SSK emeklisi olan başvurucu, 2002 yılındaki Bakanlar Kurulu kararıyla yaşlılık aylığında artış sağlayan düzenlemenin, 2003 yılındaki Bakanlar Kurulu kararıyla geçmişe etkili şekilde yürürlükten kaldırılması ve 5565 sayılı 2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun 30. maddesinin 6. bendi gereğince verilmesi gereken farkların verilmemesi nedeniyle yaşlılık aylığının eksik hesaplandığını savunarak, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Ankara 1. İş Mahkemesi'nin eksik maaş hesaplamasına ilişkin açılan davayı reddettiğinin Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin de kararı onadığının anımsatıldığı başvuruda, Anayasa'da güvence altına alınan yaşam hakkı ile eşitlik, sosyal devlet ve hukuk devleti ilkelerinin ihlal edildiğini ileri sürdü.

Başvuruyu incelemeye alan Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, bireysel başvuruya konu davadaki olayların kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması, yargılama sırasında delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirmesi ile kişisel bir uyuşmazlığa derece mahkemeleri tarafından getirilen çözümün esas yönünden adil olup olmadığının, bireysel başvuru incelemesinde değerlendirmeye tabi tutulamayacağını belirtti. Anayasada yer alan hak ve özgürlüklerin ihlal edilmediği sürece ya da açıkça keyfilik içermedikçe derece mahkemelerin kararlarındaki maddi ve hukuki hataların bireysel başvuru incelemesinde ele alınamayacağının ifade edildiği kararda, derece mahkemelerinin delilleri takdirlerinde açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesi'nin kararlara müdahalesinin söz konusu olamayacağı kaydedildi.

BAŞVURU HUKUK KURALLARININ YORUMLANMASINA İLİŞKİN

Adil yargılanma hakkının bireylere dava sonucunda verilen kararın değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetleme imkanı verdiğinin belirtildiği kararda, bireysel başvuruda, adil yargılanmaya ilişkin şikayetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına salgı gösterilmediği, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi, mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye alınmamış bir bilgi ya da belge sunulması gerektiği vurgulandı. Kararda, başvuru konusu olayda, başvurucu tarafından ileri sürülen hususların aylığının eksik hesaplandığı iddiasıyla açtığı davada verilen kararın hukuki olmadığı iddiasına dayandırıldığının, bu iddianın özünün esas itibarıyla derece mahkemelerince maddi olayı ve hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasına ilişkin olduğunun anlaşıldığı ifade edildi.

DAVA AİHM'E TAŞINACAK

Kararda, mahkemelerin kararında bariz takdir hatası veya açıkça keyfilik oluşturan herhangi bir durumun tespit edilemediği dikkat çekildi. Yüksek Mahkeme, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikayeti niteliğinde olduğu, derece mahkemesi kararlarının bariz takdir hatası veya açıkça keyfilik içermediği gerekçesiyle açıkça dayanaktan yoksun buldu.
AYM'nin ret kararının ardından iç hukuk yollarını tüketen emekliler ise eksik maaş hesaplamasından kaynaklanan hak ihlali iddiaları için AİHM'e başvurmaya hazırlanıyor. Konuya İlişkin bir değerlendirme yapan TÜED Hukuk Danışmanı Av. Cafer Tufan Yazıcıoğlu, "Anayasa Mahkemesinin kabul edilmezlik gerekçesi ile reddettiği karar yine derneğimiz tarafından en kısa sürede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşınacaktır" dedi.