Kamuoyunda Davos zirvesi olarak bilinen Dünya Ekonomik Forumu ilk defa Türkiye'de düzenlendi. 3,5 yıl önce Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 'one minute' çıkışına sahne olan zirve, Erdoğan'ın 'Bir daha Davos'a gelmem.' sözleri üzerine dün İstanbul'da toplandı. 20 ülkeden 50 hükümet temsilcisinin yer aldığı 'Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrasya Zirvesi'ne 6 bakanla katılan Erdoğan, konuşmasında Türk ekonomisinin geldiği noktayı anlattı. Küresel krizi IMF ile borç anlaşması yapmadan atlattıklarının altını çizen Başbakan, 2013'te IMF'ye borcun sıfırlanacağını açıkladı. Türkiye'nin yaşadığı tecrübenin başta Avrupa olmak üzere krizdeki ülkelere örnek teşkil ettiğini dile getirirken bu başarıyı demokratikleşmenin ivme kazanmasına bağladı: "Demokrasinin kesintiye uğradığı, reformların askıya alındığı dönemlerde Türkiye ekonomik atılım gerçekleştirememiştir."

Her yıl Davos'ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu ilk defa Türkiye'de düzenlendi. İstanbul Swissotel'de dün yapılan foruma Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile AB Bakanı Egemen Bağış da katıldı. Dün başlayan ve bugün sona erecek Dünya Ekonomik Forumu, "Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrasya Zirvesi" başlığıyla düzenlendi. İstanbul toplantısına 70 ülkeden 1.100 kişi katıldı. 20 ülkeden toplam 50 hükümet temsilcisi de toplantıya iştirak ederken, zirveye katılan işadamı sayısı 650 ve yönetici sayısı da 180 olarak açıklandı.

Dünya Ekonomik Forumu'nun açılışında konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, dünyanın şu anda üç şeye hasret olduğunu söyledi. Bunları 'küresel barış, sevgi ve paylaşım' olarak açıklayan Erdoğan, "Dünya aslında paylaşıma hasret. Bir tarafta en az gelişmiş ülkeler. İkincisi gelişmekte olan ülkeler. Üçüncüsü gelişmiş ülkeler. Gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkeler en az gelişmiş ülkelere acaba ne denli el uzatıyor? Ne denli veren el olabiliyorlar?" dedi. Bu durumu Afrika ülkelerinde net olarak gördüklerini anlatan Erdoğan şunları kaydetti: "Bunların en önemlisi Somali. Somali'de bunu çok açık, net gördük. Orada insanların hali, hele hele o yavruların deri kemik kalmış hali herhalde bizi bir sorumluluğun altına itiyor diye düşünüyorum. Biz 'Somali başının çaresine baksın veya Kenya, Etiyopya başının çaresine baksın.' diyemeyiz. Bütün bunlara bizim ellerimizi uzatmamız lazım. Türkiye gelişmekte olan bir ülke. Biz de 10 yıl öncesi adeta bir alan ülkeydik, ama şimdi veren ülke olmanın bahtiyarlığı içindeyiz. Bunun da tadı, zevki gerçekten çok daha farklı."

Erdoğan, gelişmiş ülkelere ise yardım konusunda şu eleştiriyi getirdi: "Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler bu az gelişmiş ülkelere yardım eli uzatıyoruz derken, maalesef yardım eli uzanmıyor da oraya gönderdikleri raportörlerine verdikleri ücretleri, parayı 'biz yardım elimizi uzattık' diyerek anlatıyorlar. Böyle bir şey yok. Raportörler gidiyorlar, oralarda geziyorlar, tozuyorlar, altlarında araçlar vesaire. Çok ciddi rakamlarda paralar da alıyorlar. Ben onları yönetenlere soruyorum: Size ayni veya nakdi diye bir yardım geldi mi? diye. Aldığım cevap ne yazık ki hepsinde 'bize para filan gelmiyor, bize ayni herhangi bir yardım da pek gelmiyor'. Sıkıntı burada. Bir okul, hastane yaptınız mı? Oralarda altyapı, su vesaire buna yönelik çalışmalar yaptınız mı? İstisnaları bir kenara koyarsak, ne yazık ki yok."

Türkiye'nin küresel krizi IMF ile bir borç anlaşması yapmadan atlattığına işaret eden Erdoğan, "Öyle ki Türkiye'nin 2002 yılında IMF'ye borcu 23,5 milyar dolar iken, bugün bu borç 1,7 milyar dolara kadar düşmüştür. 2013 yılının Nisan ayında, Türkiye IMF'ye olan borcunu tamamen sıfırlamış olacak." dedi.



Zaman