapsamına alınan binaların nasıl bir tepki vereceğinin raporla ortaya konulması gerektiğine vurgu yapıyor. Üstelik bu raporun tartışmaya yer vermeyecek kadar net olması gerektiğine işaret ediliyor" dedi. 



Haber: Dinçer GÖKÇE/Hürriyet